The Last Of Us'taki Gibi Medeniyet Çökerten Bir Pandemi Türkiye'de Yaşansa Neler Olurdu?

herkes gibi bende bu aralar bu diziyi izliyorum. biliyoruz ki böyle bu tarz the road (2009), 28 days later (2002) ve the walking dead... ya da yok oluş temalı dediğimiz kıyamet veya kıyamet sonrası gibi eserler genelde bizim dışımızdaki medeniyetlerde geçmekte; peki böyle bir yok oluş gerçek manada bu topraklarda geçseydi neler yaşanırdı acaba?
diziyle paralel giderek bu konuyu bir değerlendirelim isterseniz.
açıklamalarla başlayalım; popüler kültür ürünü olan the last of us evreninde ophiocordyceps unilateralis mantarının insanları enfekte ettiğini ve yaygın bir pandemi ve medeniyet çöküşüne yol açtığını biliyoruz.
bu bağlamda, pandemilerin yayılma modelleri, altyapı sistemlerinin kırılganlığı, ekolojik denge, insan davranışları ve bilgi aktarımı gibi unsurlar ele alırsak hatta zombi işini de bu bağlamdan çıkarırsak. bulgular, bu tarz bir çöküşün, insanların çoğunun hayatını kaybetmesine, altyapının çökmesine ve yüzyıllar sürebilecek bir yeniden yapılanma dönemine neden olabileceğini bize göstermektedir.
şimdi böyle bir senaryoda insanlar arasında hızlı bulaşan bir enfeksiyonun, 3-4 hafta gibi belkide biraz daha fazla süre içinde küresel hale gelebildiğini 2019- 2020'de covıd-19 pandemisinde görmüş bulunmaktayız. işin acı tarafı ise modern olarak tarif ettiğimiz tıp altyapısı bile çoğu konuda yetersiz kalmıştı...
neyse, konumuza geri dönecek olursak
şu anki verilere göre türkiye, 85 milyonu aşkın nüfusu bulunmakta ve tüik'in verilerine göre nüfusunun yaklaşık %75'i şehirlerde yaşamaktadır. temel olarak bu senaryoda, merkezi devlet yapısının zayıflaması, iletişimin kesilmesi ve büyük şehirlerin çökmesi kaçınılmazdır.
çünkü istanbul, ankara, izmir... gibi büyükşehirlerde nüfus yoğun olduğundan böyle merkezler senaryodan daha hızlı etkilenerek hızlı bir şekilde çökecektir. türkiye'de sağlık sistemi oldukça yaygın olmasına rağmen bu kadar büyük bir etkiye dayanamayacak ve birçok bakımdan işlemez hale gelecektir. bu durumun yakın geçmişteki pandemi (covid-19) örneğinde dahi kısa sürede tükenme noktasına geldiği gözlemlemiştik.
sorun uzadıkça bıçak keser gibi altyapı ve enerji sistemleri, lojistik ve ulaşım kesileceğinden hızlı bir bozulma yaşanacaktır. biliyoruz ki türkiye'nin enerji üretimi %45 doğalgaz, %30 kömür ve hidroelektrik, %10 yenilenebilir kaynaklardan gelir ve ne kadar buraları otonom bir sistem olsa da insan varlığının hızlı düşmesi, bu sistemlerin de kısa bir sürede çökmesine neden olacaktır.
ulaşıma gelecek olursak
benzin ve türevlerindeki lojistik yıkım da bu durumu hızlı bir şekilde etkileyecektir. tren, deniz ve hava yolları gibi spesifik ulaşım metotları tamamen devre dışı kalır. coğrafi konumlardan ötürü tükiyede'ki dağlık bölgelerde yaşayanlar için karayolu ulaşımı da etkileneceğinden buralarda da hızlı çöküş yaşanır.
lojistik ve ulaşımın durmasıyla beraber gıda ve diğer zincir sistemleri de sekteye uğradığından panik ve yağma olayları gelişecektir. mevcut gıda stokları bir kaç hafta gibi kısa bir sürede eriyecektir. belki kırsal bölgelerde tarım alanları bulunduğundan buralarda gıda sıkıntısı biraz daha sonra gözlemlenebilir.
devlet yapılarının reaksiyonlarına gelecek olursak 6 şubat 2023 tarihinde, merkez üssü kahramanmaraş olan depremde gaziantep, hatay, adana, adıyaman, elazığ, diyarbakır, kilis, malatya, osmaniye ve şanlıurfa gibi illerimiz topluca etkilenmişti ve bu gibi bir felakette devlet yapıları sınıfta kalarak çökmüştü dersek doğru bir öz eleştir yapmış oluruz.
bu örnekle yola çıkarsak afet yönetimi başta afad ve tsk gibi kurumlar üzerinden yürütülecektir. yukarıda ki örneği bakacak olursak birde buna enerji, ulaşım ve lojistik ve diğer zincirlerin göçmeside eklenince haberleşmede kesileceği için komuta zinciri daha kötü bir şekilde dağılacaktır diye düşünüyorum.
ilerleyen aşamada bu tür otoriteler çökeceğinden sosyal çöküş ve yeni düzen arayışları olacak bazı bölgeler veya şehirler bağımsız otorite alanlarına dönüşecektir. büyükşehirlerde ise yukarıda değindiğim gibi su, elektrik, gıda ve güvenliğin kesilmesiyle kısa sürede kaotik ortam oluşacaktır ve silahlı gruplar, ortaya çıkarak küçük çete grupları ya da kendilerini otorite olarak gösteren küçük devletçikler oluşacaktır.
muhtemel kırsalda da aynı şeyler görülecektir ve tüm türkiye'de birçok feodal yapılar ortaya çıkacaktır. otomatik olarak din ve inanç sistemi de bundan etkilenerek çeşitli mistik yorumlar ve yeni dini yorumlar ortaya çıkacaktır ve belki de farklı dinler ve peygamberler ortaya çıkacaktır.
sonuç olarak
türkiye, mevcut altyapısı, coğrafi avantajları ve kültürel bağları sayesinde küresel bir çöküşte bazı avantajlar sunabilse de ben, yaşanan bu çöküşten en iyi ihtimalle sağlam bir yapıda çıkabileceğini düşünmüyorum. şehirler merkezlerinin aşırı yoğunluğu, günümüz teknoloji bağımlılık ve siyasi kırılganlık nedeniyle büyük kayıplar yaşanacağı kesindir. hayatta kalan topluluklar kırsal bölgelerde izole biçimde yeniden organize olabilirler ise ancak bu şekilde ve her şeyi yeniden keşfederek yeni bir toplumsal düzel kurabilirler, büyük ihtimalle bugünkü türkiye cumhuriyeti'nin kurumsal yapısına benzemez ve daha çok yerel, kabilevî, din temelli, otokratik bir yapı hakim olur.