Fakir God of War'u: Banishers Ghosts of New Eden Oyun İncelemesi

banishers ghosts of new eden... yan sanayi god of war gibi bir oyun. harita yapısından savaş mekaniğine, ağaçlardaki asılı şeyleri vurmaya, sandıklardan yetenek itemi kovalamaya kadar. tam bir fakir god of war’ı ile karşı karşıyayız. ahan da inceleme videosu.
genelde orta bütçeli aa kalite oyunlar yayınlayan focus, evdeki imkanlarla kendi god of war’unu yaptırmış vampire life is strange gibi oyunları yapan don’t nod game’e. işin ilginç yanı hiç de fena iş çıkarmamışlar. banishers: ghost of new eden bayağı sardı beni. ama tabii banishers bir god of war değil. artıları da var bayağı, eksileri de.
oyunun en büyük artısı tabii ki focus’un bana erken bir inceleme kodu yollaması oldu
adamlar mail atmış ama spam klasörüne düşmüş aha size oyun demişler haftalar önce. beleş buldun ye dayak gördün kaç diyerek bu ortalama 25-30 saat sürecek gow klonunu oynamaya başladım. hikaye anlatımı bayağı içine çekince de aralıksız oynamaya devam ettim. don’t nod abilerimiz zaten life is strange’den tell me why’dan, twtin mirror’dan falan idmanlı. iyi hikaye yazıyor. iyi anlatıyorlar. banishers’ta da boş diyalog yok. karakterler inandırıcı. laf olsun beri gelsin diye yazılmış görevler de yok. merakı sürekli diri tutuyorlar. şimdi hikaye hikaye diyorum da oyunun olayı nedir? az anlat hele diyenler olacaktır. alın size 1 dakikada banishers: ghost of new eden hikayesi. efenim oyunda antea ve red adlı iki karakteri kontrol ediyoruz. bu şahıslar banisher denen bir mesleği icra ediyorlar. birilerine cin, ruh, hayalet falan dadandıysa bu cin çıkartıcılar devreye giriyor. hayaletleri kovalıyorlar hayaleti. beniş eyliyorlar. orta çağ hayalet avcıları diyebiliriz kendilerine. oyunumuz tam olarak 1695’te geçiyor. antea ve red. new eden kasabasında yaşayan ve de ani bir şekilde vefat eden arkadaşlarından bir mektup alıyor. new eden’a ayak basan antea ve red burada cin düğünü olduğunu tespit ediyor. kasabanın büyük ve çok güçlü bir hayaletin etkisi altında olduğunu anlıyorlar. nightmare adlı bu iblisimsi varlık new eden halkının kabuslar görmesine neden oluyor. ikili olaya el atıyor. çeşitli deliller topladıktan sonra nightmare’in yerini tespit ediyorlar. ancak erkek olan hayalet avcısı nightmare’le birebir atmaya kalkışıyor. aşırı güçlü bu varlık red’i alt ederken kadın olan hayalet avcısı antea’yı da öldürüyor. ancak antea tam ölmüyor hayalet olarak red’e geri dönüyor. böylece bir hayalet bir de witcher gibi bir insan bu nightmare’in peşine düşüyorlar. savurdukları haritanın en uç noktasında tekrar new eden’a dönmek için yola koyuluyorlar. oyunumuz da bir yol hikayesi şeklinde ikilinin başından geçenleri anlatıyor.

oyunun başında bir de kritik seçim yapmamız gerekiyor
eğer antea’yı tekrar hayata döndürmek isterseniz. bir karar vermelisiniz. bu yolu seçerseniz. oyun boyunca bir çok insanı antea için kurban etmeniz gerekecek. hayalet avcılığı görevlerinde bu karar size bırakılıyor. ve yaptığınız seçim de oyunun sonunu etkiliyor. ama unutmayın en başta bir söz veriyorsunuz ve sözünüze bağlı kalmanız lazım. ya insanları öldürecek ya da insanları bağışlayacaksınız. antea için iyi kötü bir çok insanı feda etmeniz gerekecek. eğer antea geri dönsün derseniz. bazı insanlar ölmeyi hak ederken bazılarıysa hiç hak etmiyor. bu da karar verirken sizi zorluyor. ben bu olayı beğendim. çünkü bazı görevlerde o kadar yavşak tipler çıkıyor ki karşınıza, diyorsunuz ki ben bu herifi öldürürüm. ama sonra oyunun başında verdiğiniz söz aklınıza geliyor ve sözünüze sadık kalmak için vazgeçiyorsunuz. ana hikayeye böyle bir motivasyon efendim böyle ikircikli bir durum eklemeleri hoş olmuş.
hayalet avcılığı görevlerinde aslında hep benzer şeyleri yapıyoruz görevi alıp birtakım dedektiflik faaliyetlerinde bulunuyoruz
ipuçlarını inceliyoruz birine musallat olan hayaletin yerini tespit ediyoruz. bir ayin düzenleyerek hayaleti geri getiriyoruz. ve bir karar veriyoruz. hayaleti yok et ya da ortalığa sal. bu arada dedektiflik mekaniği baya yavan. öyle kafanızı çalıştırmanıza gerek olmuyor yani. hayaletin ölüm nedenini buluyoruz. kendisiyle konuşmak için peşine düşüyoruz. sonra yol boyunca karşılaştığınız bazı yaratıklarla savaşıyoruz. hemen hemen tüm görevler böyle. aslında kulağa bayağı sıkıcı geliyor değil mi. bir yönden hep aynı şeyi yapmak sıkıcı evet. ama hikayeler ilgi çekici. ölenlerin pişmanlıklarını duymak. geride kalanların ölenlerden ayrılmak istememesi, ölenlerin yok olmak istememesi gibi temalar görevleri derinleştirmiş. pişmanlıklar, keşkeler, ihanetler, bir takım ters köşeler vs hikâyelerin çoğunda takip etmesi keyifli merak uyandırıcı konular vardı...
bunları geç kombat nasıl dediğinizi duyar gibiyim
artıları da var eksileri de. r1’le hafifi r2 ile ağır saldırı yapma mekaniği bu oyunda da yine ve yeniden karşımıza çıkıyor. ilk oynamaya başladığımda animasyonlardaki nasıl tarif edeyim böyle o ucuzluğu hissettim. düşük bütçeli oyun hissiydi bu. eyvah yandık! bu şekilde oynanmaz lan bu oyun dedim. ama zamanla o zayıf animasyonlara alıştım. yeni yetenekler açılınca dövüş sistemi daha oturaklı hissettirmeye başladı. 10 saate yakın sürüyor ama bu açılma. hayalet antea yetenekleri savaşlarda baya işe yarıyor. ama antea’nn hayalet olması görselliği de baya bir baltalıyor. beni çok rahatsız etti bu sisler içindeki bir hayaletle oynama olayı. bir de arkadaş niye yumruk atar bir hayalet. aparkat atan hayalet mi olur. onun da eline bir zopa bir kılıç şey vereydiniz ya. neyse! red bir meşale ile bir de kılıç kullanıyor. uzun süre bu kılıç kalkanla oynuyorsunuz. tam ulan hafif sıkıyor mu derken. tüfeğin eklenmesiyle kombat baya bir çeşitlilik kazanıyor. ben bu tüfeğin vuruş hissine bayıldım. acayip keyifli olmuş. kılıç meşale ikilisiyle perry yapmak ağır vuruşla normal vuruşu karıştırıp araya antea’yı dahil edip çeşitli kombolar yaratmak da fena diy. sistem çalışıyor bir şekilde. mükemmel mi değil ama iş görüyor. amma velakin tüfek baya baya olmuş. vuruş hissi çok tatlı. kombat keşke biraz daha içgüdüsel, biraz daha from software tarzı zorlayıcı olsaymış dedirtiyor. daha fazla boss savaşı da fena olmazdı. bazı boss savaşları o heyecanı o taktikselliği veriyor ama çok da boss savaşı yok. bu kombat geliştirilirse çok iyi yerlere gidebilir. potansiyeli var. daha fazla kombo olmalı dedirtiyor. çeşitlilik çok sınırlı. yetenek ağacı daha iyi olabilirmiş. biraz daha god of war analiz edin sevgili don’t nod.
kombat’ın en göze çarpan eksiği ise düşman çeşitliliği. bayağı bayağı az. ama öyle böyle az değil yani. 3-5 tane düşman var. oyunun başında kurtları kesiyoruz. sonlarında hala kurt kesiyoruz. e bu da baya can sıkıcı oluyor. bu kadar büyük bir harita için az daha düşman kasaydınız ya reislerim. harita demişken o konuya da geleyim artık.
adamlar git git bitmeyen açıldıkça açılan bir harita yapmış...
aha şu soru işaretine de gideyim şu sandığı da açayım şu item düşüren mini boss yan görevini de yapayım, şu kutuyu çekeyim aha bir yol açıldı, mağarada ne varmış, aha bir gemi oraya gideyim, şu evde de iyi malzeme çıkar dur gidiş yolu bulayım, köprü mü lan o ee nasıl indireceğiz ki? dur etrafından dolanayım, aha ot hemen toplayayım, zırhımı geliştiririm, demir mi o? ekipmanlarımın seviyesini arttırırım hemen alayım, ağaçtan bir şey mi sarkıyor? hemen ateş edeyim! diye diye ana görev dışında saatlerce haritada dolaştım. ve bakınız çok ilginçtir iyi de tasarlanmış bir harita bu. hem görsel olarak hem de kestirmelerle kısa yollarla birbirine bağlanması açısından kompleks de bir yapısı var. baya baya kotarmışlar bu işi. god of war’a benzetip duruyorum ya. aynı god of wardaki gibi şimdi bu yeteneğin yok sonra gel şeklinde daha sonra gideceğiniz yerler de var. buraları da keşfedeyim derseniz, haritanın büyüklüğü üzerinize gelmeye başlıyor. o büyüklüğü eğlenceli içerik çeşitliliğiyle pek dolduramamışlar buradan bir tık puan kırdım.. içerik haritaya az gelmiş gibi. kıyafetin paçaları biraz büyük yani.

haa ama grafik kaliteyi tutturmayı başarmışlar
oyun gerçekten iyi görünüyor. ben ps5’te güncelleme almayan erken bir sürümünü oynadım. performans modunda 60 fps’te yağ gibi akıyor oyun. ve ahan da böyle sahneler var. manzaralar gerçekten iyiydi. haritada farklı konseptlerde çok hoş manzaralar var. valla beni baya bir şaşırttı görsel kalite. sadece npc’ler bu kalitenin çok altında. bir de tabii karakter animasyonları. oralarda ucuzluğu görüyorsunuz. haritayı santa monica karakterleri erzurum'u yapan abi yapmış gibi. zaten oyun boyunca bu gitgelleri çok yaşadım. “lan baya kaliteli bir oyun bu” ile yok baya ortalama bir oyun bu arasında savrulup durdum. sonalra doğru çok sıkılsam da finalde ben banishers: ghost of new eden’dan hiç beklemediğim bir keyifle ayrıldım diyebilirim. her şeyden biraz olan bir oyun. bol yürüme sekanslı, dur sana hikaye anlatam diyen yürüme sim gibi hissettiren sekanslar da var. kendinizi witcher gibi hissettiğiniz rpg soslu, diyalog seçimli anlar da var. tam bir little little into the middle durumu. her şey mükemmel değil ama uyum içinde de çalışıyor. tempo sorunu can sıkıcı olsa da, ortaya oynanır bu oyun, tavsiye edilir yani dediğimiz türde bir oyun çıkıyor. bundan devam edin siz dont’n nod. sonunda bir oyunu tutturdunuz bence. ikincisi iyi olur bu oyunun. bu yorumlarıma göre de hesap yaparsak banishers ghost of new eden’a 78 gibi bir puan veriyorum.