Sevgili Bulmanın Eskiye Göre Zorlaşmasının Ardındaki Sosyolojik Faktörler

Artık birilerinden 'hoşlanan' veya birilerini 'seven' insanların azaldığını, sevgililiğin azaldığını fark etmişsinizdir. İşte, nedenlerini sosyolojik açıdan sorgulayan bir görüş bildirisi.
Sevgili Bulmanın Eskiye Göre Zorlaşmasının Ardındaki Sosyolojik Faktörler

sevgili bulamayan erkeklerin büyük çoğunluğu temelde başarısız veya beceriksiz değil. yani esas problem erkekler değil, problem kendileriyle eş seviyede olan kadınların onlardan hoşlanmıyor olmasıdır. maalesef günümüzde ortalama kadınlar ortalama erkeklerden hoşlanmazlar.

1950'lerde cinsel devrim sonrasında kadınlarla erkekler gibi çalışma hayatına girdi ve bu, bence olması gerekendi. eğitim ve işte fırsat eşitliği; yargıda ise eşitliğe ulaşıldı. denklemde bir problem yok gibi görünüyordu ve amaç birbirine eş insanların birlikte yükselmesi, daha eşitlikçi huzurlu bir toplumdu fakat insan faktörü ve toplumların karmaşık olduğu hiç düşünülmedi. 1980'de boşanmalar tepe noktaya, evliliklerde binlerce yılın en dip noktasına düştü.

sonuçta kadınlar da para kazandılar, statü sahibi oldular ve yüksek pozisyonlara geldiler, teoride beklenen eş insanların birbirine ulaşmasıydı fakat bu tercih edilmedi. çok daha üst seviye erkekleri arzuladılar. günümüzde bu nedenle ciddi bir incel sınıfı ortaya çıktı ve büyüyorlar. hatta o kadar kötü bir durumdayız ki günümüzde fikrini belirttiğinizde otomatik çirkin, tipsiz bir incel olduğunuz ile utandırılıyorsunuz. bu da yazımda geçen tezi doğrulamış olur. geçmişte bu konuyu podcastte de uzun uzun irdeledik. ayrıca şuradan tinder oranlarına bakılabilir:

tinder sağa atma oranları


tinder eşleşme oranları


diğer taraftan, mücadele etmek isteyen erkeklere şu anlatıldı: "kendinizi geliştirin ve daha üst seviyelere çıkın, alfa olun."


peki bu ne kadar mümkün?

abd'de gibi özgürlükler ülkesi olarak bilinen bir ülkede bile sosyolojik çalışmalar toplumsal tabaka değişimlerinin oldukça az olduğunu gösteriyor, bu geri kalmış ülkelerde daha da düşük seviyelerde. yani evet fırsatları kullanarak yükselen insanlar var fakat bu binde bir seviyelerinde geziyor. erkekler kendilerini geliştiriyor olabilirler fakat bu esnada kadınlar da geliştiriyor ve fark yine aynı kalıyor. bir yerde sadece iş veren için emek vermiş oluyorsunuz.

erkeklerin %50'si ne yaparsa yapın zaten %10'luk dilime giremeyecek çünkü bu dilim dolu ve buraya girmek için lineer değil, logaritmik bir çalışma içine girmeniz gerekir. çünkü rakibiniz sadece kadınlar değil; güçlü, statülü diğer erkekler de olacak.

şu unutulmamalıdır, bir cinsin cinsel stratejisi diğer cinsle çatışır. kadınlara eşitlik sağlamış olunabilir fakat bu toplumdaki erkekler için uygun mudur? değildir. tam tersini düşünün: örneğin koyu bir ataerkil düzen oluştuğu dönemlerde de kadınlar istediği erkekle olamıyordu. yalnız şunu biliyoruz ki son 20 senede depresyon oranlarında astronomik bir artış mevcut. yani iyiye de gitmiyoruz.

artan anti depresan kullanım oranları

varmak istediğim nokta; bunun çözümünün olmadığıdır. iyi sonuçlar vereceği düşünülen belli kararlar uzun vadede ters tepebilir ve hiç ummadığınız toplumsal sorunlara yol açabilir.