Fenerbahçe ile Anlaştığı Söylenen Ryan Kent Nasıl Bir Futbolcu?

İskoçya 1. Lig ekibi Glasgow Rangers ile sözleşmesi sezon sonu bitecek olan Ryan Kent, 2023-2024 sezonu için Fenerbahçe'nin ilk transferi olacak gibi duruyor.
Fenerbahçe ile Anlaştığı Söylenen Ryan Kent Nasıl Bir Futbolcu?

ryan kent'in transfer iddiaları doğruysa fenerbahçe'nin yine "yüzde 50" kategorisine yöneldiğini görüyoruz.

yüzde 50, yani dışarıdan baktığınızda tam bir futbolcu gibi ama görünmeyen bir sürü küçük boşluğu var, totalde yarım. uzun vadede anlıyorsunuz bunu. bu oyuncular doğru kişilerle kadrolaştırıldığı zaman boşluklar epey bir kapatılır, ama fenerbahçe'nin çoğunluğu bu kategoride olduğu için teknik direktöre çok daha yoğun bir mesai düşüyor. kent de bu mesaiyi arttıracak elemanlardan olur bence.

yakın geçmişten beri iskoçya ligi'nde uzun süreler kalıp da büyük transfer yapan kimse yok. celtic'te virgil van dijk, kierian tierney, moussa dembele, odsonne edouard, jeremie frimpong gibi isimler maksimum 3 sene içinde transfer yaptılar. rangers'ta benzer kariyeri yapan calvin bassey ile nathan patterson sadece 2 sene oynadı. kent ise 5. sezonunu geride bıraktı ve o eşiği kaçırdı, o yüzden iskoçya ligi'ndeki rekabeti düşük ortamdan ziyade önemli maç/turnuvalarda neler yaptığına dikkat kesilinmesi gerektiğini düşünüyorum.

glasgow rangers 5 yıldır yürüttüğü projenin sonuna geldi. iki sene önceki oyun kalitesi ile ulaştıkları namağlup şampiyonluk + avrupa ligi finaline çıktıkları geçen sezondan oluşan iki yıllık dönem zirveleriydi, bu sezon düşüşe geçtiler. giovanni van bronckhorst hem yazın gidenlerin yerini doğru şekilde doldurmadı, hem de takıma şampiyonlar ligi (şl) seviyesinde bir tempo kazandıramadı, sıfır çektiler. bu tahribat lige de yansıdı ve daha sezonun ilk yarısında celtic'in 9 puan gerisine düştüler, şl maçları sonrası van bronckhorst gönderildi.

bu temposuzluk yüzünden takım, şl grubundaki ilk maçta, yeni transfer edilen uzun boylu kazma pivot antonio colak'ın etrafında bir türlü çoğalamayan bir 4-2-3-1 oynayıp ajax'a daha ilk yarıda mağlup oldu. van bronckhorst sonraki iki maç 3'lü savunma düzenine geçti ve hücumda sırtını ryan kent - alfredo morelos ikilisine yasladığı uzun top / kontratak oyununa mecbur kaldı. kent bu oyunda, hücumda morelos'un yanına ikinci forvet - savunmada sol kanat olduğu bir rolde oynamaya çalıştı, ancak -3'lü savunma düzenine güvenerek- hücuma fazla odaklı kaldı ve defansif açıklar veren, ön alanda presin ikinci adımında takibi bırakarak rakiplere bu bölgeden davetiye çıkaran, sol bek + sol stoper + sol iç oyuncularına tüm yükü bırakan bir performans sergiledi. hücumda ise aldığı nadir toplarda fazla yalnız kalarak, rakiplerin hızlıca çoğalıp daralttığı alanlardan çıkamadı.

4-2-3-1 tabanlı oyunda sol kanat oynadığı zaman ise, savunmaya daha çok yardım eden, ama bu topsuz oyun eforunu sergilerken gerilen ve topu ayağına her alışında bunu yansıtan bir kent izliyorduk. bu gerginliğin zaman zaman küskünlük yarattığını gördük, ve tıpkı 3'lü savunma düzenindeki rolünde yaptığı gibi, savunduğu kanattan gelen rakibin hücum aksiyonlarını takip etmeyi bir yerden sonra bırakıyordu. geçen sezon celtic'e karşı yine 4-2-3-1 oynadıkları maçtaki enstantaneler de çok benzerdi. kent'in savunduğu kanat ilk 45 dk'da delik deşik olmuştu.

top ayağındayken dar alanlara hapsolmayı sevmiyor; özellikle rangers baskı yerken kent geriye gelip sol bekinin çizgiden gönderdiği pasları sırtı dönük alıyor ama bu topu asla takımı ilerleten bir şekilde kullanamıyor. bu tip sıkışık anlarda sadece denk gelir de ileride geniş bir alan doğarsa, kent anca o zaman topla daha cesur oynuyor. o alanları bulamayacağını görünce yayı iyice gerilmiş bir mancınık gibi.

benzer durum rakip sahada da geçerli; rahat pozisyonda topla buluştuğu vakit aksiyona giriyor, ama baskı çabuk gelirse topa hafif dürtüşler yapıp olgunlaştıramıyor ve takım arkadaşlarının ileri çıkmasını sağlayacak ertelemeler yapamıyor. bu anlarda takım arkadaşlarının çok çabuk ileri fırlaması gerekiyor.

her iki düzende de, çaprazdan kendisine atılan uzun toplarda, bu toplar süzülürken rakip savunmacılar kent'e yaklaşmayı başarırsa kent topu rahat kontrol edip hücuma dönüştüremiyor. yani çok uzakta kendini boşa çıkarmamışsa öyle uzun top atalım, bir şeyler yapsın denecek türden bir oyuncu da değil.

uzun lafın kısası, ryan kent iyi çalışan sistemlerde faydalı olabilecek, ama işler kötü giderken elini taşın altına koyamayan, koyabildiği nadir anlarda da bireysel kalan biri, takımı ateşlemiyor. önceki iki sezon (20-21 ve 21-22) rangers zirve yaparken kent de çok faydalı işler yaptı. bu sezon ise rangers takım halinde büyük düşüş yaşadı, o yüzden kent'e haksızlık etmek istemem ama gereksiz paye vermek de yanlış olur.

rangers bu düşüşü yaşarken celtic fc geçen sezon gelen ange postecoglou ile oyun kalitesini yavaş yavaş yükseltti ve aradaki makası terse çevirdi, artık doymuş rangers'ın bu sezon sonunda yeni bir sayfa açma planını hızlandırmış oldu. ryan kent bu sayfa yenilemedeki ilk hamlelerden biri olacak zira sözleşmesi sezon sonunda bitiyor ve henüz yenilemediler. kent'le birlikte sözleşmesi bitecek olan, 5 yıllık sürecin demirbaşları sayılabilecek mcgregor, arfield, morelos, davis, helander gibi elemanların da ne kadarının yenileneceği belli değil.

kent'in çeşitli liglerden talibi çıkar elbet ama bu kulüpler sezona şampiyonluk iddiasıyla başlamayacaktır bence. fenerbahçe dolayısıyla öne geçecektir ama reelde bu birliktelik aynı iddiayı taşımaz. en fazla, diğer fenerbahçe yıldızları(!) gibi "şunu şunu yaptı, daha ne yapsın?" diye savunulabilecek biri olur.

"daha ne yapsın?" en tehlikeli sorudur. fenerbahçe'yi bugüne dek fenerbahçe yapanın, "daha ne yapsın" kısmına verilmesi gereken cevaplar olduğunu unuttuk. ve o cevapları uygulayan oyuncuların fenerbahçe'de son yıllarda maksimum bir sezon vakit geçirdiğini, bu süreyi aşanların yavaş yavaş aşağı düştüğünü de...

kent de valencia, rossi, emre mor, king, crespo, zajc gibi "yüzde 50". bu tip oyuncuların kaderine bırakılan takımlarda oluşan atmosferde, kadrodaki iyi potansiyeller de o atmosfere yenilir ve yüzde 50'ye dönüşür. iyi potansiyeli olmayan, ama iyi çalışırsa iyi katkılar verebilecek olan oyuncular da aynı şekilde etkilenir... böyle kurulmuş bir takım en kritik anlarda topu ceza sahasına getirir, kaleye sokamaz. rakibi 89 dk ceza sahasına sokmaz, 90'da bir hata ile golü yer. yani zaten güç bela tırmanılan o yüksek tepeden her seferinde aşağı çakılınır ve böyle böyle takım yıpranır, oyuncular düşer, teknik direktör moralleri yüksek tutacağım diye daha çok uğraşır. kısacası çok yorucudur.

esas sorgulanması gereken fenerbahçe'nin yüksek yüzdeli oyuncuları neden elinde tutmadığı, ve uzun vadeli başrol vereceği oyuncuların neden hep yüzde 50 kategorisinde olduğu bence. voltranı oluşturmak gibi bir niyetin olmadığının ilk işareti de, 27 yaşına gelmiş ama bu yaşın gerektirdiği dolulukta olmayan ryan kent'in istenmesiyle verilmiş oldu. yine de umarım diğer parçalar doğru yerlerden alınır ve kent'in kadrodaki ağırlığı azalır.