Kuzey Avrupa'da Denk Gelebileceğiniz İlginç Durum: Misafirden Masrafları İstemek

Eve çağırılan misafirden masrafların istenmesi, özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde karşılaşabileceğiniz, oralarda pek garipsenmeyen bir durum. Bu durumu yaşayan bir Ekşi Sözlük yazarı anlatıyor.
Kuzey Avrupa'da Denk Gelebileceğiniz İlginç Durum: Misafirden Masrafları İstemek

kuzey avrupa ülkelerinde karşılaşabileceğiniz, bana göreyse ciddi derecede ayıp olan bir durum bu masrafları isteme olayı. isveçli bir arkadaşımın verdiği davette yaşamıştım bunu ve sonrasında o kişiyle hiç konuşmadım. zaten yemeğe beraber gittiğim yunan arkadaşım da bayağı garipsemişti istemesini. almanya'da falan da daha nadir olarak istenebiliyor ama onun dışında hiç rastlamadım.

bu gibi yemek davetlerinde iki durum var. birisi "akşam yemek yapıyorum, sen de gelsene" denerek yemeğe çağırılmak

bu durumda bir kişiyi yemeğe davet etmiş oluyorsunuz ve hem yemeği, hem de mekanı sağlayacağınızı söylüyorsunuz. yani gerçek anlamda bir host durumundasınız ve host olmanın getirdiği yükümlülük sizin o gün orada tüketilen bütün ürünleri kendi cebinizden karşılamanız. ha bu durumlarda amerikalıların byob (bring your own bottle) dediği, herkes kendi içkisini getirsin prensibini uygulayabilirsiniz. genelde partilerde uygulanır ama 4-6 kişilik bir yemek veriyorsanız da misafir 1 şişe şarap getirebilir. bunun tatlı versiyonunu da gördüm ama masada herkesin farklı tatlılar yemesini garip bulduğum için içki ortak tüketilecek bir ürün olarak daha uygun. böyle bir yemekte kişiden para asla istenmemeli.

ikinci şekil ise "akşam benim evimde bir şeyler yapalım mı?"

bu ise bu akşam restorana gidelim gibi bir davetten ziyade, beraber bir etkinlik yapalım ama mekanı ben sağlıyorum anlamına geliyor. buradaysa ya alışveriş beraber yapılır, ya potluck denilen sistemde herkes kendi ürününü pişirip getirir veya etkinliğin ne olduğuna bağlı olarak (barbekü gibi) ürünler çiğ olarak alınıp ev sahibiyle beraber pişirilir. bu durumda da kişiden yemek sonrası için para istenmez çünkü alışveriş ortak yapılmıştır ve o nokta kapanmıştır bile.

ayrıca ayıp olan başka bir nokta yemeğe çağırdığınız kişinin finansal durumunu bilmemeniz. ikinci etkinlikte kişi katabileceğini katar veya hiç gelmez ama birisini yemeğe davet edip kendi maddi durumunuza göre alışveriş yaptıktan sonra bunun maliyetini onu karşılayamayacak durumda olabilecek insanlara yıkmak tamamen düşüncesizlik. ha sizin de finansal durumunuz olmayabilir ama o zaman davet falan vermeyin. kimse kafanıza insanları yemeğe çağıracaksın diye silah dayamıyor sonuçta. eğer ilk durumda davet verip para isteyecekseniz bile bunu önceden söylemeniz gerekir. davet için aradığınızda veya mesaj attığınızda yemeğin paralı olduğunu ve alacağınız miktarı yazın da kimseye sürpriz olmasın.

ben ikincisinde seve seve katkıda bulunurum

ya kendim yemek yapıp götürürüm ya da alışverişi beraber yaparız. zaten geçenlerde bir arkadaşım, evinde beraber barbekü yapalım dedi. alışverişi beraber yapıp geçtik evine. bu, restoranlarda da böyle. "hadi ya, akşam x'e gidelim" denildiği zaman hesap alman usulü ödenir. ama "seni akşam yemeğe çıkartacağım" denildiği zaman hesabı davet eden öder. aynı konsept evde yenen yemekler için de geçerli.

bu durumu yaşadığım zaman o kişiyle çok da yakın olmadığım için bir daha konuşmadım, etmedim. bir de nispeten kalabalık bir yemekti ve ondan dolayı da uğraşmak istemedim. ama şu an olsa sırf gıcığına kaliteli bordeaux şaraplı, wagyu etli, foie graslı falan gayet pahalı bir yemeğe çağırıp parasını alırım. ha çakallık yapıp vermeze bana girer ve bir daha da konuşmam zaten. parayı verirse böyle pahalı yemeğe çağırılıp para mı istenir der ve benimle konuşmayı keser. zaten misafirperverliğin temel kurallarını 20'li yaşlarına gelip hala öğrenememiş birisiyle görüşmemek de benim için bir artı olur.