Tam 45 Yıldır Beklenen Elvis Presley Biyografik Filmi Elvis'in İncelemesi

Kralın 1977'deki erken ölümünden beri, uzun zamandır büyük bütçeli ve profesyonel bir Elvis biopic'i bekleniyordu. Bu hasret son buldu ve Elvis nihayet vizyondaki yerini aldı. İnceliyoruz.
Tam 45 Yıldır Beklenen Elvis Presley Biyografik Filmi Elvis'in İncelemesi

elvis, uzun zaman sonra bana gerçek bir sinema deneyimi yaşattı

daha da önemlisi, elvis presley hayranlarının yaklaşık 45 yıldır beklediği yüksek bütçeli, üzerine düşünülmüş ve emek sarfedilmiş gerçek bir elvis presley filmi. elvis hakkında bugüne değin çok güzel belgeseller yapıldı, ama doğru düzgün bir film çekilemedi ki buna maalesef john carpenter'ın filmi de dahil. zira elvis filmi çekmek gerçekten zor iş. sanılandan da zor. bunun muhtelif sebepleri üzerine daha önce yazmıştım. aklınıza gelebilecek her sanatçı için role girebilecek birini er ya da geç bulabilirsiniz. elvis'teki sahne ışığını beyazperdeye yansıtmanın bir yolu yok. taklit etmek bile güçken o stage presence'a ulaşmak dürüst olmak gerekirse mümkün değil. bizim istediğimiz şey taklit de olsa başarılı bir taklitti. bugüne değin hep korkunç defolarla dolu taklitler izledik. (burada elvis presley'nin anısını yaşatan tutkulu elvis presley impersonatorlardan bahsetmiyorum.) ve en azından nihayet güzel ve başarılı bir şekilde taklit edilebildi. bu bile elvis hayranlarını fersah fersah mutlu etmeye yetiyor. zira kimsenin kusursuz bir elvis imitasyonunu beklediği yok. çünkü buna imkan yok. austin beklediğimin ötesinde iyi iş çıkarmış. eksikler elbette var ama görmezden gelinebilecek düzeyde. tanıtım fotoğraflarında ve bazı videolarda yüzü çok çiğ duruyordu. ama bir şekilde kotarmış rolü. kurt russell'ın, jonathan rhys meyers'ın elvis'inden net olarak üç dört gömlek daha iyi.

Kurt Russell, Elvis (1979)

dikkat ettiyseniz film hakkında pek olumsuz eleştiri yazısı gelmedi, genelde olumlu geri dönüşler var

filmin büyük bir titizlikle ortaya konduğu su götürmez bir gerçek. bu filmi bugüne kadar çekilen elvis presley filmlerinden ayıran en temel özellik, filmin omurgasını oluşturan ikilinin yani tom hanks ve baz luhrmann'ın azılı birer elvis presley hayranı olması ve bu ikilinin işbu olanca titizlikle genel seyirciye hitap etmeyi bir kenara bırakıp tabiri caizse elvis geek'lerinin yıllardır maruz kaldığı yetersiz ve üstünkörü elvis filmlerini unutturacak gerçek bir iade-i itibar için kolları sıvamış olmaları. tom hanks'i bu filmde oynatan şey ya da yönetmene bu filmi çektiren şey kesinlikle para değil. gençlere hitap etme kaygısı da yok aslında filmin, ezcümle bu kesinlikle bir tanıtım filmi değil. dertleri para kazanmak olsaydı sadece sinemalarda vizyona girmezdi. diğer biyografik filmlerde olandan farklı şekilde tanıtımdan öte bir işti. ama ona rağmen yeni nesil için de öyle veya böyle güzel bir broşür olmuş. broşür diyorum çünkü elvis gibi bir adamın hayatını 160 dakikaya sığdırma şansınız yok. artık ömürlerinin son dönemecine girmiş olan ve hatta çoğu bu dünyadan göçmüş olan elvis presley çağı'nın birincil tanıklarına son bir ışıltılı hediye ve artık sayıları hayli azalmış hülyalarla dolu histerik de olsa aklı selim bir kitlenin haklı fantezilerini tüm dünyaya renk dolu paletlerle gösterme çabası olmuş bu film. iyi ki de olmuş.


elvis presley'nin kendi görüntülerinin kullanıldığı sahnelerde hangimizin tüyleri diken diken olmadı?

yaşı bizlerden büyük olanlar muhtemelen çok daha tuhaf hislerle izlemiştir bu filmi. filmin sonunda, credits akmadan evvel parker ve elvis'in akıbetinden bashedilirken elvis presley'nin guinnes rekorlar kitabına giren meşhur unvanı olan ''tüm zamanların en çok satış yapmış sanatçısı'' olması akla şunu getiriyor; kısacık ömründe, kariyerinin 4'te 3'ü bu kadar kötü ve basiretsizce yönetilen bir adam bu dezavantajlara rağmen nasıl da böyle bir şey başarabilmiş değil mi? nasıl da ölümünden 45 sene sonra hala en tepede? amerikadan dışarı çıkmadan arkasında böyle devasa bir sosyo kültürel iklim ve imaj bırakan bu adam, kariyeri daha profesyonel yönetilse muhtemelen mars ve jüpiter'in de en çok satış yapan sanatçısı olurdu.


notlar

- filmin 4 saatlik bir extented edition'u da mevcut, ilerleyen yıllarda yayınlanması planlanıyor. konser sahneleri belli ki çeşitlenecek. doyamamıştık zaten.

- little richard aşırı başarılı olmuş. b.b. king de hayli benziyor. ama little richard bambaşka olmuş. harika bir adaptasyon.

- elvis'in annesi daha ağırbaşlı bir kadın, bu tarz bir çatışmaya gerek yoktu. bununla birlikte daha kilolu biri seçilebilirdi.

- elvis'in babası fiziksel olarak vernon'a hiç benzememiş. keza esasen o da elvis gibi saf ve iyi niyetli birisi, filmdeki portre gerçekten hayli uzak.

- elvis'in siyahi müzikten etkilendiği bilinen bir şey. ama biraz tek taraflı bir anlatım olmuş o kısımlar. belki film süresiyle ilgili. zira elvis en az zencilerin müziğiyle ilgilendiği kadar sıkı bir country takipçisi. ilk resmi single'ı olan that's all right mama'nın arka yüzünde blue moon of kentucky'nin olması boşuna değildir.

- pandemi en çok austin'e yaramış. dediğine göre ömründen 2 sene sadece bu rol için çalışmış. kendi deyimiyle okumadığı kitap, üzerine titremediği detay, izlemediği konser kaydı kalmasın diye belli ki çok uğraşmış.

- 2022'nin en iyi soundtrack'i doğal olarak bu film oldu bile.

- filmin oscar'da çok ciddi bir şansı var.

- austin'in vegas makyajı iyi ama daha iyi olabilirdi. april 1972 makyajı harika. little less conversation makyajı ise neredeyse kusursuz.

- elvis'in ed sullivan performanslarına yer verilmemesi hayli tuhaf.

- kostümlere ve ambiyansa diyecek söz yok. ama aloha konseri daha detaylı işlenebilirdi.

- elvis'e sahnede saldırılması hikayesi doğru, hatta ses kaydı bile var bu mevzunun. ancak filmdeki gibi bir kişi saldırmıyor. 4 kişi saldırıyor. birini elvis etkisiz hale getiriyor, diğerleri ile anımsadığım kadarıyla memphis mafia ilgileniyor. detaylı bilgi ve olayın bir hayran tarafından kaydedilen amatör ses kaydı için:


- colonel parker'ın şu tespiti, itiraf etmek gerekirse hayli doğru: "elvis'e asıl zarar veren ben değilim, asıl kan emici sülükler etrafındaki bu memphis mafia", bu vampirler için 2005 yılında ekşide yazılmış olan şu entry hayli doğru tespitler içerir:


elbette colonel kadar olmasa da memphis mafia da gerçek akbabalardan oluşan problemli bir ekip.

- colonel tom parker'a dair:


elvis the pelvis'in doğumundan ölümüne dünyadaki yolculuğu öyle iyi kurgulanmış ki filmin uzun süresi bile insanı yormuyor

coğrafyanın kader olduğunu bi kez daha ifade ettikten sonra, dehanın kimi nerede ne zaman hangi şartlarda ele geçireceği de belli olmuyor. burada deha kim tartışılır, bence iki yönlü bi olgu. albay da deha, elvis de. aradaki fark, birinin müzik, eğlence ve kendi gibi olma üzerine kurguladığı o renkli dünyasına karşın diğerinin şeytani fikirlerinin bir an bile durmak bilmediği ticari ve asla etik olmayan kafası. bu durumda deha kim tekrar tartışılabilir.


doğduğu yerden sosyoekonomik koşullar nedeniyle ayrılmak zorunda kalıp, siyahilerin mahallesine "iltica" eden elvis ve annesinin birliktelikleri annenin ölümüne dek gösteriliyor. filmde de sıkça ifade edilen, batının country ve siyahilerin rhythm and blues melodilerinin beyaz bir insan tarafından gospel tarzına da yakın bir şekilde ifade edilebiliyor olması elvis'i bu kadar farklı kılan şey. ve tabiki onu kendisi yapan dansı, elvis the pelvis :)

bu filmin en iyi makyaj, en iyi kurgu, en iyi erkek oyuncu, en iyi kurgu, en iyi kostüm, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi yönetmen kategorilerinde adaylığı zorlayacağını düşünüyorum. dilerim birkaç tanesinde de, eğer gerçekten diğer rakiplerine göre hak ediyorsa, ödül almasını çok isterim.

austin butler: müthiş müthiş müthiş...