Stalin'in Almanlara Esir Düşen Oğlu Yakov Cugaşvili'nin Trajik Hikayesi

Babası Stalin’in gölgesinde büyüyen, savaşın ve esaretin şekillendirdiği Yakov Cugaşvili’nin hikayesi.
Stalin'in Almanlara Esir Düşen Oğlu Yakov Cugaşvili'nin Trajik Hikayesi

yakov cugaşvili, josef stalin'in oğluydu. hayatı, babasının gölgesinde şekillenmiş, gerilim ve dram hayatından eksik olmamıştır. smolensk muharebesinde naziler tarafından esir olarak ele geçirilmiş, bir alman mareşaliyle takas teklifi stalin tarafından "elinizde sadece oğlum yakov değil, milyonlarca oğlum var. ya onları da bırakırsınız ya da oğlum onların kaderini paylaşır" ve "bir teğmeni, bir mareşalle değişmem" sözüyle reddedilmiştir. fakat aslında bu söylem, stalin'in yaptığı bir şovdan ibarettir. zaten oğluyla arası yoktur, bu bahaneyle gelen pası gole çevirmiştir.

yakov, 1907 yılında gürcistan'da doğdu. babası, o dönemde henüz sovyetler birliği'nin lideri değil, sıradan bir devrimciydi. yakov'un annesi nadezhda alliluyeva, stalin'in ikinci eşi olarak tanınan bir kadındı. yakov’un gençliği, oldukça zorlayıcıydı çünkü babası, her zaman sert ve otoriter bir figür olmuştu. stalin, oğluna karşı duyduğu sevgiyi ve ilgiyi hep gizlemiş, daha çok ona baskı yaparak disiplinli bir insan olmasını istemiştir. yakov'un bu hayattaki en büyük şansı, babasının güçlü bir lider olmasından dolayı iyi bir eğitim almasıydı. ancak bu eğitimin de ona mutluluk getirmediği açıktı. çünkü stalin, oğluna hiçbir zaman duygusal bir yakınlık göstermemişti.

stalin'in sert yönetim tarzı, yakov üzerinde derin izler bırakmıştı. yakov, babasının ondan beklentilerini her zaman yerine getirmeye çalıştı ama stalin’in ona karşı olan sert tutumu, aralarındaki ilişkiyi giderek daha da zorlaştırdı. stalin, oğlunun ruh haline hiç değer vermedi ve onun yalnızca sovyet yönetiminin bir parçası olmasını istiyordu. yakov, ikinci dünya savaşı sırasında sovyet ordusunda bir subay olarak görev yapıyordu. almanlar sovyetler birliği’ne saldırdığında, yakov'un birimi de savaşın en zorlu cephelerinden birinde yer alıyordu. yakov, 1941'de almanlar tarafından esir alındı ve bu durum stalin için büyük bir utanç kaynağı oldu. esir düşmek, sovyetler birliği’ndeki bir asker için en utanç verici şeydi, onlara göre bir asker esir düşmek yerine intihar etmeliydi. bu yüzden yakov’un durumu stalin için son derece hassas bir konuya dönüştü. almanlar, yakov'u propaganda amaçlı kullanmak istediler. onu sovyetler birliği’ne karşı kullanarak, stalin'e yönelik bir baskı aracı haline getirmeyi planladılar. yakov, bu istekleri reddetti ve ne sovyetler birliği, ne de babası aleyhine konuşma yapmadı. almanlar, yakov'u sovyetlere geri gönderme teklifinde bulundular; bunun karşılığında, sovyetler birliği'nin elinde olan bir alman mareşali istiyorlardı.

almanlar, yakov’u stalin’e geri göndermeyi teklif ettiğinde, stalin’in cevabı çok sert oldu. sovyetler birliği’nin lideri, oğlunun geri gönderilmesi için herhangi bir pazarlığa girilmesini reddetti. stalin, oğlunun esir düşmesini utanç verici olarak kabul etti ve pazarlık yapmayı bile istemiyordu. stalin’in bu kararı, yakov'un geri dönmesini iyice zorlaştırdı ve babaasıyla arasındaki uzaklık iyice belirginleşti. tüm bu yaşananlar sonrasında, yakov’un durumu kötüleşti ve sağlığı hızla bozulmaya başladı. 1943 yılında, yakov’un alman esaretindeki son günleri geldiğinde, psikolojik ve fiziksel durumu oldukça kötüleşmişti. birçok kaynak, yakov’un artık dayanamayarak intihar ettiğini söyler fakat bununla ilgili net bir kanıt yoktur. bazı kaynaklara göre de, yakov kendisini bir tel örgüye astı ve hayatına son verdi. bazı kaynaklar ise, yakov’un esir kampında söz dinlemediği için bir ss subayı tarafından vurulduğunu söyler.

stalin, oğlunun ölümünden sonra hiçbir şekilde duygusal bir tepki vermedi. stalin'e yakın isimler, stalin'in oğlunun ölümüne pek de üzülmediğini, hatta bu durumu "savaşın gerektirdiği bir şey” olarak gördüğünü söyler.