On Binlerce Makro ve Mikro Türüyle Doğada Varlığını Sürdüren İlginç Canlı: Mantar

Mantar nedir? Ne işe yararlar? Kaç çeşit mantar türü var? Kaç tanesini biliyoruz? Mantar türleri hangileri? Mantar alemine dair merak edilenler.
On Binlerce Makro ve Mikro Türüyle Doğada Varlığını Sürdüren İlginç Canlı: Mantar

mantarların yaklaşık 1.5 milyar yıl önce ökaryotlar içerisinde evrimleştiği düşünülmektedir. fakat karaya hakimiyet kurmaları yaklaşık 500 milyon yıl öncesine dayanmaktadır. fosilleşmeleri çok zor olduğu için omurgalılar kadar izlenememektedirler.

mantarlar on binlerce mikro ve makro türüyle doğada varlıklarını sürdürmektedir. şu ana kadar yaklaşık 120.000'e yakın tür tanımlanmış ve daha 2 milyar türün olduğu düşünülmektedir. öyle çoklar ki kendilerine kocaman bir alem oluşturmuşlardır. biz hep toprak üzerinde ya da bir ağacın üzerinde büyümüş mantarları gözlemliyoruz ama ya gözlemleyemediklerimiz. bu kocaman alemde gözle görebildiklerimiz yaklaşık 100.000 civarındadır. mantarların yapısında hif denilen ince iplikçikler bulunmaktadır. hifler birbiri içinde dallanıp birleşerek miselleri oluşturur. mantar, miselleri aracılığıyla bulunduğu ortama tutunmaktadır. bu yapılardan dışarı bırakılan enzimler aracılığıyla büyük organik moleküller sindirilir. sindirilmiş besinler miseller yardımıyla emilerek mantarın bünyesine alınır. misellerin bu büyük devasa ağlanmış haline miselyum denmektedir.


miselyumların nasıl bir uzantısı olduğunu daha iyi anlamamız için şöyle bir an düşünelim. bir ormanda yürüyorsunuz adımınızı attığınız toprağın altında 965 hektarlık bir alana uzanan hif ağları yer almaktadır. bu ağların tamamı miselyum ağı ile sarılıdır. bu ağ mekanizması sayesinde toprak altında şahane bir iletişim mekanizması oluşmaktadır. tüm ağaçlar bu ağ yapısı sayesinde birbiri ile alışveriş halindedir. hatta ve hatta miselyumlar ortamda ağaçlara zarar verecek bir yapı tespit ettiğinde bunu ağaçlara iletir ve ağaçlar kendilerini savunmaya almaktadırlar.

toprağın en büyük karbon tutucu olduğunu biliyoruz. işte bu karbon tutma görevi miselyuma aittir. ve karbon kaynaklı tüm maddeleri parçalayabilirler. özellikle odunsu bitkilerin iki ana bileşeni olan lignin ve selüloz gibi inatçı molekülleri parçalayan hücre dışı enzimler ve asitler üretmektedirler. lignin peroksidazlar, uzun hidrojen ve karbon zincirlerini parçalar ve ahşabı daha basit biçimlere dönüştürür, bu da ayrışma için epey faydalıdır. aynı enzimler, yağlar, petrol ürünleri, böcek ilaçları, pcb'ler ve diğer birçok kirletici için temel yapı olan hidrokarbonları parçalamada mükemmeldir. hatta ve hatta paul stamets'in yaptığı deneysel çalışmada petrol emilimi ve büyüyen istiridye mantarlarını görebilirsiniz.

biraz da mantarın yaşam çeşitlerinden bahsedebiliriz

1- mikorizal yaşam süren mantar türleri çevrelerinde yaşam süren bitki ve özellikle ağaçların kökleriyle besinsel bir alışveriş içerisinde yaşam sürerler. bu ilişkiden her iki canlı türü de fayda sağlamaktadır. mantarlar bitkinin köklerinden karbon esaslı besinleri temin ederken, bitki de mantarın miselleri sayesinde topraktan su ve mineralleri daha yüksek oranda almaktadır. aynı zamanda mantar yapısında bulundurduğu bazı antibiyotikleri bitkinin kökleri vasıtasıyla bitkiye vererek, bitkiyi soğukluk, kuraklık, hastalıklar gibi faktörlere karşı daha dirençli hale getirmektedir. burada her iki taraf da fayda sağlar ve bu yaşam şekli mutualizmdir. mikorizal mantarlar, otların, çalıların ve ağaçların köklerini çevreler ve nüfuz eder, emme bölgesini 10 ila 100 kat genişletir, su arayışlarına yardımcı olur ve toprakların nem tutma kapasitesini arttırır. bu yakın ittifak aynı zamanda yangınların da önüne geçer ve orman ekosisteminin uzun ömürlü olması için gereklidir. ne kadar çok mikorizal mantarla sarılı bir orman o kadar sağlıklı bir ekosistem ile iklim krizine karşı dirençli hale gelmektedir.

2- çürükçül (saprofit) yaşam süren mantar türleri ölü ve çürümekte olan bitki ve ağaçlara bağımlı yaşamaktadırlar. saprofitlere bir nevi doğanın sindirim sistemi de demek pek mümkündür. saprofitler olmasaydı eğer dünyada pek çok döngü tamamlanamazdı. (karbon, azot döngüsü vs.) saprofitler ölmüş ve çürümekte olan canlıları sindirirler ve doğanın doğal sindirimine yardımcı olurlar. bu yaşam şekli de kommensalizmdir.

saprofitlerin sindirimsel işlemleri toprağa ve canlılığa büyük katkı sağlamaktadır. dünya üzerindeki toprak oluşumunun % 95‘lik bölümünü saprofitler gerçekleştirmektedir.

3-parazit (asalak) mantar türleri ise canlı bitkilere bağlı yaşayıp, ortaklığında yaşadığı bitkiye hiçbir fayda sağlamaksızın bitkinin yapısında bulunan tüm besin değeri taşıyan içeriği sonuna kadar kullanarak yaşam sürmektedirler. ve beslendiği bitkiyi en sonunda öldürür. bu yaşam şekli de parazitizmdir. tabi parazit mantarlar her canlı bitkiye saldırmazlar. onlarda biz zayıflık var ise bu zayıflığı kullanmak isterler.

bu kadar çok çeşit mantarın hepsinden bahsetmek mümkün değil pek tabi. ama bazıları öyle özelliklere sahip ki anlatmadan olmaz.

en meşhurlarından psilosibin mantarından başlayabiliriz. bu mantar öyle ki etkisinin keşfi taa atalarımıza dayanıyor diyebiliriz. en bilindik adı ile magic mushrooms. insan vücudundaki etkisi öyle derin ki bilimsel çalışmaları dahi zamanında uzun bir süre durdurulmuş bir mantardır.

şamanizm ile oldukça ilişkili bir mantardır ayrıca. şaman ritüellerinde psilosibin mantarları kullanıldıktan sonra yaşanan değişimlerin ruhsal yolculuklarında rehberlik etmeye yardımcı olduğu yönünde izlenimleri gerçekleşti. tabi bu sadece şamanların kullanımı ile sınırlı kalmadı. yerli bir mantar töreni uygulamasına katılan gordon wasson abd'ye döndüğünde törende yaşadıklarını 1957 yılında life magazine için bir makale yazarak herkesle paylaştı. ilk olarak bu mantar hippilerin dikkatini çekti ve sonra pek çok kitleye yayılarak bu keyifli hal yaratan mantarı uyuşturucu olarak kabul ettiler.


psilosibin mantarının etkisi alındıktan 30 ila 60 dakika sonra, dokunsal, işitsel ve görsel duyularda gözle görülür değişiklikler ortaya çıkarmaktadır. bazı ilk kaygılar ortaya çıkabilse de, kullanıcılar depresyonu, duygusal netliği ortadan kaldırma , tanrı'nın ve evrenin birliğini hissetme ve büyük zihinsel berraklık gibi öforik duyumlar bildirirler . doz güçlendikçe canlı işitsel ve görsel halüsinasyonlar (gerçekte halüsinasyon olmasalar da) ortaya çıkarmaktadır. mantar, özellikle kullanıcılarda garip bir ses duymayı çağırma fenomeni ile ünlüdür. yaşanan etkiler arasında duyguların karışması da gözlenmektedir. yani bir sineztezi etkisi yaratmaktadır. duyulan ilk sesinde tanrı'nın sesi olduğuna inanılır. bundan dolayı da ölüm korkusu olan insanların bu mantar sonrasında yaşadığı deneyimin bu korkuları ortadan kaldırdığı yönünde çalışmalar vardır.

en derin çalışmayı ise roland griffiths gerçekleştirmiştir. yaptığı çalışmada kanser teşhisi konan hastalarda depresif duygudurum ve kaygıda önemli ve kalıcı düşüşler, yaşam kalitesinde artış ve ölüm kaygısında azalma sağlanmıştır. ve bu etkinin en az altı ay sürdüğü gözlenmiştir. bu da aslında gösteriyor ki tek doz psilosibin mantarı alımı uzun süren ilaç tedavilerinden çok daha etkili.

bir diğer mantar çeşidi aslan yelesi -hericium erinaceus- mantarıdır. özellikle çin tıbbında uygulama alanı çok geniştir. yapılan çalışmalarda alzheimer hastalığı, endişe, depresyon, yüksek kolestorol, enflamasyon, parkinson hastalığı üzerinde iyileştirici etkiler gözlenmiştir.

diğer mantar çeşidi ise hindi kuyruğu -coriolus versicolor- mantarıdır. bu mantarın meme kanseri hücrelerine karşı sitotoksik özelliklerinin ortaya çıktığı çalışmada kanser tedavisinde kullanılan mevcut anti-inflamatuar ilaçların uzun süreli kullanımı çok sayıda yan etkiye neden olduğundan, bu çalışmanın coriolus versicolor'dan izole edilen bir ekstraktın etkisini göstermiştir. hatta bu iyileşmenin en iyi örneklerinden birini paul stamets'in ted konuşmasının sonunda annesinin meme kanserini nasıl yendiğini görebilirsiniz.

görünüşü ve özelliği ile diğer mantarlardan ayrılan bir diğer mantar ise agarikon -fomitopsis officinalis- mantarıdır. diğer adı ile ağaç mantarıdır. binlerce yıldır tıbbi olarak kullanılan bu mantar, yüzyıllardır “elixirium ad longam vitam” (“uzun yaşam iksiri”) olarak biliniyor. avrupa'da nesli tükenme eşiğindedir. agarikon mantarı yaşlı ormanlarda bulunmakta ve 75 yıla kadar yaşayabilmektedir. avrupa on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda en çok kullanılan tıbbi bir mantardır. fomitopsis officinalis'in aşırı terleme, baş dönmesi, romatizma, solunum, sindirim ve boşaltım hastalıkları, kanser gibi sayısız rahatsızlığın tedavisinde etkili olan ve bir anti-inflamatuar olarak benzersiz mantar olduğu düşünülmektedir.

biraz da ülkemizdeki mantarlara bakalım. türkiye mantar türleri açısından çok zengin bir ülke. yaklaşık 2200 makro mantar türü var ve bunlar yenilebilir, yenilmeyen ve zehirli olarak üçe ayrılıyor. türkiye’de yaklaşık 300 civarında yenilebilir doğa mantarı bulunmaktadır. diğer yandan ise 100 civarında zehirli mantar türüne ev sahipliği yapan topraklarımızda 10 tanesi ölümcül.


-çörek mantarı ya da boletus edulis
şapkası 7–30 cm büyüklüktedir. haziran-kasım arası meşe, huş, kayın, çam, ladin etrafındaki çürümüş yaprakların arasında görülebilmektedir.

-kırmızı reishi
parlak şapkasının oldukça cazip görünse de odunsu yapılı ve yenilmeyen mantarlar sınıfında yer almaktadır. tamamlayıcı tıp tarafından oldukça kullanılan bir mantar türüdür. genellikle meşe ve erik ağacı kütüklerinin üzerlerinde yaklaşık 9 ayda yetişmektedir.

-kav mantarı
5000 yıl kar altında kaldıktan sonra bulunan insan ötzi’nın içerisinden dört adet kav mantarı bulunmuştur. vahşi doğada ise ölü ağaçların tekrar karbon dönüşüm sürecine katılımı sağlayan bu mantar, ateş korunu uzun süre korumasıyla bilinmektedir. bundan dolayı doğada ateş yakmak için oldukça işe yaramaktadır.

-sinek mantarı
kırmızı görüntüsü ile ilgili çekici olduğu kadar tehlikelidir de. bu mantar tüketildiğinde yarattığı delilik krizleri 4-6 saat sürmektedir. bazı durumlarda öldürücü dahi olabilir.

-kuzu göbeği mantarı
genelde bahar aylarında ormanlarda ortaya çıkan bu yenilebilir mantar türüdür. eğer ormanda yürüyüş yaparken buna benzer bir mantara rastlarsanız dikkat etmekte fayda var. bu mantara benzeyen “kuzu göbeği ebesi” adında bir mantar olan gyromitra esculenta ülkemizde yoğun olarak yetişmekte ve oldukça zehirlidir.

-ölüm meleği
kültür mantarı andırma ile oldukça tehlike yaratmaktadır. yiyeni 3-5 gün içinde ölüme götüren bir mantar türüdür.

-trüf mantarı
3 türü vardır. tuber aestivum, tuber melanosporum ve tuber magnatum. mayıs-ekim arasında siyah yaz trüfü olarak adlandıran aestivum yetişmektedir. oldukça pahalı bir mantardır.

-tirmit mantarı
gençken sarı olan olgunlaştıkça ise kırmızı renge dönen tirmit mantarı halk arasında geyik mantarı olarak da bilinmektedir. karadeniz bölgesinde yoğunluklu olarak görülür. oldukça lezzetli bir mantar türüdür.

- istiridye mantarı
yumuşak yüzeylere tutunmayı sever. tüketiminin kolestrol düzeyini düşürdüğünü gözlenmiştir.

-trompet mantarı
diğer mantarlardan koyu rengiyle ayrılan ve zehirli gibi görünse de yenilebilir. ancak kendi ailesinde zehirli mantarlar olduğu için hangi mantarı topladığınızı ve yediğinizi kontrol etmeniz önemlidir. türkiye'de en çok ege bölgesi'nde görülmektedir.

-kıvırcık mantar
genellik akdeniz bölgesinde görülmektedir. yapısı nedeniyle içinde fazla oranda toz ve toprak biriktirir. bu nedenle yemeklerde kullanmadan önce iyice yıkanması gerekir.

-bal mantarı
hızlıca yetişebilen ve çoğalabilen bir türdür. istanbul'da belgrad ormanı'nda dahi görmek mümkündür. şekil olarak yediğimiz kültür mantarlarına en çok benzeyen türdür. ancak yüksek oranda tüketimi tavsiye edilmez.

- şitake mantarı
uzak doğu ülkelerinin en bilinen ve sevilen mantarı olan şitake mantarı türkiye'de de yetişmektedir. türkiye'de kara orman mantarı olarak da bilinmektedir.dünyanın en pahalı mantarlarından bir tanesidir. akdeniz, ege, marmara ve karadeniz bölgelerinde yetiştirilmektedir.

-biftek mantarı
şekli çiğ eti andırdığından ve kesildiği zaman kırmızı bir sıvı çıkardığı için biftek mantarı ismini almıştır. çınar ve kestane ağaçlarına tutunan biftek mantarı, mersin ve çevresinde yetişir. tadı ekşimtraktır.

- kükürt mantarı
rengi nedeniyle zehirli mantarlarla karıştırılma riski olan kükürt mantarı oldukça özel bir tada sahiptir. tadı tavuğa benzeyen kükürt mantarı, karaağaç ve ceviz ağacında sıklıkla görülür. türkiye'nin sahil kesimlerinde yetişmektedir.