Sovyetler Birliği Neden Çöktü?

Sovyetler Birliği gibi küresel bir süper gücün çöküşü gibi karmaşık ve kapsamlı bir olayın tek bir basit sebebe bağlanması imkânsız olsa da, Sovyetler'in yıkılmasında kesinlikle iç ve dış faktörlerin önemli bir payı vardı.
Sovyetler Birliği Neden Çöktü?

1 ocak 1991'de sovyetler birliği, yaklaşık 22,400,000 kilometrekarelik yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkesiydi. nüfusu 290 milyondan fazlaydı ve sınırları içinde 100 farklı etnik kimlik barındırıyordu. on binlerce nükleer silahtan oluşan bir cephaneliği vardı ve varşova paktı gibi mekanizmalardan oluşan etki alanı bütün doğu avrupa'ya uzanıyordu. bir yıl içinde, sovyetler birliği varlığını yitirdi. küresel bir süper gücün çöküşü gibi karmaşık ve kapsamlı bir olayın tek bir basit sebebe bağlanması imkânsız olsa da, sovyetlerin yıkılmasında kesinlikle iç ve dış faktörlerin önemli bir payı vardı.

siyasi faktör

mihail gorbaçov 11 mart 1985'te sovyetler birliği komünist partisi'nin (cpsu) genel sekreteri seçildiğinde, öncelikli iç politika hedefleri yavaş ilerleyen sovyet ekonomisini canlandırmak ve hantal devlet bürokrasisini hızlandırmaktı. ilk reform girişimleri beklenen sonuçları getirmeyince, gorbaçov "glasnost" ("açıklık") ve "perestroyka" ("yeniden yapılanma") politikalarını devreye soktu. glastnost diyaloğu teşvik etmek için tasarlanmıştı, perestroyka ise devlet tarafından işletilen endüstrilere yarı serbest piyasa ilkelerini getirme amacını taşıyordu. komünizme getirilen bu yenilikçi düşünce bir anda yayılmak yerine, sovyet sisteminin tamamının sorgulanmasına sebep oldu. devlet, medya ve kamu alanının kontrolünü kaybetti ve sovyet bloku genelinde demokratik reform hareketleri hızla yayıldı. perestroyka ise, kapitalist ve komünist sistemlerin en kötü yönlerini ortaya çıkardı: bazı pazarlarda fiyat kontrolleri kaldırıldı ancak mevcut bürokratik yapı olduğu gibi bırakıldı, yani komünist yetkililer kendilerine yarar sağlamayan politikaları engelleyebilecek durumdaydılar. sonunda, gorbaçov'un reformları ve brejnev doktrini'ni terk etmesi sovyet imparatorluğunun yıkılışını hızlandırdı. 1989'un sonunda macaristan, avusturya sınırındaki tel örgüleri kaldırmıştı, solidarnosc hareketi polonya'da iktidara gelmişti, baltık ülkeleri bağımsızlık yönünde somut adımlar atmaya başlamıştı ve berlin duvarı yıkılmıştı. demir perde artık yoktu ve sovyetler birliği de bunun ardından çok uzun yaşayamayacaktı.

ekonomik faktör

bazı verilere göre, sovyet ekonomisi 1990'da dünyanın en büyük ikinci ekonomisiydi. ancak tüketim mallarının kıtlığı rutin hale gelmişti ve stokçuluk son derece yaygındı. sovyet karaborsa ekonomisinin, ülkenin resmi gayri safi yurt içi hasılasının (gsyih) %10'undan fazlasına denk geldiği tahmin ediliyordu. yıllarca süren ekonomik durgunluk ülkeyi bitkin düşürmüştü ve perestroyka reformları durumu daha da kötüleştirdi. maaş artışları para basılarak gerçekleştiriliyor ve aşırı enflasyona neden oluyordu. sorumsuz maliye politikaları ülkeyi dış piyasalardaki dalgalanmalara karşı savunmasız bıraktı ve petrol fiyatlarındaki keskin düşüş, sovyet ekonomisini zor duruma soktu. 1970'ler ve 1980'ler boyunca, sovyetler birliği dünyanın önde gelen petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynakları üreticileri arasında yer alıyordu ve bu ürünlerin ihracatı, dünyanın en büyük komünist ekonomisini canlandırmada önemli rol oynuyordu. 1980'de varil fiyatı $120 olan petrol, 1986'nın mart ayında $24'e düştüğünde, bu önemli dış gelir kaynağı da kurudu. petrol fiyatı, ırak'ın 1990 yılının ağustos ayında kuveyt'i işgal etmesinin ardından geçici olarak yükseldi ancak o noktada sovyetlerin yıkılması zaten başlamıştı.

askeri faktör

sovyet savunma harcamalarının, ronald reagan'ın başkanlığı ve stratejik savunma girişimi gibi önerilerine yanıt olarak önemli ölçüde arttığı yaygın bir inançtır. aslında, sovyet askeri bütçesi en azından 1970'lerin başından beri yükselme eğilimindeydi. batılı analistler sovyet savunma harcamalarının gayri safi yurt içi hasıla'nın %10 ile %20'si arasında olduğu tahminiyle yetiniyorlardı. sovyetler'in içinde dahi, askeri bütçenin net miktarını hesaplamak zordu çünkü ülkedeki bakanlıkların her biri birbirinden ayrı çıkarlara sahipti. ancak kesin olarak söylenebilecek tek şey şudur: askeri harcamalar genel ekonomik eğilimlerden bağımsızdı: sovyet ekonomisi kötüye giderken bile orduya gereken kaynak ayrılmaya devam ediyordu. dahası askeriye, araştırma ve geliştirme yetenekleri bakımından da önemseniyordu. teknolojik inovasyon yapabilecek, gorbaçov'un uyguladığı yarı piyasa ekonomisinde rol oynayabilecek girişimci zihniyetler, savunma sektörüne kaydırılıyordu.

afganistan savaşı

bütçe meselelerinin yanı sıra, sovyetler birliği'nin 1979-1989 arası afganistan'ı işgali, ülkenin çöküşünde askeri açıdan önemli bir yere sahipti. ikinci dünya savaşı sırasındaki kahramanlıkları ile övülen ve sonrasında macar devrimi veya prag baharı gibi reform hareketlerini ezmede önemli rol oynayan sovyet ordusu, "imparatorluklar mezarlığı" olarak bilinen bölgede bataklığa saplanmıştı. 10 yıl süren işgal boyunca yaklaşık bir milyon sovyet askeri görev aldı, tahmini 15.000 asker öldü ve binlercesi de yaralandı. afganların ise bir milyondan fazlası (çoğunlukla sivil) çatışmalarda öldü ve en az 4 milyon kişi ise ülkesinde yerinden edildi. hitler ordusuna galip gelen ve soğuk savaş boyunca muhalifleri ezmeyi başaran sovyet kızıl ordusu, bu sefer amerikan yapımı yerden havaya füzelerle silahlanmış mücahitlerin direnişiyle karşılaşınca yenilmez imajı sarsıldı. devlet medyayı kontrol ettiği sürece, afganistan savaşı hakkındaki muhalefet susturulabiliyordu ama "glastnost" kapıyı, savaş yorgunluğunu ifade eden kitlesel tepkilere açtı. gorbaçov'un reform girişimlerine en şiddetle karşı çıkan güç konumundaki ordu, afganistan meselesiyle uğraşmak zorunda kalınca zayıf düştü ve perestroykaya karşı yapabileceği her türlü itirazı yapma gücünü kaybetti. sovyet cumhuriyetlerinde, afganistan gazileri ("afgantsy") olarak bilinen askerler, moskova'nın savaşına isyan ettiler. orta asya cumhuriyetlerinden gelen birçok asker, ruslardan çok afganlara yakın hissediyor, savaş aleyhinde düzenlenen protestolarda öncü rol oynuyordu. avrupa'ya uzanan cumhuriyetlerde ise moskova'dan kopuş çok daha keskindi. ukrayna'da barış karşıtı gösteriler düzenlenirken, baltık cumhuriyetlerindeki muhalif güçler, afganistan savaşı'nı kendi ülkelerinin rus işgali merceğinden değerlendiriyordu. bu durum, 1990'a gelindiğinde baltık ülkelerinin ayrılıklarını ilan etmesiyle sonuçlanan bağımsızlık hareketlerini körükledi.

toplumsal faktör

31 ocak 1990'da mcdonald's, moskova'daki ilk restoranını açtı. puşkin meydanı'ndaki altın kemerler, batı kapitalizminin bir zaferi gibiydi ve müşteriler ilk kez big mac tatmak için sıraya girdiler. ancak böyle manzaralar, sovyetlerin son yıllarında artık alışıldık görüntülerdi. moskova halkı, liberal gazetelerin sabah baskılarına ulaşmak için de aynı uzunlukta sıralarda bekliyorlardı. glasnost, sovyet toplumunda yeni ufuklar, fikirler ve deneyimler açmıştı ve sovyet vatandaşları bunları keşfetmeye hevesliydi. demokratikleşmeyle ilgili makaleleri okumak veya batı tarzı fast food ile piyasa ekonomisine ayak atmak bu keşiflerden sadece birkaçıydı. 1984'te eduard shevardnadze, gorbaçov'a "her şey çürümüş. değişmesi lazım" demişti. bu his yaygındı. sovyet halkı, sovyet devletinde yaygın olan yolsuzluktan bıkmıştı. gorbaçov'un glasnost ve perestroyka ile temel amacı, sovyet ruhunun dönüştürülmesi ve sovyet rejimi ile halk arasında yeni bir sözleşmeydi. gorbaçov'un baş danışmanı aleksandr yakovlev, karşı karşıya oldukları zorluğu şöyle tanımlamıştı: "bugünkü ana mesele sadece ekonomi değil. bu sadece sürecin maddi yönü. asıl mesele siyasi sistemde... ve insanla olan ilişkisi." sonuçta, yeni güçlenen vatandaşlar ile itibarı zedelenen sovyet devleti arasındaki gerilim aşırı hale geldi ve komünistlerin son çare olarak gerçekleştirdiği darbe girişimi sovyetler birliği'ni paramparça etti.

nükleer faktör

soğuk savaş boyunca sovyetler birliği ve amerika birleşik devletleri, karşılıklı nükleer imha tehdidi altında yaşadılar. çok azının aklına gelen şey ise sovyetler birliği'nin sivil bir nükleer santralle yıkılacağıydı. gorbaçov bir yıldan biraz fazla bir süredir iktidardayken, 26 nisan 1986'da ukrayna'daki (şimdi ukrayna'da) pripyat şehrinde bulunan çernobil nükleer santralinin 4. reaktörü patladı. patlama ve sonrasında çıkan yangınlar, hiroşima'ya atılan atom bombasından 400 kat fazla radyoaktif serpintiye neden oldu. felakete verilecek resmi tepki, gorbaçov'un açıklık doktrinine bir sınav niteliğindeydi ve bu bağlamda glasnost ölümcül bir eksiklik gösterdi. komünist parti yetkilileri, felaketin boyutunu gizlemek için hızlı davrandılar ve radyasyona maruz kalma riskine rağmen etkilenen bölgede 1 mayıs kutlamalarının ve geçit törenlerinin planlandığı gibi devam etmesini emrettiler. batılı raporlar, rüzgarla taşınan radyoaktivitenin tehlikeli seviyelerine dikkat çekti ancak bu haberler dedikodu olarak nitelendirildi ve parti yetkilileri sessizce bilim sınıflarından geiger sayaçlarını toplayarak krizi örtbas etmeye çalıştılar. nihayetinde, işçiler 4 mayıs'ta radyasyon sızıntısını kontrol altına almayı başardılar, ancak gorbaçov felaketten 18 gün sonra, 14 mayıs'a kadar halka resmi bir açıklama yapmadı. çernobil'deki olayı bir "talihsizlik" olarak nitelendirdi ve batı medyasının felaketi anlatan haberlerini "son derece ahlâksız" bir "kötücül yalanlar" kampanyası olarak nitelendirdi. zamanla, komünist parti propagandası, kontaminasyon bölgesinde radyasyon zehirlenmesinin fiziksel etkileriyle mücadele edenlerin günlük deneyimleriyle giderek daha fazla çelişmeye başladı. sovyet sistemine olan kalan güven de bu olayla birlikte yerle bir oldu. yıllar sonra gorbaçov, felaketin yıldönümünde "perestroyka'dan bile daha fazlası, belki de beş yıl sonra sovyetler birliği'nin çöküşünün gerçek sebebi çernobil'di" dedi.

sonuç

sovyetler birliği'nin çöküşü, karmaşık ve iç içe geçmiş faktörlerin bir sonucuydu. politik durgunluk, ekonomik çöküş, etnik gerilimler ve siyasi reform hareketlerinin bastırılması gibi iç faktörler sovyet sisteminin zayıflıklarını ortaya koydu. afganistan'daki askeri çıkmaz ve çernobil felaketi gibi dış olaylar ise bu zayıflıkları daha da şiddetlendirdi. sonuçta, glasnost ve perestroyka politikaları, sovyet rejiminin meşruiyetini baltaladı ve nihayetinde 1991'de ülkenin dağılmasına yol açtı.

sovyetler birliği'nin çöküşünden çıkarılabilecek birçok ders var. bir ders, siyasi ve ekonomik reformların gerekli olduğu zaman zamanında yapılmasının önemidir. sovyet liderleri, sistemdeki sorunları ele almayı erteledikçe, bu sorunlar daha da büyüdü ve nihayetinde kontrol edilemez hale geldi. bir başka ders ise, otoriter rejimlerin nihayetinde halklarının taleplerini bastıramayacağıdır. sovyet rejimi, reformlara karşı çıkanları bastırmaya çalıştıkça, halk nezdindeki desteğini daha da kaybetti. son olarak, sovyetler birliği'nin çöküşü, totaliter ideolojilerin tehlikelerini hatırlatıyor. komünizm, milyonlarca insanın acı çekmesine neden olan baskıcı ve totaliter bir ideolojiydi. sovyetler birliği'nin çöküşü, totaliter rejimlerin insan özgürlüğü ve refahı için ne kadar tehlikeli olabileceğinin bir kanıtıdır.

sovyetler birliği'nin çöküşü, dünya tarihi üzerinde derin bir etkiye sahipti. soğuk savaş'ın sona ermesine ve iki kutuplu bir dünya düzeninin sona ermesine yol açtı. sovyetler birliği'nin çöküşü, aynı zamanda doğu avrupa'daki komünist rejimlerin çöküşüne de yol açtı ve bu da avrupa'da yeni bir demokrasi dalgasına yol açtı. sovyetler birliği'nin çöküşü, küresel ekonomi üzerinde de derin bir etkiye sahipti. sovyet ekonomisinin çöküşü, dünya çapında bir durgunluğa yol açtı ve bu da birçok ülkenin ekonomisini yıllarca etkiledi.

sovyetler birliği'nin çöküşü, 20. yüzyılın en önemli olaylarından biriydi. dünya üzerinde derin ve kalıcı bir etkiye sahipti ve bugün hala yankılanıyor.

(michael ray - michigan state university)