"Oyun Uyarlaması Böyle Olur" Dedirten The Last of Us Dizisinin 1. Bölüm İncelemesi

Aynı adlı bir video oyunundan uyarlanan yeni HBO dizisi The Last of Us'ın ilk bölümü nasıl olmuş? Oyunu defalarca bitiren bir Ekşi Sözlük yazarı yorumlamış.
"Oyun Uyarlaması Böyle Olur" Dedirten The Last of Us Dizisinin 1. Bölüm İncelemesi


giriş

dizi, bize "yav mantarla dünya mı yok olur kardeşim, krem sürün geçer" demeyelim diye "bakın kardeşim, bu mantar diğer mantarlara benzemez. karıncaya şunu yapan sana neler yapmaz?" dercesine, 1960'lı yıllarda geçen bir tartışma programını izleterek başlıyor:

genel olarak gereksiz bulsam da, bölüm zaten yeterince uzun olduğu için "kaç dakika şuna harcanır mı?" diye tepki vermedim. öğrenmiş oldunuz. evet, mantar var bu dizide. çünkü bu klasik bir zombi dizisi değil, mantarlı zombi dizisi.

intro

her ne kadar oyunun introsu kadar uğraşılmış olmasa da, görsel anlamda etkileyiciydi. oyunun introsundaki görsellerin kameralar ile çekilmiş gerçek mantarlar olduğunu biliyor muydunuz? teknik detaylarına hakim olmasam da, bu benim gözümde oyuna yapılmış introyu daha güzel kılıyor. ve tabiki intronun ne zaman girdiği ve içeriği de önemli. onu konuşacağız, daha var ona. özetle, benim için gustavo santaolalla çalması yeterliydi, çaldı da.

sarah ve iyi ki doğdun joel

kızım sana n'apmışlar? o boy ne, o haller ne? neyse efenim, eğer tipi eleştirilecek biri varsa o kız, bu kız değil. sarah ve joel oyunda daha geleneksel bir baba-evlat ilişkisine sahipti. dizideyse daha çok "biz her şeyden önce arkadaşız tamam mı?" durumu söz konusu gibi gözüküyor, neil druckmann dizide de çalıştığı için, kendi yarattığı karakterler hakkında tutarsız kararlar vermeye alışık olduğunu da bildiğim için. sunulduğu şekilde kabul ettim aralarındaki ilişkiyi. çünkü fazla saptırılmış bir durum da söz konusu değildi. oyunda sarah ve joel arasındaki ilişkiyi gözlemleme şansımız çok fazla değildi dizideki kadar. belki de bu yüzden garipsemişimdir.

hikayemiz, akşam vakti yerine, sabah başlıyor. sarah, babası ve amcası ile kahvaltı yapıyor ve şakalar, komiklikler havada uçuşuyor. daha sonra "kötü bi'şeyler olacak." hissiyatını vermesi açısından, sarah önce okula, sonra saat tamircisine ve son olarak da komşularına gidiyor. buraya kadar olan şeyler hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadığım gibi, ilk defa dizide gördüm.

sarah eve döndüğü zaman, haber bültenlerinde olayların başladığını gözümüze gözümüze soka soka anons ettiler. dolayısı ile sarah zaten bütün gün gördüğü hareketlilikten sonra bi'de bu haberleri görünce duruma oyundaki kadar "uzak" değildi artık. fakat umursayacağı kadar da "dünya yok olacak anlatamadık galiba" demediler haberlerde.

ve oyunun ilk sahnesi. joel'un eve gelip kendini kanepeye attığı ilk andan itibaren pedro pascal'ın bu yükün altından kalkabileceğini anlamıştım. diyalogların oyundakilerden daha iyi olduğunu düşündüğüm birkaç an olmadı değil. joel, sarah kanepede uyuyakalınca onu yatağa götürürken gustavo santaolalla - the last of us (goodnight) çalmamasına anlam verememekle birlikte, hayal kırıklığına da uğradım.


ve sarah uyanır, oyunda yatağın sağında duran komidinin üzerindeki ev telefonunun çalma sesi ile uyanıyor, arayan tommy. sarah'ya babası ile konuşması gerektiğini, ona ulaşamadığını söylüyor. daha sonra sarah yataktan kalkıp uykulu bir şekilde babasını aramaya başlıyor. bu süreç zarfında evin içerisinde babasına vermeyi unuttuğu doğumgünü kartını, banyodaki gazetenin manşetlerini görme, okuma şansımız oluyor. daha sonra babasının odasına girdiğinde boş bir oda ve açık bir televizyon ile karşılaşıyor. haber bülteninde "olaylar" hakkında canlı yayın yapılırken, yetkili bir abiye benzeyen birisi "gaz sızıntısı var!" diye bağırıyor ve birkaç saniye arayla pencereden de gözükebilecek bir şekilde iki patlama meydana geliyor, yayın kesiliyor. ve sarah babasını aramak için alt kata iniyor, fakat artık durumun ne kadar kötü olduğunu bildiği için sesi titreyerek çağırıyor babasını.

alt kattaysa babasının cep telefonunu, cep telefonundaki cevapsız aramaları ve mesajları görüyor. "n'erdesin! yoldayım geliyorum!" diyor amcası tommy. sonra pencerenin önünden polis arabaları geçiyor, ve acı çeken bir köpek sesi duyuluyor ve joel eve paniklemiş bir şekilde giriyor, çekmeceden silahını çıkartıp "komşularda bir gariplik var, kapıya yakın durma. " diye uyarıyor kızını. daha sonra komşuları jimmy, eve dalıyor ve joel tarafından vuruluyor. sarah şoka giriyor, ve joel onu sakinleştirirken tommy'nin arabasının sesini duyuyorlar. ve araba sahnesi başlıyor.

şimdi, "lan manyak, sen bize bunları niye anlatıyorsun" diye soracak olursanız;

öhm- öhm. neyse işte efenim dizide sarah helikopter seslerine uyanıyor, evin içinde babasını arıyor, alt kata inince komşuların köpeği kapıya dayanıyor, "komşunun köpeği bizim kapıya dayanmış, en iyisi mi helikopter seslerini falan unutup sokağın ortasında bi güzel dikildikten sonra komşuya gideyim" diyor olsa gerek ki, komşularının kanlar içerisinde yerde yatıyor olmasına rağmen "a-aa ya yardım lazım mı bey amca" dercesine vahşet yaşanmış mutfağa zıbam diye dalıyor. ama o da ne? zombi! hem de dilli milli bu sefer değişik bi' zombi! çünkü dilli milli olmazsa diğer zombilerden ne farkı kalacaktı. sarah tabiki saat konularını kafaya çok takmış olsa gerek, "bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir" dedirtircesine kaçarak olay yerinden uzaklaşıyor. ve evden çıktığında babası ve amcası ile buluşuyor.

oyunda buraya kadar "dolu dolu" 5 dakika geçiyor, dizideyse çok daha fazla zaman. işte o yüzden anlattım bütün bunları.

araba sahnesi

takdir edilesi bir şekilde oyunun dünyasını birebir yansıtmışlar, hatta yaptıkları birkaç değişiklik ile oyunun daha da üstünde "bakın her şey yerle bir oluyor" mesajını vermişler. oldukça başarılı buldum.

"don't do this to me baby" sahnesi

şu şarkıyı orada çalmadınız ya, o güzel oyunculukların, o güzel sahnenin o şarkı olmadan neye benzediğini hiç merak etmemiştim:

siz neden merak ettiniz, hadi ettiniz, merağınızı giderince hiç bi biri çıkıp demedi "ya aslında o şarkıyı koyarsak, ileride işimize de yarayacak" demedi. oyunun introsu burada başlıyor, sarah öldüğü zamaan kocaman puntolarla "the last of us" beliriyor ekranda. etkileyici bir giriş, fakat oyununki kadar hisli değil, nedeniyse oyuncular ya da sahne de değil. sadece bir şarkının eksikliği ve ilk dakikadan bam diye introyu göstermiş olmaları yüzünden, etkileyiciliğini yitiriyor.

20 yıl sonra sahnesi

işte burası güzel, dünyayı çok güzel anlatmışlar. her ne kadar defalarca kez oynasam da her oynayışımda "şu robert'a bi' gitsek de oyun başlasa" diye diye, ıkına sıkına oynadığım bölümü zıbam diye kesmişsiniz. çok iyi, çok güzel olmuş. zaten bir dizi olduğu için, tutorial olaylarına pek girmemişsiniz, yine de dünyanın işleyişi hakkında dozunda ve yerinde detaylar verildi. tess de oldukça iyi canlandırılmış.

bella ramsey (ellie)

maalesef oyunculuğun yetmediği bir durum söz konusu. yapısı gereği ellie, yavşak bir karakterdir. binbir türlü mimik yapar, komiklikler, şakalar yapar. bu arkadaşın buz gibi suratı karakteri canlandırmak için ne kadar doğru bir seçim bilmiyorum. seçim çünkü, baya baya ellie rolünü oynamak isteyen zibilyar insan arasından bu kızcağız seçildi, ve bu kızcağız bile isteye o seçmelere girdi.

hayatta "yapamam" dediğim şeylerin yapılamayacak olmalarının nedenlerini sorgulamama neden oldu bu tercih. neyse efenim, konuya dönelim. ellie ve joel arasındaki iletişim gayet de güzel yansıtılmış. özellikle ellie her seferinde "ver lan pıçamı" diye çemkirdiğinde, joel "bak bi sıkımlık canın var, asabımı bozma" bakışı atarken gülümsemeden duramadım. çok başarılı oyuncular ikisi de. marlene de çok güzel canlandırılmış, sadece biraz fazla küfür ediyor. o, öyle bir karakter değil.

sonunda dışarıdayım sahnesi

ilk bölümün son sahnesi, bu sefer askerlerin pusu kurması yerine daha doğal bir işleyiş seçilmiş. farklı bir sahne olmasına ve tess'in havalı birkaç cümlesinin eklenmemiş olmasına rağmen yine de "olması gerektiği gibi" dedirtti. hatta kızgın joel suratını o kadar başarılı yapmış ki, "aynısığğğ" dedim kendi kendime.

şimdi efenim, oldukları yerde 1 tane sayfa, 1 tane firefly kolyes- şaka şaka. bir sonraki bölümü iple çekiyorum. çünkü bana göre oyunda da dizide de, hikaye daha şimdi başlıyor.