Olumlama ile Yetinip Şansın Yaver Gitmesini Beklemek: Şanslı Kız Sendromu

şanslı kız sendromu (lucky girl syndrome) hedeflerine ulaşmak için büyük ölçüde şansa ve görselleştirmeye güvenen ve genellikle planlama ve eylemin temel adımlarını atlayan kişiler için kullanılan bir olgu.
"hayal edersen başarabilirsin" (100 yıllık söz ve hala kinder falan kullanıyor) şeklindeki popüler safsatayla doğan ve çok da orijinal olmayan bu sendrom (öncesinde manifest vardı), bireylerin şansa, görselleştirmeye ve dileklere/dualara çok fazla önem atfettiği ve hedeflere ulaşmada somut eylem ve planlamanın göz ardı edildiği zihniyete atıfta bulunur. hedeflerin gerçekleşmesi için mantar tahtaya fotoğraf yapıştırmak, arzulu düşünmek, sayılar söyleyip bir şeyler atıştırmak veya yıldızların mükemmel bir şekilde hizalanmasını beklemekten daha fazlası gerekir.
insana dair en ilginç şeylerden biri çok fazla dileyip çok az elde etmesidir çünkü eylem hakkını sadece dilemek (ya da görselleştirmek gibi az biraz daha eylemle) gibi paranormal bir eylemle kullanır ve mıknatıs gibi her istediğinin ona eforsuz geleceğini hayal eder. olumlu düşünme ve pozitif bir zihin, gerçeklikle harmanlandığında kişiyi daha sağlıklı, dayanıklı ve yaşam memnuniyeti yüksek hale getirse de her şeyin dozunda olması önemlidir. normalde bir ilaç tek başına aşırı kullanılıp desteklenmezse zehre dönüşür ki aşırı pozitif düşünce de delüzyona (kuruntu) neden olabilir.
iyi yanı ise bu sendrom sayesinde, tatmin edici olmayan bir hayata mahkum olanlar zihin dünyalarını çok daha güçlü tutabilirler çünkü zihnin steroidi olan umut bol bol aşılanır. ayrıca olumlu düşünmenin sağlığımızı iyileştirebileceğine dair bilimsel destekler de vardır ki bu da yine umut ışığı olur (placebo gibi ama o kadar da kuvvetli değil).
seneca ile bitirelim:
“fortuna est quae fit cum praeparatio in occasionem incidit."
(şans, hazırlık ile fırsat buluştuğunda ortaya çıkan şeydir.)