Kendinizi Gerçekleştirmenin Önündeki Gizli Engel: Onaylanma İhtiyacı
onaylanmadığımız zaman yaşadığımız kaygı, endişe, yoksunluk, çaresizlik, öfke ve depresyon aslında kendimizi gerçekleştiremediğimizi, yarım kaldığımızı hissettirir. eğer onay almak istediğimiz bu kişi partnerimiz ise, yoğun aşk acısı (yoksunluk) hisseder ve kendimizi hiç yapmayacağımız şeyler yaparken buluruz. onaylanma şemamızda arızalar varsa, bunları tetikleyecek kişileri seçer, onların peşinden gideriz. bu durum onay alıncaya kadar da devam eder... aslında çoğu zaman kişiliğimiz sandığımız ve memnun olmadığımız, hatta suçladığımız davranışlar gösteren ''biz'' gerçek biz değiliz. bu, sadece alt yapımızdaki olumsuz bilincin tetiklenmesi ile ortaya çıkan bir karakter diyebiliriz. bu sebeple kendimizi suçlamak ve nefret etmek yerine sebeplerini bilmek daha faydalıdır.
onaylanma şeması; başkalarının onayına, takdirine ve beğenisine ihtiyaç duyma halidir. temeli çocukluktan gelir. anne babanın onaylamadığı şeyler karşısında çocuğun kaygılanması ile anne baba onayı alarak hayatına devam etmesini ve istediklerini bu şekilde aldığını öğrenmesidir. ihtiyaçlarını da bu şekilde karşılamayı öğrenir. koşullu sevgi, kontrol edilme, manipüle edilme gibi eylemlerin yansımasıdır.
ilişkide olduğu diğer davranış kalıpları; kontrol, fedakarlık ve boyun eğmedir. çünkü onay almak için yeri gelir fedakarlık yapar, yeri gelir boyun eğerek biat ederiz. bir nevi kontrolü sağlamak için oyunu karşı tarafın istediği gibi oynaması gerektiğini düşünür, kontrolü karşı tarafa bırakırız. bu da kontrol problemini de ön plana çıkarır. bu kişiler kırılgan olduğu için (çünkü başkalarının düşünceleri önemlidir) kontrolü sağlayamayacaklarını düşündükleri tüm çatışmalardan da kaçınırlar ve uzlaşmacı gözükürler. yapmaması gereken yerde özür diler, atmaması gereken yerde ilk adımı atar, olmaması gereken yerde başkalarının yapması gereken şeyleri de yaparlar.
bu kişilerde ciddi özgüven problemleri olur ve kendi kararları ancak başkaları tarafından onaylandığı zaman doğrudur, bu yüzden bu riski almak yerine başkalarının kararına uymayı tercih ettikleri durumlar daha çoktur. onaylanma şeması aktif olan dünyalar güzeli bir kadını çirkin olduğuna ikna edebilirsiniz. onaylanma şeması aktif olan ve müthiş bir icat çıkaran birisini başarısız olduğuna ikna edebilirsiniz. yine aynı şekilde tüm seçimleri doğru olan birini, yanlış tercihler yaptığına da ikna edebilirsiniz. bu da onların zayıf noktalarıdır. tüm bunların altında yukarıda saydığımız ve bahsettiğimiz ebeveynlerin, ''ben onaylamıyorsam doğru değildir'' mesajı yatar. bu da kişide mutlak onay mekanizmasını devreye sokar. çünkü o onay alınmadan ihtiyaç karşılanmaz, kişi kendisini gerçekleştiremez.
bu kişiler, sosyal hayatta ve ilişkilerde ise manipülasyona çok açık kişilerdir. onaylanma şemasına sahip kişiler, istediği gibi olmayan iletişim türlerinde çelişkiye düşerler. ( yaptıklarından emin değildirler) olmak istediği kişi ile hissettikleri arasında kaygılanmaya başlayınca, eğilimleri; ihtiyacını giderme noktasına kayacağı için ve ihtiyacı da diğer insanların onayı olduğu için kurban pozisyonuna geçerler. birisi bu çelişkiyi fark ettiğinde, olmak istediğimiz kişi olmadığımızı hissetmeye başlar ve onay alıncaya kadar o kişiyi ikna edici adımlar atarız. bu sosyal değerin düşmesi, kişisel savunmanın yıkılması, hayali/manevi inancın zedelenmesi gibi kişinin kendisini gerçekleştirmek için ördüğü yapıyı sarsar. aynı zamanda da kişiye yanlış duygular hissettirir. bu yanlış duygular arasında aşırı derecede yoksunluk, öfke, çaresizlik ve depresyon görülebilir.
mesela onay arayıcılık şeması aktif olan çok güzel bir kadına; ''çok güzelsiniz'' dediğinizde teşekkür eder ve sizi o an unutur. ( ekstra ilgisini çekecek bir şey olmadığını düşünelim) çünkü onu onayladınız ve o da kendisini gerçekleştirdi.
ama bu kişinin ilgisini çekmek istiyorsanız, onu arada bırakmak istiyorsanız ve sizinle ilgilenmesini istiyorsanız, onu tetiklememiz gerekir. güzel olduğunu söylemek yerine, onu görmezden gelerek, hatta kusurları olduğunu göstererek, kendisini yetersiz hissettirerek sizinle ilgilenmesini sağlayabilirsiniz. bu davranış o kişideki çelişkiyi ortaya çıkarır. özgüven problemi ve kendisini gerçekleştirememiş olmanın kaygısı ile aslında hiç onun dikkatini çekecek biri olmamanıza rağmen, sizinle ilgilenmeye, size karşı boyun eğmeye ve fedakarlık yapmaya başlar. bu durum onay alıncaya kadar devam eder. bu örnekte ''onaylanma şeması olan kişilerin zaafını vermişiz de onları böyle tavlayın'' gibi bir çıkarımda bulunduysanız bulunmayın. çünkü bu kişi siz de olabilirsiniz ve onaylanma şeması sadece güzellik ile alakalı bir durum değildir. red edilme, küçümsenme, değersiz hissetme ve bir çok benzer olgularla da onaylanma şemanız aktif hale gelebilir. eğer hiç size göre birisi olmadığı halde birisinin peşinden koşuyorsanız bu da onaylanmadığınız için ''kaygıyı giderme, yoksunluğu dindirme, kontrolü ele alma'' çabası ile yaptığınız bir eylem olabilir. günümüzdeki ilişkilerin çoğu da bu şekildedir. ( kısa süreli iletişim halleri ile oluşanlar) siz bunun farkında değilseniz bunun adına çoğunlukla ''aşk'' dersiniz...
onaylanma şeması kişide farklı yansımalara sebep olabilir. özellikle birbirini kısa süreli tanıyan partnerler arasında; ( bir taraf aniden değişip çekip gittiyse veya duyarsız davranmaya başladıysa) sizi onaylamayan, size kendinizi eksik, kusurlu, işe yaramaz, değersiz hissettiren bir partneriniz varsa ve bu durum sizi aşırı derecede kaygılandırıp endişelendiriyorsa, o kişiyi kazanmak için daha çok çabalamanızı gerektiriyorsa, red edildikçe daha çok adım atmak istiyorsanız, normalde de yaptığınız şeyin doğru olmadığını biliyor ama elinizden bir şey gelmiyorsa, muhtemeldir ki sadece kontrolü ele almak ve kendinizi gerçekleştirmek istiyorsunuz. muhtemeldir ki; aşık falan değilsiniz. onay almak bu denli önemli bir konudur. yoksunluğu dindirme çabanıza aşk derseniz adı aşk olur, ego zedelenmesi derseniz, onu kurtarmaya çalışırsınız, yani bakış açınız, eksik bilgi ve yoksunluk size yanlış hisler yaşatır ve sizi olmadık insanların peşinden sürükler... bu durum bağımlı kişilik bozukluğuna kadar gider...