Fenerbahçe'yle Adı Ciddi Şekilde Anılan Nenad Bjelica Hakkında Merak Edilenler
dinamo zagreb'in altyapısından çıkmış / genç yaşta transfer olup parlamış bazı oyuncular
(bkz: zvonimir soldo)
(bkz: robert prosinecki)
(bkz: zvonimir boban)
(bkz: luka modric)
(bkz: mario mandzukic)
(bkz: dejan lovren)
(bkz: sime vrsaljko)
daha bunun kovacic'i var, badelj'i var, eduardo'su var, corluka'sı var, sunjic'i var... var oğlu var. yani yıllardır bu konuda sistemini çoktan oturtmuş bir kulüp dinamo, toprak bereketli. hala da öyle (bkz: antonio marin) (bkz: josko gvardiol) (bkz: lovro majer). ayrıyeten, etrafta başka yetenekler varsa hemen kapıyor (bkz: luka ivanusec). o da yetmezse başka ülkelerden fırsat transferi arıyor buluyor, yine genç ama (bkz: dani olmo), (bkz: amer gojak).
dinamo, hırvatistan'ın psg'si gibi, ligin baskın takımı
ayrıca 75 yılda çalıştıkları sadece 6 yabancı hoca var (neredeyse hepsi civar ülkelerden: boşnak, macar, avusturyalı, bulgar), görevde kalma sürelerini toplasan 5-6 sezon ya ediyor ya etmiyor. kısacası dünyayla olan ana bağı oyuncu ihracatı olan bir kulüp dinamo.
ama bu tip kulüpler için yeni futbol düzeninde ayakta kalmak zorlaşıyor, zamanında değinmiştim:
"futbol akademisi denen sistem sadece futbol değil hayatı da öğreten eğitim yuvaları. barcelona, bayern, manu gibi devlerin yanı sıra lehmann, neuer, mesut özil gibilerini yetiştiren schalke, modric, mandzukic, kovacic gibilerini yetiştiren dinamo zagreb, quaresma, cristiano ronaldo, nani gibilerini yetiştiren sporting tarzı takımlar üst düzey futbolun tepesinde yer edinemese de belli bir sistemi ve felsefesi olan kulüpler. ancak bu tarz kulüplerin pastadaki payı iyice küçülmeye başladığı için artık onlar da gözlemcilik ağlarını genişletiyorlar, hatta büyük kulüplerin altyapılarından bile transfer yapmaya başladılar. yani 2020'lerde sadece bulup keşfetmek/iyi paralara satmak da yetmeyecek, sahada takım olarak da başarılı olup dünya futbolunda yer edinmek gerekiyor ki hayatta kalasın"
son zamanlarda dev kulüplerin wonderkid'leri daha 15-16'larındayken bulup getirmesinden sonra, bu tip "yetiştirme kültürü"ne sahip olan kulüplerin tek çıkış noktası, arada bir kendilerini idare edecek kadar başarılı olabilmek; turnuvalarda flaş bir galibiyet alıp veya mümkünse bir iki tur atlayıp, kısacası arada bir kafasını çıkarıp "ben daha ölmedim" demek oldu. yani artık al-parlat-sat gerisini boşver demek yetmeyecekti.
işte nenad bjelica, dinamo'yu bu çıkışa götürmeye çalışan kişi oldu. nitekim geçen sezon avrupa ligi, bu sezon da şampiyonlar ligi'nde çizdikleri grafikle bu konuda kağıt üstünde başarılı oldular, kendilerinden takım olarak söz ettirip avrupa futbolunda mercek altına alınmaya değer bir hale geldiler.
ama işte yukarıda onlarca laf ettik dinamo'yla ilgili, hangisi fenerbahçe'yle benzeşiyor?
hiçbiri. fenerbahçe, gençlere sabredebilecek bir camia mı? hayır. hadi bunu, gerçekten umut vadeden gençler alınırsa taraftar sabreder diyip es geçelim. fenerbahçe'nin altyapısı oyuncu çıkarıyor mu? hayır. fenerbahçe civardaki gençleri toplayabiliyor mu? hayır. denk gelirse alıyor sadece.
şurada bahsettiğim (bkz: #103650128) teknik direktörler içinde; saha içi felsefe ve sistem açısından değil, profil olarak değerlendirecek olursak, tam olarak marco rose, roger schmidt profilinde; yani genç ve yetenekli oyuncuları alma gücüne sahip takımlarda birkaç senelik sabır sonunda başarılı olma potansiyeli olan bir hoca (henüz bunu kanıtlamış da değil, unutmayalım). üzerine bir de tudor, avcı gibi kendi sisteminde ısrar eden, birkaç transfer sezonu içinde oyuncuları değiştire değiştire o sisteme uygun bir kadro oluşturmayı bekleyen tipte ise, geçmiş olsun.
yani fenerbahçe ne gençleri toplayacak güçte, ne sabredecek güçte, ne de birkaç transfer sezonu bekleyecek vakte sahip. çünkü son 2 sezondur yapılan yanlışlar önümüzdeki 1-2 sezonu yine çoğunlukla bu kadroya mecbur kılacak. işte bjelica bu tip bir takımın başına geçecek adam değil, eğer referansımız dinamo'daki (göreceli) başarısı ise.
tabii bunları ffp'nin esnetileceğini düşünmeden söylüyorum, çünkü bu konuda ne resmi bir açıklama var (varsa ben kaçırdım) ne de fenerbahçe'nin borç durumu esnemeyi değerlendirecek kadar rahat.
bjelica'nın dinamo'daki düzeni
yine de ffp konusunda iyimser olalım ve bjelica'nın gelmesi halinde yaşlı oyunculardan kurtulup gençlere yöneleceği bir transfer dönemi geçireceğini düşünelim ve bjelica'nın dinamo'daki düzenine bakarak başlayalım:
geçen sezon başında geldiği dinamo'ya oynattığı futbol, en başta bahsettiğim üzere, özellikle hücumcuların hız+teknik dengesinin yerinde olmasının katkısıyla dinamik hücumlar üzerine. olmo, orsic, gojak, ivanusec gibi yeteneği sayesinde özgüveni yüksek olan oyuncular korkusuz oynuyor, içeri girmekten, şut çekmekten çekinmiyorlar (bu sayede parladılar zaten).
ancak geri kalan birçok konuda bjelica'nın sistemi bana göre büyük şeyler vadetmiyor. çünkü;
1) denk/güçlü rakiplere karşı organizasyonel bir üstünlük kurulamıyor. rakip savunmaların dengesi, kenar hücumcularının içeriyi zorlamasıyla, ve dinamik oluşuyla çözülmeye çalışılıyor. hücum organizasyonuyla ilgili en sabit donelerden biri, güçlü ve sırtı dönük oynayabilen servisçi santrfor bruno petkovic'in etrafında arı gibi dönüp dolaşan dinamik oyuncular; olmo, gojak, orsic, kadzior, zaman zaman hajrovic. bjelica fenerbahçe'ye gelirse mevcut kadroda bunu vedat'la deneyebilir, ama etrafını garry'nin yanı sıra başka kimlerle donatacağı merak konusu olur, iki sezondur fenerbahçe'nin dinamik + skorer + özgüvenli hücumcusu yok. transfer piyasasının bu en pahalı kategorisinden kimler alınabilir?
2) presçi bir oyun oynatmıyor, top kayıplarında doğru pozisyon aldırmaya çalışıyor. bu durum kendi kalibresindeki takımlara karşı hücumdaki bireysel becerilerle çözülebiliyorken, denk veya daha üst takımlara karşı oyun anlamında ezilmekle sonuçlanıyor. özellikle rakip setteyken doğrudan çizgi savunma uygulatıyor, ancak ne ortalar karşısında, ne de paslaşarak içeri giren rakipler karşısında doğru adam paylaşımı yapılabiliyor. iki sezondur dinamo'nun en çok başını ağrıtan bir konu bu. diğer bir konu da 3'lü defans da oynasa, 4'lü de oynasa arkaya çok kolay adam kaçırılıyor, özellikle bu sezon. bizim ligde de aynı şekilde oynarsa delik deşik ederler kısacası. kontratak oynayan her takım fb'nin arkasına sızar (ersun yanal'lı dönemdeki en büyük handikaptı zaten). pozisyon bilgisi sağlam, aynı zamanda süratli stoperler alınabilecek mi?
3) geçen sezon ivan sunjic gibi savunma bilinci yüksek bir önliberonun rahatlığıyla, çoğunlukla oynatığı 4-3-3'ü (bu sezon başında sunjic'in gidişinin ardından) maç içinde 3'lüden 4'lüye, 3-5-2 ile 3-4-3 arası bir dizilişten 4-2-3-1'e geçişler yaparak ikame ediyor (ki onu da genelde 3'lünün sağ stoperi olan kevin teophile-catherine'i, hücuma çıkan sağ bek stojanovic'in arkasını toplayan bir sağ bek olması için sağa kaydırarak yapıyor, nöbetçi sağ bek). elbette olumlu bir özellik, dinamizm ve belli joker oyuncu kullanımı bilinci olduğunu gösteriyor, ancak yukardaki iki madde sabit olduğu için bu geçişlerin doğrudan bir kazandırımı olmadı.
kaldı ki; yine en başa dönüyorum, fenerbahçe bugün, dinamo'nun iki sezondur (dolayısıyla bjelica'nın) göz önüne çıkmasını sağlayan hangi oyuncusunu alabilir? geçen sezondan sonra sunjic, bu sezon sonu için de olmo kapıldı bile.
bruno petkovic? hayır
amir gojak? hayır
mislav orsic? hayır
dino peric? hayır
nikola moro? hayır
arijan ademi? hayır
damian kadzior? belki
emir dilaver? belki
izet hajrovic? evet
belki ve evet dediklerim dinamo'nun gözden çıkarması en kolay oyuncuları, belli bir yaşa gelmiş olup aynı zamanda performans açısından takımın vazgeçilmez olmayanları. belki ve evet'ler fenerbahçe'ye gelecek olsa kimler okey?
yani bjelica fenerbahçe'nin başına geçecek olursa bu tipte (yani hayır dediklerime yakın tarz) bir iskelet kuracak bütçe var mı? yoksa, mevcut kadroda doğru tercihler yapılacak mı? mesela ferdi, abdülcebrail, barış, murat, berke vs daha çok şans bulacak mı?
diyelim buldular, iki kötü sonuçta (zamanında phillip cocu'ya yapıldığı gibi (bkz: #81504716)) "sen bu maçı bırak da derbiyi düşün, o yüzden bu akşam şu şu futbolcuları dinlendir" veya "şunu çöpten çıkarıp parlatalım diye aldık ama hiç oynatmıyorsun, biraz oynat artık" denecek mi?
mesela emre belözoğlu sportif direktör diye bjelica'nın tepesine getirilirse, genel anlamda bjelica'nın tercihlerine burnunu sokacak mı? sevdiği/inandığı adamları (yeni emreler, volkanlar mesela, adağm gibi adağmları seven, abilerine saygılı oyuncuları) oynatmazsa bjelica'yla sorun yaşayacak mı? aykut-daum vol.2'yi izler miyiz? (gerçi bu mevzu hangi hoca gelirse gelsin sabit bir mevzu)
kısacası, bjelica'nın gelmesi halinde fenerbahçe'deki akıbeti bu gibi konularda verilecek cevaplara bağlı olur gibime geliyor.