Planlı Eskitme Denen Şey, Sandığımız Gibi Sinsi Bir Kapitalizm Numarası Olmayabilir mi?
Planlı eskitme, YouTuber Barış Özcan'ın şu videosuyla tekrar gündeme geldi
Sözlük yazarı "bonecrusher" da bunun üzerine görüşlerini paylaşmış
planlı eskitme çok anlamsız bir komplo teorisi ve elbette barış özcan da bu teorinin kitleler üzerinde nasıl anlamsız etki sağlayabileceğinin farkında.
"kapitalizm" bizlere hep "öcü" olarak sunuldu, korkulacak bir şey. planlı eskitme de bu korkudan beslenmeye çalışan bir olay.
kapitalizm artıları eksileri olan bir sistemdir, bu artılar ve eksiler ayrıca tartışılabilinir. ama dünyadaki kimsenin farkında olmadığı ama herkesin sıkıntısını çektiği bu denli gizli bir sistem mümkün olamaz.
kapitalizm'in eksik yanlarını bir kenara koysak bile, bu sistemin en önemli avantajı "daha kalitelisini daha ucuza yapabilen" kişilere özgürlük sunmasıdır.
örneğin plastik bir ürün yapacağımızı düşünün
10 birim plastik kullandığınızda 50 tl
50 birim plastik kullandığınızda 100 tl
100 birim plastik kullandığınızda 200 tl maliyetle üretiliyor diyelim.
eğer siz ucuza kaçmak ve "planlı eskitme" yapmak için 10 birim plastik kullanıp, 300 tl'ye ürün satarsanız, bir başkası 50 birim plastik kullanıp daha kaliteli ürün çıkarır ve yine 300 tl'ye satarak rekabette önünüze geçer.
yani serbest rekabet ortamında o kadar kolay değil "hadi böyle kısıtlı özellikle çıkaralım" demek.
barış özcan'ın referans aldığı video şudur
bu videoda şöyle bir iddia var: "ampül firmaları birleşmiş de kasten 1000 saatlik ampüller üretiyormuş da, bu yüzden de bilgisayar oyunları, televizyonlar, kitaplar, cep telefonları, tabletler, otomobiller, bilgisayarlar, işletim sistemleri her zaman kasıtlı olarak hatalı ve çabuk eskiyen cihazlar oluyor".
şimdi öncelikle şuna dikkat etmenizi istiyorum
"günümüz beyaz eşyaları çok dandik oluyor, eskiden evladiyelik üretirlerdi" diye bir laf vardır, ve doğrudur. ancak bu evladiyelik üretilenler, barış özcan ve örnek verdiğim videodaki gibi 1920'lerden önceki cihazlar değil, 60'lar, 70'ler, 80'ler felan gibi dönemlerde üretiliyordu. yani komployu ortaya attıkları yıllardan çok sonra üretilen cihazlar. neden böyle peki, bu komplo teorisi beyaz eşyaya geç mi yansıdı? o yüzden mi böyle?
hayır elbette, saçmalamayın.
80'lerden itibaren endüstri firmaları gelişti ve arttı. teknolojik ürünlere ilgi arttı, bu da daha fazla üretim ihtiyacı doğurdu. eskiden bir televizyon, bir çamaşır makinesi, bir bulaşık makinesi almak demek, çok büyük bir statü sembolüydü, çünkü acayip pahalı ürünler olurdu bunlar. bu ürünler masraftan kaçınılmadan üretildikleri için de evladiyelik olacak kadar uzun ömürlülerdi.
artan talep karşısında daha seri üretim ihtiyacı doğdu. piyasaya yeni giren firmalar "ben buradan buradan kırparım, malzeme kalitelisini daha ucuz tutarım, fiyat düşük olur, alan müşteri artar ve kar ederim" diyerek nitelikten ziyade niceliğe önem vermeyi tercih etti.
basit bir kıyaslama olsun diye, bir kaç farklı firmanın 9 kg'lık çamaşır makinesi kıyası yapalım
miele: 10.000 tl
bosch: 4.500 tl
samsung: 2.500 tl
ariston: 1.000 tl
eğer 1.000 liralık ürünün 10.000 liralık ürünle aynı kalitede ve aynı ömürde olmasını bekliyorsanız, büyük hata edersiniz.
aynı ürün çeşidinden en ucuz olanını aldığımızda, en pahalı olanla da aynı işleve sahip olacağını beklemek gibi aptalca bir huyumuz var. piyasadaki en ucuz ürünü almayana "enayi" gözüyle bakıyoruz bu yüzden. ama gerçekte öyle çalışmıyor bu işler işte. 20 sene önce aldığım bosch fırın ve bulaşık makinesi hala tam performansta çalışıyor, en ufak bir sıkıntısı yok. miele "sırf isim yüzünden" o kadar pahalıya ürün satmıyor. kaliteli malzemenin ve kaliteli işçiliğin de bir masrafı var.
dandik ürünü ucuz diye alıp 2 ay sonra bozulduğunu gördüğünüzde ortaya "planlı eskitme" diye atlamayın boşuna.
bu mevzuda en sık kullanılan "günah keçisi" apple ürünleri olmakta. arkadaşım, pardon da aptal mısın? yıllar boyunca apple'ın ortalama ürünlerin üstüne "apple" logosu yapıştırdığında 10 katı pahalıya satmasını eleştirdiğimizde "android almak pişmanlıktır, apple candır gerisi patlıcandır" diye ahkam kesen yine sen değil miydin?
bir ürün alırken iyice inceleyip düşünüp tartıp satın alın. pil ömrü çok kısıtlı olduğu bilinen apple'a "apple ne yaparsa en iyisini yapar" diye balıklama atlarsanız, tabii ağzınız yanar.
şu mevzuya da özellikle güldüm: "oyunların, yazılımların, işletim sistemlerinin kasıtlı olarak hatalı üretildiği ve ömürlerinin kısa tutulduğu" iddiası.
yok öyle bir şey, yazılım işinin ne kadar karmaşık olduğundan dolayı basite indirgeyerek anlatmaya çalışacağım. bir yazılım (oyun, uygulama, işletim sistemi farketmiyor) üretilirken, daha ilk başlarda bile bir sürü hata (bug) ile karşılaşılır. bu hataları düzeltmeye çalışırken yeni hatalar çıkartabilirsiniz. ne kadar gelişmiş yazılımcı olsanız bile bundan kaçarı yok. yeni özellikler eklerken, birden çok komutu birbirine bağlamaya çalışırken ve farklı donanımlara hitap ederken bolca hatayla karşılaşırsınız. bunların hepsini onarmanın yolu yoktur, yoksa sonsuza kadar yazılım geliştirmek zorunda kalırsınız. bir yerden sonra kritik olmayan hataları gözardı etmeniz gerekir, yoksa o yazılımı bitiremezsiniz.
buna "planlı eskitme" denmez, "mümkün olan en kısa zamanda en iyi yazılımı geliştirmek" denir. zaten amaç sonraki senelerde çıkacak yeni oyunu veya yeni versiyonu satın almanız değildir, bir yazılım sırf yeni versiyonu satın alın diye kasıtlı olarak eksik ya da hatalı üretilmez.
her geçen sene, donanım teknolojisi gelişir ve yazılımcılara yeni işlem gücü limitleri sunar. yeni fikirler, yeni tekniklerin çıkmasını sağlar. adobe photoshop cc 2018 versiyonunun, 20 sene önceki adobe photoshop 5'te olmayan tonla özelliğe sahip olmasının nedeni budur, "yaşasın kapitalizm, şu an icat ettiğimiz özellikleri 20 sene boyunca yayarak satarız" değildir.
ha bu dediklerim "kimse planlı eskitme yapmıyor" anlamına gelmemeli.
bunu ürününe uygulayan kişiler vardır. ama verdiğim videodaki gibi sistematik bir bilinç, görünmeyen bir dış el felan yok ortada.