Lüks İçinde Doğup Korsanlığı Seçen İlginç Bir Şahsiyet: Stede Bonnet

stede bonnet, 1688 yılında barbados’ta, yani karayipler’de lüks bir hayatın tam ortasına doğmuş. babası samuel bonnet oldukça zengin bir toprak sahibiydi. ailenin gelir kaynağı o dönemin yaygın düzenine uygun şekilde, şeker kamışı tarlaları ve kölelerden oluşan iş gücüydü. yani anlayacağınız, stede'nin çocukluğu para pul içinde, kölelerin çalıştığı devasa arazilerde geçmiş. yoksulluk nedir bilmemiş, aç kalmamış, el bebek gül bebek büyümüş. ama işte hayat garip. bazen ne kadar paran olursa olsun, içindeki huzursuzluk seni bırakmıyor. gençliğinde eğitimli, kitap okuyan, kültürlü biri olarak yetişmiş stede bonnet, hatta “okuma yazma bilen ender korsanlardan biri” olarak geçmiş tarih kitaplarına. askerlikle de kısa süreli bir ilişkisi olmuş; barbados milis kuvvetlerinde binbaşı rütbesine kadar çıkmış.
adamda para var, mevki var, zengin bir ailesi var. ama gel gelelim, bir sabah kalkıyor ve "ben korsan olacağım" diyor. öyle romantik hayaller falan da değil bu. bildiğin, gemi alıp açık denizlere çıkma planı. ama niye? tam olarak nedeni bilinmese de tarihçiler birkaç tahminde bulunuyor. evliliği mutsuzmuş. eşi mary allamby ile arası pek iyi değilmiş. hatta bazı kaynaklarda, evliliği öyle sancılıymış ki, bonnet’in sırf evden kurtulmak için denizlere açıldığı bile söyleniyor. kimisi de diyor ki, orta yaş bunalımı yaşadı, kafası karıştı ve bu yola çıktı. yani stede bonnet korsanlığa durumu çok iyi olmasına rağmen kendi isteğiyle adım atan nadir insanlardan biri. çoğu korsan ya bir gemide tayfa olup isyan eder korsan olur, ya da esir alınır zorla katılır bu hayata. ama stede, kendi cebinden para verip revenge yani intikam adını verdiği bir gemi satın alıyor. bildiğin satın alıyor yani, çalıntı mal değil. sonra da 70 kişilik mürettebat toplayıp denize açılıyor. biraz parayla, biraz da “rom bizden” vaadiyle topladığı bir tayfa bu. ama sorun şu ki: korsanlıktan zerre kadar anlamıyor!
stede bonnet’in denizcilik alemindeki lakabı the gentleman pirate yani “centilmen korsan.” bunun sebebi, hem kılık kıyafetinden hem konuşma tarzından, hem de mürettebatına karşı olan nazik tutumundan kaynaklanıyordu. stede gemide bile kitap okuyor, düzgün kıyafetler giyiyordu. çoğu korsan paçavra gibi gezerken bu adam devlet memuru gibiydi. yani gerçekten de tam bir beyefendiydi. fakat stede korsanlığın gerektirdiği gibi zaman zaman başka gemilere saldırıyor, yağmalıyor, esir topluyordu. mürettebat ise başlarda buna biraz mesafeli yaklaşıyor. çünkü karşılarında; deneyimsiz, zengin çocuğu, kitap kurdu, ama kaptanlık taslayan biri vardı. ilk başlarda “bu adamdan ne lider ne de kaptan olur” diyen çok olmuş. ama bonnet bir şekilde aralarına uyum sağlamış. pek saygı kazanmamış olsa da, merakla takip edilen biri olmuş. diğer korsanlar arasında da oldukça dikkat çeken bir figür haline gelmiş. bonnet’in korsanlık kariyerinde en dikkat çeken şeylerden biri, kara sakal (blackbeard) lakaplı (bkz: edward teach/#171857202) ile olan ilişkisi. bir tarafta dünyanın en korkulan korsanı, diğer tarafta nazik mi nazik bir beyefendi. ikili, 1717 civarında tanışıyorlar ve kısa sürede birlikte hareket etmeye başlıyorlar.
ama bu dostluk biraz dengesiz bir ilişki. kara sakal tam bir manipülatör. bonnet’in denizcilikten anlamadığını fark edince, onu bir kenara çekiyor, geminin kontrolünü ele alıyor. bonnet bir süre kara sakal’ın misafiri gibi, kendi gemisinde yolculuk ediyor ama dümeni kara sakal tutuyor. kendi tayfası bile gemiyi kara sakal’ın yönettiğini biliyor. bonnet ise, tüm bu olanları kabullenmiş gibi hiçbir şey yapmıyor. yani kara sakal onu bir nevi maskot gibi kullanmış. bir süre sonra ortaklık bozuluyor ve kara sakal’la yolları ayrıldıktan sonra bonnet tekrar kendi gemisinin başına geçiyor. ama işler yolunda gitmiyor. yine birkaç ufak tefek başarı elde etse de, yetkililer artık korsanlara göz açtırmıyor. 1718 yılında, güney carolina kıyılarında yakalanıyor. mahkemeye çıkarılıyor ve stede bonnet, hâkim karşısında kendini "ben aslında kötü biri değilim" tarzında savunsa da işe yaramıyor. 10 aralık 1718 tarihinde stede bonnet 30'dan fazla korsanla birlikte asılarak idam ediliyor.
diğer korsanlar gibi acımasız, vahşi ya da kurnaz değildi. belki de bu yüzden tutunamadı.