Japonya'ya Kısa Süreli Gideceklerin Aşırı Derecede İşine Yaracak Ufak Bilgiler

Bu minik Japonya gezi rehberi sayesinde, oranın gündelik hayatında işinizi epey bir kolaylaştırabilirsiniz.
Japonya'ya Kısa Süreli Gideceklerin Aşırı Derecede İşine Yaracak Ufak Bilgiler

japonya'ya kısa süreli, işte ne bileyim hem ziyaret, hem ticaret styla, gidecekler için mini bir kaç hususu amme hizmeti bağlamında paylaşmak isterim müsaadenizle:

- japonya turizm maksatlı ziyaretler için vize istemiyor. online formunuzu doldurup qr kodunuzu telefonunuza atarsanız uçakta dağıtılan formları doldurmanıza gerek kalmıyor. lâkin şunu da anımsatayım, gümrük beyanı için ayrıca havaalanında o qr kodunu okutup tekrar beyan/dijital beyan vermeniz isteniyor. asla panik olmayın, neden? hep sizi yönlendiren birileri veya detaylı açıklamalar içeren tabelalar olacak, zira orası japonya ve kurallar hep sizin rahatınız için.

- geçtiniz vizeden, hooop valize koşun elbette de o bantta asla valiz kalmıyor; hemen alınıp sıralanıyor, o sebeple "nerde lan benim valizim" diye paniklemeyin.

- havaalanından çıktınız, toplu taşımadır, taksidir pıt pıt ve bol miktarda mevcut. klasik ingiliz etkisi tabii, japonya'da da direksiyon sağda. araba kiralamak isteyenlere anımsatalım.

- ingilizce menü, daha doğrusu latin alfabesi bazen öyle yerlerde kullanılmıyor ki mal gibi kalıyorsunuz. text to translate vari bir programı indirirseniz işiniz kolaylaşır. ha, o da mı olmadı, uber eats'ten ısmarlayabilirsiniz.

- internet mevzuuna gelelim. japonya için de bence e-sim avantajlı. farklı alternatifler için uğraşmayın, türkiye'den ayrılmadan alın derim.

- priz konusu, asya'nın geneli gibi özel priz almanız gerek. türkiye'den alamadıysanız korkmayın, her yerde mevcut. bir de usb kullanımı yaygın. en azından telefonunuzu şarj edip geze geze priz alırsınız.

- döviz için otomatik exchange atm'leri var. en kötü birilerine sorarsınız.

- japonya artık, inanmazsınız, türkiye'den ucuz. işte lawson'dır, family mart'tır, 7-eleven'dır yeme-içme için uygun alternatifler. kahveleri de zaten güzel ve ucuz.

- vegan veya vejetaryenseniz bir miktar zorlanacaksınız benim gibi. ama yine de paniğe gerek yok, japanese convenience store'lar varsa, gam yok.

- kahveleri çok iyi, söylemiş miydim?


- vending machine kültürü yaygın olduğundan su, kola, kahve, dondurma vs. gibi bence temel ihtiyaçlarınızı markete gitmeden de alabilirsiniz.
elbette daha bir çok şeyi de.

- otellerde pijamadır, çaydır, kahvedir, aşırı üst segment şampuandır bilmem nedir mevcut. bunu neden yazdım, her otelde elbette bunlar var ama japonya'da daha iyisi bedavaya var.

- metro konusunda izledikleriniz doğru. yaşayıp görün.

- memleket güvenli. özellikle biz kadınlar için bunun altını çizmek istiyorum.

- musluk suyu içilebiliyor.

- tuvalet daha doğrusu klozet, duş, hamam tası ve hamam taburesi, ama en önemlisi lif konusunu kendiniz deneyimleyin isterim.

- ülkede çöp ve çöp kutusuna olan mesafeli tutum şehir efsanesi değil. yani çöpünüzü yanınıza alıp sonra atmanız gerek, çöp kutusu yok zira. ha, bir de, sokaklarda sigara içemiyorsunuz, 2000 yen cezası var.

- kozmetik için, obagi ve shiseido sevdalıları sevinsin, zira ciddi fiyat farkı var. obagi'nin memleketimizde olmayan ürünleri de mevcut.

- japonlar çalar saat ve duvar saati kullanmayı çok seviyor. o sebeple ortamda görürseniz estetik kaygıdan ziyade kullandıkları için.

- toplu bir yerde soyunmanız gerekse-misal hamama veya spaya girecekseniz- gerçekten dövme sıkıntı. büyük dövmeleriniz varsa kapamanızı önereceğim, zira kolombiya'da nasıl "patron" diye bağıramıyorsanız yakuza hasebiyle büyük dövmeleriniz varsa tuhaf kaçabiliyor.

- ben matcha sevmem allah affetsin ama siz seviyorsanız yaşadınız. zira ota boka matcha koymasıyla ünlü bu japoncanlar ve bu da geyik değil.

- çilekler gerçekten çilek gibi, soft ice cream ehh işte.

- misal gittiniz pastaneden bi' pasta aldınız ve paket istediniz. sağolsunlar paketin yanına (teknik olarak co2'miydi bu meret) kuru buz da ekliyorlar. daha sıcak günlerde alıp hemen yiyemeyecekseniz sıkıntı olmayacaktır.

- çoğu mağaza anında tax free yapıyor. havaalanında uğraşmıyorsunuz. gerçi başka bir qr kodu ile onu da kolayca hallediyorsunuz. ortalama 5000 yen üzeri alışverişlerde genelde anında tax free yapılıyor. bu sebeple pasaportunuz yanınızda olsun.

- designer'ların sadece japonya için ürettiği serilerden mutlaka bir şey alın. orta segment lüks longchamps, furla veya coach'a bakabilirsiniz.

- yine convenience store olayına döneyim. çoğu makine ve mikro dalga üzerinde japonca kullanım kılavuzu konuluyor, eğer panik olurum yapamam diyorsanız youtube'dan bir bakın nasıl kullanıldıklarına dair.

- hiroşima konusu biraz sıkıntılı. başlarına geleni hak ettiklerini düşündükleri için olaya farklı şekilde bakıyorlar. ama bacınız bu konuda da halkın nabzını tutup aradığı cevapları aldı. demem o ki anasını bellemişler insanların. şuraya bombanın indiği yerin fotosunu atayım:


son olarak sakuraya ve sakeye koyayım, size bir şey olmasın sevgili gönül dostlarım.

ekleme 1: tokyo özelinde restoran ve cafeler akşam 7 gibi kapanıyor. avrupa gibi iki sitting yapılıyor. misal 7-15 ve 18-22. gerçi bu da iddialı, siz kendinizi saat 7'de hayat bitecek gibi hazırlayın. mek danılds işte maximum 22'ye kadar açık, tabii istisnalar var. google maps'ten bakıverin kuzum. bir de şimdi aklıma geldi, normal restoranların çoğunda da, kastım japon vs, siparişi girişteki makinelerden veriyorsunuz da işte onlarda da latin alfabesi yok.

japon birasını ben severim, viski ve sakeci değilim ama tabii onlar da zaten alamet-i farikaları. yalnız dikkat edin, çoğu bira aromalı. isveç'teki gibi büyük tekel bayiileri var, oralardan bakabilirsiniz. isveç demişken, paraya dokunma burada da issue, ya size verdikleri sepete koyuyorsunuz ya da kasanın yanındaki makinemsi yere kendiniz parayı atıp/yüklüyorsunuz. "taç taç" dedikleri temassız ödeme, elbette anadolu çocuğu yer mi, çat diye temassızı çıkarınca adamlar şok oluyor.

takı dükkanı diye girdiğiniz çoğu yer aslında, nasıl diyeyim, boncuk veya düğmeci, manifaturacı/tuhafiyeci yani. eminönü toptancılarının perakende hali. alıp kendiniz yapabilirsiniz, kültür öyle burada. ama ben hayatı o kadar sevmiyorum canlarım.

ben yeşil çay insanı değilim ama roasted green tea'leri güzel. genelde çay ısmarlarken özellikle hot diye altını çiziniz.

tatlı konusunda, daha doğrusu red bean paste'liler dışında, şekeri az kullanıyorlar. kola vs. için de geçerli bu. güney amerika'daki/meksika'daki gibi " çok şekerli bu ıııııyyyy" demeyeceksiniz.

kozmetik dükkanlarında çoğu kutu boş, kasa arkasından almanız gerek, aaaa bitmiş demeyin, isteyin.

sevgiler...