İnsanları Özgür İradeyle Seçim Yaptıklarına İnandıran Bilişsel Önyargı: Seçim Yanılsaması
seçim yanılsaması ya da "illusion of choice", insanların hayatları üzerinde gerçekte olduğundan daha fazla kontrole sahip olduklarına ve özgür iradeleriyle seçim yaptıklarına inanmalarına neden olan bilişsel bir önyargıdır.
seçim yanılsaması, sunulan sınırlı seçenekler ve önceden belirlenmiş seçimler arasında, insanların çok çeşitli seçeneklere sahip olduklarını ve kontrolün kendilerinde olduğunu düşünmelerine neden olan bir yanılsamayı ifade eder. bu inanç, insanların yanlış bir kontrol duygusu geliştirmelerine ve kendilerini daha güçlü ve özerk hissetmelerine neden olur. ancak insanları belirli tercihlere yönlendirmek ve bu durumdan menfaat elde etmek isteyen kişiler, bu yanılsamayı bir manipülasyon aracına dönüştürme konusunda ustalaşmışlardır.
özellikle karlarını artırmak isteyen şirketler ve işletmeler, insanları satın alma kararları üzerinde gerçekte olduğundan daha fazla kontrole sahip olduklarına inandırmak için seçim yanılsamasını kullanırlar. reklam ve pazarlama kampanyalarında "sınırlı süreli indirimler", "kaçırılmayacak fırsatlar" gibi başlıklar tercih eder ve genellikle seçimin kendilerine ait olduğu yanılgısına düşen tüketicilerin, ihtiyaç duymadıkları ürünleri satın almalarına ya da bir ürün için gereğinden fazla ödeme yapmalarına neden olurlar.
seçim yanılsaması, seçmenlerin kime oy verecekleri konusunda kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlamak için siyasi kampanyalarda da sıklıkla kullanılır. örneğin cambridge analytica adlı bir veri şirketinin, 2016 abd başkanlık seçimleri sırasında insanların fikirlerini manipüle etmek için bu yanılsamadan faydalandığı ortaya çıkmıştır. facebook kullanıcı profillerinden elde ettiği verileri kullan şirketin, siyasi adaylar hakkındaki görüşlerini etkilemek için insanların korkularına ve önyargılarına hitap eden hedefli reklamlar ve içerikler oluşturduğu ortaya çıkmıştır. böylece seçimin kendilerine ait olduğu yanılgısıyla hareket eden seçmenler, farkında olmadan önceden belirlenmiş bazı tercihlere yönlendirilmişlerdir.
siyasi seçim kampanyalarında sıklıkla kullanılan ve seçim yanılsaması yaratan diğer bir yöntem ise "yanlış ikilem"'dir. yanlış ikilem, gerçekte başka seçenekler varken, yalnızca iki seçenek varmış gibi sunulmasıdır. bu yanılsama metodunda seçmen, "ya bizimlesin ya da bize karşısın." gibi ifadelerle manipüle edilir ve gerçekte çok daha fazla seçenek varken, yalnızca iki seçenek varmış gibi algılaması sağlanır.
seçim yanılsaması, insanların statükoya meydan okumasını engellemek için de sıklıkla kullanılmaktadır. seçenekleri olduğuna inandırılan insanların, onlara bu seçenekleri sunan sistemi sorgulama olasılıklarının azaldığı çeşitli araştırmalarca ortaya konmuştur. bu, sonuçta işçi sınıfı pahasına egemen sınıfın yararına olan sahte bir özgürlük ve demokrasi duygusu yaratır.
nispeten yeni bir kavram olan seçim yanılsaması, ilk kez amerikalı filozof ve psikolog william james tarafından 1896'da yayınlanan "inanma iradesi" adlı makalede dile getirilmiştir. makalede james, seçimlerin zorunlu veya kaçınılabilir olabileceğini ve "tam bir mantıksal ayrılığa dayanan ve seçmeme ihtimalinin bulunmadığı her ikilemin, bu tür zorunlu türden bir seçim olduğunu" savunmuştur.
seçim yanılsamasından psikoloji alanında da bahsedilmiştir. psikologlar sheena iyengar ve mark lepper, 2000 yılında yayınlanan ufuk açıcı bir makalede, insanlara daha az seçenek sunulduğunda ürünleri satın alma olasılıklarının daha yüksek olduğunu, ayrıca insanlara daha az seçenek sunulduğunda satın alma işlemlerinden daha memnun olduklarını ortaya koymuştur. bu bulgu "seçim paradoksu" olarak da bilinmektedir.
seçim yanılsaması, bugün insanların manipüle edilmeleri ve kontrol altına alınmaları için eskisinden de etkili ve güçlü bir araç olarak karşımıza çıkıyor. bu yanılsamanın etkisinden korunmak ve doğru bir seçim yapabilmek içinse, önyargılarımızın ve eğilimlerinizin farkında olmamız gerekiyor.