Size Evrende Yalnız Olmadığımızı Düşündürtecek Bilimsel Bulgular
hayatın gerçekte ne olduğu konusunda hiçbir referans noktamız yok. -bunu hatırlayın-
kendi yaşamımızın, evrensel bir yaşam olduğunu düşünmek aptalca.
ah84001 göktaşı
uzun bir süre göz önünde bulunduruldu, çünkü marslı mikropların fosillerini içerdiği iddia edildi, ancak bu fikir neredeyse evrensel olarak reddedildi. yoğun bir bilimsel incelemenin konusuydu ve iddialar ciddiye alınmıştı.
allan hills, aralık 1984'te antarktika'da keşfedilen marslı bir meteorit. bilim adamları üzerinde mars yaşamı ile ilgili kanıt buldukları zaman ünlü oldu. başkan uzaylı yaşamın potansiyel keşfiyle ilgili dünyaya sunmak için bir konuşma planlamaya başlamıştı inanılmaz bir keşifti. ancak iddialar tartışmalıydı ve bilimsel topluluk en nihayetinde yabancı mikropların olasılığını reddetti.
bu kayadaki yapıların tam olarak ne olduğunun kesin olarak belirlenmemesine rağmen, allan hills 84001'in keşfinden kısa bir süre sonra dünya bakterileri tarafından kirlenmiş olduğu düşüncesi ile reddedildi.
mars'tan gelen büyük haberle, marslı kayalara gömülmüş olan eski organik madde izlerini bulmuş ve gazın yıllık nabzı olan kızıl gezegendeki atmosferik metanda “mevsimsel değişim” tespit etmiş olduk.
bunlar, science dergisinde (7 haziran'da) ikiz makaleler olarak yayınlanan heyecan verici bulgular. -fakat bunlar mars'ta yaşamın kesin kanıtı değiller. organik bileşikler, en eskileri olsalar bile, mars'ta bulunan ilk türler değildir.
nasa oturumunda kate; ''aslında bu şaşırtıcı değil. bu bağlamda “organik madde”, dünyadaki yaşamlarımızdan tanıyacağımız bir şey anlamına gelmez. bunlar et parçaları veya ölü hücreler değildir. "organik madde", içlerinde karbon atomlarına sahip bir çok bileşik içerir. yaşamın oluşması için gerekli görülen bileşikler. bol miktarda organik bileşikler var fakat hayat yok. bu moleküller, güneş sistemimizde pekte nadir olmayan "tiofen" (c4h4s) ve "dimetilsülfid" (c2h6s) gibi isimler içeren moleküller.
gözlemlenebilir evren, dünyadan her yöne doğru 46 milyar ışık yılı uzanır. gezegenimiz dışında, bir yıldızın yörüngesinde olan bildiğimiz ilk gezegen pegasus b 51, 1995 yılından beri toplam 3667 gezegen bulundu. bu gezegenlerin bazıları tamamıyla hayata karşı düşmanca olmakla birlikte, bazılarının yüzeylerinde suyun bulunabileceği, yıldızlarının goldilocks bölgesinde yörüngede olan dünya benzeri büyük ölçüde kayalıklı bir çok gezegen var.
evren, o kadar çok galaksi, yıldız ve gezegenle kaplı ki, hayatın ancak dünya gezegeni dediğimiz bu küçük mavi topta var olabileceğini düşünmek matematiksel olarak imkansız görünüyor.
zekadan daha yüksek "kavramlar" vardır: böyle bir şeyi hayal bile edemeyebiliriz. doğadan evrimden öğrendiklerimizle, doğanın yeni şeyleri denemekten korkmadığını biliyoruz. ya insan "zekası" evrimin zirvesi değilse?
bu, evrende bizlerden daha zeki yaşam biçimlerinin olduğu anlamına gelir… yani, evrimsel zaman çizelgesinde çok önümüzde olan yaşam biçimleri. --bu durumda, uzak gezegenlerde bulunan yaşam biçimleri bize; dünyadaki küçük "entelektüel" sirklerimizde, kendi kuyruklarını kovalayan köpeklere güldüğümüz şekilde gülerlerdi!
wow sinyali
bu sinyal, ohio eyalet üniversitesi'nin big ear radyo teleskopu tarafından ağustos 1977'de alınan ve akıllı uzaylı yaşamın varlığını desteklemek için kullanılan bir radyo sinyaliydi.
jerry wyman, verileri gözden geçirdikten günler sonra anormalliği keşfetti. bir hayli etkilenmiş olmalı ki okuma bandının üzerine, wow kelimesini yazdı!
sinyal 72 saniye sürdü.
sinyal, karasal olmayan ve güneş sistemi dışı menşeinin beklenen özelliklerini taşıyordu. big ear'un gözlemleyebildiği tam 72 saniyelik pencere, tekrar tespit edilmedi. bir tür anormallik, başka bir kaynaktan gelen bir sinyal veya bir ekipman arızası olabilir riski ile sonraki girişimlerin kaynağı ödenmedi.
sinyalin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, bunun gibi bir sinyal yaratabilecek doğal bir olgu olmadığını biliyoruz. yine de, bilim adamlarının çoğu doğal bir açıklamayı destekleme taraftarı oldular.
bizlerden fazla mekansal boyutta yaşayan yaşam formları olabilir
uzay yaşam formlarının bir kısmı bu boyutların çoğunda yaşayabilir. sadece ne anlama geldiğini düşünün, zeki olmaya ihtiyaç duymazlar. ya uzaylılar tamamen farklı bir evrimsel yol aldıysa? örneğin, kullandığımız sayı sisteminin icadı, taşları sayı kullanmadan saymanın, belirtmenin bir yolu var mı? problemlerimizi çözmek için sayı sistemini (ve buna dayalı diğer formüller) kullanmamanın bir yolu var mı?
bir alanın tanımını, belirli özelliklere sahip bir nesne olarak verebilirim ve sonra, gerçek sayıların özelliklerine bakarak, bu alanın var olduğunu kanıtlayabilirim: gerçek sayılar böyle nesnelerdir.
matematiği kullanarak oluşturulan böyle bir ampirik varoluş kanıtının mükemmel bir örneği neptün'ün varlığıdır
matematiksel sonuçların ve deneysel gözlemlerin bir kombinasyonundan, (henüz doğrudan gözlemlenmemiş) bir gezegenin var olması gerektiği sonucuna varılmıştır. yani, belirli özelliklere sahip ve belirli zamanlarda gezegenlerin yerleri hakkında belirli tahminler veren güneş sisteminin soyut bir modelini oluşturmak için matematik kullandık.
uranüs'ün hareketi, onun ötesinde başka bir büyük gezegeni içermeyen bir modelle tutarsızdı. bu yapıldı ve neptün sonunda öngörülen yere çok yakın bulundu.
ama uzaylılar, düşünce süreçlerimizin işleyişinden radikal olarak farklı olan “araçları” icat ettiyse? bu tür yaşam formlarıyla asla senkronize olamayız, onlara bilgi gibi görünen şey, bize beyaz bir gürültü gibi görünebilirdi! burada sadece milyarlarca yabancı varyasyondan değil, aynı zamanda evrim geçirebileceğimiz milyarlarca olası yoldan da bahsetmek gerekiyor.
şimdiye kadar bulunan dünyadaki en eski fosil kalıntıları 3,5 milyar yaşındadır. dünyadaki en eski kayalar 3,8 milyar yaşındadır. büyük yok oluştan önce ya da sonra meydana gelen yaşamdan bağımsız olan kanıtlar, yaşam'ın gezegenin soğumasının çok kısa bir zaman diliminde oluştuğunu söyler.
nasa, yakın zamanda dünya gezegeni yaşamına kıyasla farklı bir biyokimya ile dünya üzerinde alternatif bir yaşam formu keşfetti ve dünya benzeri bir gezegende hayatın oluşmasının nadiren değil , oldukça muhtemel olduğu fikrini güçlendirdi.
varsayımsal araştırmalar
sadece galaksimizdeki 8,8 milyar dünya benzeri gezegen, samanyolu. gözlenebilir evrende en az 100 milyar galaksi varlığından bahseder. tüm kanıtlar göz önüne alındığında, hayatın dünya dışındaki gezegenlerde varolması kaçınılmazdır.
brezilya'da 70'li yılların sonlarında amazon ormanı yakınlarında bir köyde meydana gelen ve brezilya / amerikan hava kuvvetlerinin yer aldığı ve bin tanığın olduğu birkaç hafta boyunca meydana gelen bir olayı incelemekte fayda var. --operação prato.
uzaylıların var olduğuna inanan bir çok insan var. uzaylılar hakkında ünlü astronotların ifadelerine bakalım.
nasa'nın scott carpenter'ı:“hiçbir zaman astronotlar, uzayda bulundukları anlarda, yalnız olduğu hissine bürünememiştir.
-ed white ve james mcdivitt haziran 1965'te, astronotlar ed white (uzayda yürüyen ilk amerikalı) ve james mcdivitt, garip görünümlü bir metalik nesne gördüklerini söylediklerinde istasyon hawaii'den geçiyordu. mcdivitt bir sinema kamerasıyla fotoğraf çekti. bu resimler hiç serbest bırakılmadı.
- james lovell ve frank borman: aralık 1965'te, gemini astronotları james lovell ve frank borman, rekor kıran 14 günlük uçuşlarının ikinci yörüngeleri sırasında borman, kapsüllerinden belli bir mesafede tanımlanamayan bir nesne gördüğünü bildirdi.
-james lovell'in uçuş sırasındaki konuşma metni:
lovell: bogey at 10 o’clock high.
capcom: this is houston. say again 7.
lovell: saıd we have a bogey at 10 o’clock high.
capcom: gemini 7, is that the booster or is that an actual sighting?
lovell: we have several… actual sighting.
capcom: …estimated distance or size?
lovell: we also have the booster in sight…
donald slayton 1951'de bir röportajda ortaya çıktı:
“bu nesneyi gördüğümde minneapolis'te bir p-51 avcı uçağı test ediyordum. güzel, parlak ve güneşli bir öğleden sonra yaklaşık 10.000 feet yüksekliğindeydim. saatte 300 mil hızla ilerliyordum. nesne aniden 45 derecelik bir tırmanma dönüşü çekti ve hızlandı, düz bir çizgide ortadan kayboldu.”
- tabby'nin yıldızı olarak da adlandırılan kıc 8462852 cygnus takımyıldızında, dünya'dan 1280 ışık yılı uzakta bu yıldızda ( bir f-tipi ana sekanslar yıldızıdır ) garip bir şekilde% 22'ye varan karartma gözlemlenmiştir.
hiçbir şey bu yıldızın neden ( komplo teorisyenleri tarafından değil ) bu kadar karartıldığını açıklayamaz.
hatta bazı kalifiye bilim adamları yıldız enerjisini toplayan bir uzay gemisi olduğunu öne sürmüşlerdir.
nichol kaku, kulağa çılgınca geldiğini itiraf ediyor ancak diğer tüm olasılıklar göz önüne alınınca, bir uzay aracının karartmaya neden olması imkansız değil.
dünya; oldukça ortalama bir galaksinin içinde, oldukça sıradan bir yıldızın etrafında ve yüz milyarlarca başka galaksinin arasında dönen küçük bir lekedir
insanlar uzaydaki yaşamı sorguladıklarında, dünya özel bir yere sahip ya da özel bir yere yerleştirilmiş gibi düşünüyorlar ve dünya'yı tartışmadan otomatik olarak dışlıyorlar. -- dünya, uzayda yaşamın en büyük kanıtıdır.
gezegenimizde oluşan hayatın bütün işaretleri, normal bir sarı yıldızın etrafında dönen ılıman ve ıslak bir kaya üzerinde düzenli maddeden kendiliğinden oluşmuş olduğunu işaret ediyor. sadece galaksimizde, benzer yıldızların etrafında dönen milyonlarca benzer kayalar var. bir zamanlar oldu, gezegenimiz hayat için uygun şartları sağladı. yaşam biz burada olduğumuz için değil, dünya bu şartları sağladığı için başladı. başka bir gezegende gerçekleşmiş olma şansını ortaya çıkardı. elbette, oranları bilmiyoruz, ama açıkça sıfırdan büyükler.