Kedi ile Temas Sonucu Bulaşabilen Bir Hastalık: Kedi Tırmığı Hastalığı
Kedi tırmığı hastalığı nedir?
kedi teması sonucu bulaşabilen bartonella hanselea bakterisinin etken olduğu bir hastalıktır kedi tırmığı hastalığı. bakterinin giriş yerinde oluşan ağrısız bir cilt lezyonu gelişimini en sık aksiller, servikal, submandibuler ve inguinal bölgede saptanan bölgesel lenfadenopati izler. ateş görülebilir. genellikle 2-3 haftada kendiliğinden iyileşir. konjonktivit, nörolojik sorunlar ve özellikle aids hastalarında organ tutulumu saptanabilir.
hastalık tüm dünyada sıklıkla ılıman iklimli bölgelerde ve ağustos-ocak ayları arasında görülür. evinde kedi besleyenler ve veterinerler risk grubundadırlar. kuluçka süresi 2 hafta kadardır.
Kedi tırmığı hastalığına yakalanan bir Ekşi Sözlük yazarı
yaklaşık 15 gündür hayatımı kabusa çeviren bir illettir kendileri. bugüne kadar evde kaç kedi besledim, sokakta kıstırdığım kaç milyar hayvan tarafından parçalandım bilmiyorum. bundan yaklaşık 1 ay önce yine sokakta yoğurduğum kedilerden biri tarafından yolundum. "bana bir şey olmaz yeaa" diyerek hayatıma devam etmeden önce bunun ne gibi sonuçları olabileceğini sorduğum veteriner kuduz ve tetanos ihtimalleri haricinde bir de lenf bezi iltihabından bahsetti. ilk iki ihtimali her zamanki gibi hiç hesaba katmayıp 3.yü de fazla sallamayarak hayatıma devam ettim, ta ki boyun ile kulak arasında kalan bölgemde koca bir yumru oluşana kadar.
veteriner bana doktorların yumru gördüklerinde yarattıkları panikten ve basit bir antibiyotik tedavisiyle çözülebilen bu durumu oldukça sancılı bir sürece çevirebildiklerinden bahsettiği için gittiğim sağlık ocağındaki doktor bir şey demeden kendime koyduğum teşhisi paylaştım. o da hiç polemiğe girmeden karıştırdığı bir kitap sonucu bana augmentin yazıp yolladı. günde 2x1000 miligram antibiyotik vücudumda yerini alırken olaylar da giderek kötüye gitti. ilacın 4. gününde ateşim 39 olmuş, yumrularım da boyun ve ense bölgemi hormonlu dev bir patatese çevirmişti.
antibiyotiğimin 5. gününde küçük tatlı bir quasimodo olarak kendimi acil serviste buldum. galon galon kan verip, enfeksiyondan göğüs hastalıklarına uzanan çeşitli hastane birimlerinde bütün haftaya yayılan maceradan maceralara koştuktan sonra yeni bir antibiyotik ve benim baştaki teşhisimin onaylanması ile eve döndüm.
içimi dolduran işlevsiz antibiyotik, tükenen bünye, yerlerde tansiyon ve oynak bir şeker garifiği sebebiyle hastalığın 15. gününde hala kendime gelmeye çalışıyorum. o sığır doktor başta doğru antibiyotiği verebileydi hiç yaşanmayacak olan bu tüketici sürecin sonunda yeni yeni insanlığa dönerken şimdi de hayat kurtarıcı ilacımın midemde yarattığı tahribatla boğuşuyorum.
bu yaşadıklarımın hayvanlarla değil ama doktorlarla arama ciddi bir mesafe soktuğunu söyleyebilirim. modern tıp dünyası bununla nasıl baş edecek bilemeyeceğim tabii.