Teknikten Ziyade Bireysel Tarzın Ön Plana Çıktığı Farklı Bir Savunma Sanatı: Systema

Bir Rus savunma sanatı olan Systema için bildiğiniz bütün kuralları unutun. Belli sınırları olan duruş ve tekniklerin önemsenmediği, çok yönlü olan bu savunma sanatını Sözlük yazarı "whoami" ile inceliyoruz.
Teknikten Ziyade Bireysel Tarzın Ön Plana Çıktığı Farklı Bir Savunma Sanatı: Systema
iStock


systema, klasik dövüş sanatlarından çok daha farklı bir sistemdir. her şeyden önce "teknik öğretmeye" dayalı değildir. yumruklar aparkat, direkt, krose gibi önceden belirlenmiş eksenlerden gelmez mesela. akıcılık ve rastgelelik önemlidir. eğer sizi engelleyen bir sakatlığınız falan söz konusuysa (geçici veya kalıcı), bu geçene kadar değil, buna rağmen çalışmanız konusunda cesaretlendirilirsiniz. çünkü sokakta size rastgele bir saldırı geldiği an "aman dur, sağ tarafım sakat, bugün dövüşmeyelim" ya da "soldan vursan ya bana" falan demeniz mümkün olmayacaktır.

eğer o gün yerde mücadele (şubmission, lock, choke gibi) üzerine çalışılmıyorsa antrenmanın ısınmadan sonraki bölümü fiziksel olarak çok talepkar değildir. fakat bu sizi yanıltmasın, sonuçta bir takım şeyleri kullanabilmek için fizik gücüne ihtiyaç duyduğunuz gün gibi ortadadır ve eğitmenler bunu sağlamak için ısınma kısmını bir nevi boot camp tadında yaptırırlar. zaten askeri kökenli bir disiplin olduğundan kelli doğasında da bu vardır.

evet, çok bilen çok yanılır misali systema (ya da başka bir dövüş sanatı/sistemi/tekniği) biliyorum diye herkese dalmanız önerilmez. ama zaten herhangi bir dövüşle bir şekilde uğraşan bir kişi kavgada kendini gösterme ihtiyacı çok daha az duyuyor, sınırlarını diğer insanlardan daha iyi biliyor ve elin elden her zaman üstün olabileceğinin farkında oluyor. (en azından ben ve çevremde bu işlerle uğraşanlar için söyleyebilirim bunu). 


ha şu da var, bunlardan birini bilen haliniz, bilmeyen halinize göre her zaman daha avantajlı olacaktır. evet, bir tinerciye kafa tutmaktansa yürüyüp gitmek yeğdir. fakat yürüyüp gidemeyeceğiniz durumlar da olabilir. hatta benim hocam böyle durumlar için "sevdiklerinizin hayatı tehlikede iken" ifadesiyle giriş yapıyor, bu biraz daha can alıcı bir bakış açısı.

ne demiştik, "teknik öğretmeye" dayalı değildir. 

bunu açalım. bruce lee, wing chun'un kendini kısıtladığını, yeteneklerini ve fiziğini tam olarak değerlendirmesine izin vermediğini düşünerek jeet küne do'yu geliştirmiştir. fakat aynı hatayı yapmış ve her insana göre değil kendi fiziksel kapasitesine göre bir dövüş stili ortaya çıkarmıştır. systema'da, işte bu şekilde önceden belirlenmiş teknikler yoktur. herkes kendisine göre tailor made bir şeklide tarzını geliştirir. 

bunu şu şekilde anlamamak lazım: "karate öğreniyorum ama benim tekmelerim çok iyi, onları kullanayım, rakibimi alaşağı ederim." 

burada yapılan şey daha iyi olduğunuz teknikleri kullanmak değil, tamamen kendinize göre bir sistem geliştirmeniz asıl olan.


nefes, systema'nın kilit noktalarından biridir. bunun çok üzerinde durulur. icabında zor yoldan öğrenmeniz sağlanır. bununla birlikte herhangi bir hareketi yaparken (sınav çekmek, yumruk atmak, yuvarlanmak, vs.) kullanacağınız kaş grupları konusunda değil ekonomik, cimri olmanız öğretilir. ihtiyacınız olmayan bütün kaslarınızın son derece rahat olması gerekir ki bu çok zor birşeydir. 

sınav ya da mekik çekerken boynunuzu sıkmamaya alışmak gibi çok basit şeylere belki biraz daha kolay alışılır. ama midenize yumruk atılırken (ki systema yumruğu bildiğiniz konvansiyonel yumruklardan çok farklıdır, içinizde "wind" eder, vücudunuzun içinde dolaştığını hissedersiniz ve bazen etkileri sizi bir gün boyunca rahat bırakmaz) karın kaslarını kaşmamayı ve sadece nefes vererek darbeyi kucaklamayı öğrenmek daha zordur. (gerçi ben buna daha çabuk alıştım, paragrafın başında bahsettiğim zor yoldan. hoca baktı her yumrukta karnımı kaşıyorum, geldi ve bana kasmamı söyledi darbesi inerken. ben de o günden beri bu konuda çok daha iyiyim).


gereksiz kas gruplarıyla ilgili bir diğer örnek de ısınma aşamasındaki koşu. sadece bacaklarınız çalışır, sadece onlar koşar. kollarınız yanınızda 90 derece acıyla durmaz, biri ileri giderken diğeri geri gelmez, sadece ve sadece embesilce yere doğru sarkar. sonuçta koşmak için kollarınıza ihtiyaç yoktur. ama kolay sanmayın, o kollar sarkarken de insan gereksiz yere boynunu, omuzlarını kasıveriyor. o boyun kası nasıl bir kas ise, her hareketin içine kendisini sokuşturuveriyor (özellikle dövüşürken. systema'da boks, kıck box gibi bir gard pozisyonu yoktur, dövüşürken dik durulur, ama yılların alışkanlıkları ve korunma iç güdüsü insanın öne doğru eğilmesine, kafayı boyna doğru bastırmaya (bkz: balrog) sebep olur. bundan kurtulmak için ilk başlarda sürekli kafanızı çalıştırmanız, her hareketi yaparken düşünmeniz gerekir. reflekse dönüşmesi, doğal olarak kendiliğinden gelmesi vakit alır).

bu cimriliğin çıkış noktası bazen günler sürecek operasyonlara giden spetsnaz'ların enerjilerini idareli kullanmasından kaynaklanıyor. ama modern systema'da da yeri var çünkü, özellikle birden fazla saldırganla dövüşmeniz durumunda o kalorilerin her bir birimine ihtiyacınız olacaktır emin olun.

systema'da size gelen bir darbeye karşı blok almanız değil, o darbeye vücudunuzla birlikte uyum sağlayıp, yumruğa ya da kullanılan silaha göre pozisyonunuzu değiştirip atlatmanız, atlatamıyorsanız acınızı değiştirip üzerinizden kaymasını sağlamanız ve de sabırlı olup rakibinizin açığını yakalamanız öğretilir. 

sonuçta "the attacker brings you the solution".


konvansiyonel dövüş sanatlarından bir diğer fark da kesikli hareketlerin olmamasıdır. gerçi ileri seviyelerde onlarda da söz konusu olabilecek bir takım şeyler bulunabilir (karate'deki de ai ataklar gibi). hareketlerin akıcılığı önemlidir. antrenmanlarda yumruklar çalışılırken fiziksel kontak son safhadadır ama onun dışında yavaş bir şekilde çalışılır ve ritm iki taraf da kendini rahat hissettikçe yükseltilir. sonuçta hızlı olmaktansa akıcı, "smooth" olmak öğretilir. hocamın sık danıştığı bir askeri terim (sniper jargonundan geliyor) smooth iş fast.

systema yumruğu farklıdır demiştik, nedir farkı? 

her harekette olduğu gibi minimum kas kullanmaya çalışırsınız ve darbe esnasında kolunuzu kasmazsınız. kolu kasmak, etki-tepki'den dolayı vurduğunuz darbenin gücünün omuzdan size geri dönmesine sebep olur. hatta ben en iyi attığım yumruklarda (çok doğru bir şey olmamakla birlikte) yumruklarımı bile kapatmıyorum, elim açık bir şekilde parmaklarımla vuruyorum ve arkadaşın içinde güzel şeyler dönüyor (içimde çevir).

hiçbir zaman karşınızdaki tek kişiye ya da onun elindeki tek bir bıçağa/sopaya/vs. odaklanmamanız sürekli hatırlatılır. 

sonuçta sokakta adil dövüş diye bir şey yok, bu sebeple birden fazla saldırgana veya saldırganın ikinci eline karşı hazırlıklı olmak açısından çevrenizin ve durumun farkında olmak üzere eğitilirsiniz.


tekmeler ise bel seviyesini pek geçmeyecek şekilde öğretilir çünkü yüksek tekmelerde hem kıymetli zamanınızı kaybediyorsunuz (gerek atağın kendisi, gerekse ardından tekrar pozisyon almanız düşünüldüğünde) hem de platformunuzu tehlikeye sokuyorsunuz ve haliyle tehlikeli bir şekilde yere indirilme olasılığınız çok artıyor.

sistemin önde gelenleri modern systema'nın kurucusu mikhail ryabko ve onun en kıdemli öğrencisi vladimir vasıliev'dir. kevin secours ve martin wheeler da önemli isimler arasında sayılabilir.

neyse, çok uzun oldu. martin wheeler'dan güzel derlenmiş bir video klip'le yazıma son verirken, sabrınız için teşekkür ediyorum.

esen kalın,

whoami