Hz. Meryem'e Bizans Tarafından, Efes Şehrinde Verilen İlginç Unvan: Theotokos
Nedir?
theotokos... meryem'in "tanrı'nın anası" vasfı. efes'deki konsül tarafından meryem'e ithaf edilen bu vasfın asıl nedeni, meryem figürünün bizans toplumu içinde gittikçe tanrılaşması idi. daha doğrusu; zaten greko-romen pagan kültürünün kalıntılarını üzerinden atamamış bizans toplumunda meryem gittikçe tanrılaştırılmış, bir nevi "ana tanrıça" yerini almaya yollanmıştı. meryem'in tam da bu noktada theotokos ilan edilmesi aynı zamanda tırsak bir hatırlatma içindir; bu karar ile konsül şunu demek ister: "aman ha bu kadın tanrı değil, onun anası; yani etten kemikten bir anne bu."
tabii bu bizans'ta meryem kültünün oluşmasına engel olmuş mudur, hayır... ta istanbulun fethine kadar meryem, konstantinopol'ün koruyucusu olmuştur.
Derinlere inelim biraz
theotokos, hıristiyanlığın teolojik anlayış açısından farklı kanatlarından belki de en dikkat çekicilerinden biri olan nasturilik mezhebinin doğrudan reddetmekte olduğu ve "tanrı doğuran" anlamına gelmekte olan bir ifade.
bu reddedişin temel gerekçesi sıklıkla erken hıristiyanlık içerisinde antakya ekolünden gelen ve nasturilik'in de düşünsel temelini kurgulamış olan kilise babalarının ağırlıklı olarak tefsirden ziyade temel anlamlara odaklanan anlayışlarından hareketle yeni ahit'te "tanrı doğuran" minvalinde bir ibarenin yer almamış olması, dolayısıyla hz. meryem'in böyle değerlendirilmemesi gerektiğine dair inanış olarak tasvir ediliyor olsa da pek çok kristoloji araştırmacısına göre musevilik ile hem dinin yorumlanması hem de dinin felsefesi gibi hususlarla ciddi biçimde örtüşmekte olan nasturî teolojisinin tıpkı musevilik'te olduğu gibi "tanrı annesi" figürüne fikrî ve tanrıbilimsel bakımlardan sıcak bakmıyor oluşu esasen theotokos ibaresinin kabul görmemesinde ana sebeptir.
"nasturî hristiyanlık ve antakya teolojisi" isimli eserinde bu hususa kısaca değinen dinler tarihi araştırmacısı kürşat demirci, semitik zahirîlik olarak ifade ettiği anlayış dolayısıyla nasturîlerin "tanrı olsa da tarihe mâl olan isa'nın insan olduğunu" savunduğunu ve "tanrı annesi ifadesinin yahudi alt metnine ters olduğunu" kaleme almıştır.
şunu da eklemek lazım gelmektedir ki theotokos'un hristiyanlık çevrelerinde resmî olarak kabul görmesi ve nasturîlik'in formasyon süreci aşağı yukarı aynı zaman dilimine rastlamaktadır. üçüncü ekümenik konsil olarak bilinen m.s. 431 tarihli efes konsili'nde theotokos ifadesi resmîyete kavuşurken bu fikrin karşısında duran kişi ise, nasturîlik'e ismini verecek olan ve hz. meryem'in "christotokos" (isa doğuran) olarak anılmasının daha doğru olacağını savunan dönemin konstantinopolis patriği nestorius'tan başkası değildir. ilerleyen asırlarda ortodoksluğun merkezi halini alacak olan doğu roma imparatorluğu'nun başkenti konstantinopolis'in maruz kalacağı sayısız kuşatma ve bu kuşatmaların her birisini bir şekilde savuşturmayı başarmış olmasıyla birlikte kutsal theotokos'un kutsal kenti (konstantinopolis) kutsayıp koruduğuna dair inanış bilhassa kentin sakinleri arasında muazzam bir popülariteye ulaşmıştır. 620'li senelerde, 670'lerin sonlarında ve 717 ilâ 718 senelerinde gerçekleşen büyük çaplı kuşatmaların hep başarısızlığa uğraması hem bu inanışı hem de hasseten rum ortodokos kilisesi'nde theotokos'a olan bağlılığı ve ihtiramı bir hayli güçlendirmiştir. öyle ki; 1422 senesindeki osmanlı kuşatmasının başarısızlığa uğramasını takiben dönemin tarihçilerinden ioannes kananos, kentin düşmanın daha üstün teçhizatı ve asker sayısına rağmen düşmemesini doğrudan kenti koruyan "tanrı doğuran"a bağlamıştır.
miafizit kökenden gelen mısır kıpti kilisesi ise theotokos ifadesine büyük hürmet gösterse de kutsal, ezelî ve ebedî bakire olarak gördüğü hz. meryem'e ibadeti doğru bulmamaktadır.