Thor: Love and Thunder, Neden Bütün Marvel Filmleri İçinde Açık Ara En Kötüsü?

Yönetmen Taika Waititi'nin gaddarca harcadığı son Thor filminin günahlarını, hem çizgi romanlar hem de filmlerin sıkı fanı olan bir Sözlük yazarı anlatıyor.
Thor: Love and Thunder, Neden Bütün Marvel Filmleri İçinde Açık Ara En Kötüsü?
Uyarı: Spoiler içerir.

sinematik evren kavramını çok seviyorum

bunu en başarılı şekilde uygulayanın marvel cinematic universe olduğunu düşündüğüm ve aynı zamanda bir çizgi roman okuyucusu da olduğum için mcu'dan çok keyif alıyorum. her filmi ve diziyi heyecanla bekleyip, göndermeleri, çizgi roman referanslarını, easter egg'leri, filmlerin birbiri ile olan büyük resmi ortaya koyan bağlantılarını takip etmek çok hoşuma gidiyor. tekil olarak filmlere baktığımız zaman ise mcu filmlerinin genel geçer blockbuster film kurallarını güzel uyguladığını, izlemesi keyifli ürünler olduğunu, kalite anlamında yukarıya oynayan işlerinin de çok olduğunu ama belli seviyenin de altına inmediğini söyleyebilirim... ta ki thor: love and thunder'a kadar.


normalde mcu filmleri ile ilgili yazarken çok büyük bir coşku ile yazmam lazım ama bu film ile ilgili coşkuyu bir kenara bırakayım, neredeyse yazmak bile içimden gelmiyor. yine de bir şeyler de karalamak lazım. filmde evrene giren en önemli şey tabii ki eternity. karakter ilk kez 1965 yılında yayınlanan strange tales'in 138. sayısı ile marvel evrenine giriyor. marvel evreninin abstract entities olarak anılan tanrısal seviye karakterlerinin en önemlilerinden biri. kozmos'un bedenleşmiş hali. multiversal eternity diye bir kavramda var ama o ayrı. karakterin önümüzdeki dönemlerde de görünme ihtimali elbette var. çizgi romanlardan yola çıkarsak aslında celestials'ın bile üzerinde olan, fiziksel olarak yenme olanağının çok düşük olduğu bir varlık. cosmic being'lerin daha çok görünmeye başladığı bir dönemde eternity'nin de mcu'ya katılması çok güzel oldu.

Doctor Strange ve Eternity

filmle ilgili tek güzel şeyi yoldan çektiğimize göre thor: love and thunder'ın bütün mcu filmlerinden daha kötü olmasına neden olan şeylere biraz daha bakmak lazım

bu filmin en büyük sorunu bence mizah/ciddiyet dengesizliği ve mizahın filmde kullanılma amacı. james gunn ve taika waititi çizgi roman uyarlamaları yapan ve mizahı en fazla kullanan en başarılı iki yönetmendi belki de. guardians of the galaxy ve thor: ragnarok filmleri mizahı hikaye anlatımında bir araç olarak kullanan filmlerdi. çok başarılı oldular. mcu'da ciddi etki bıraktılar. guardians of the galaxy vol. 2 bu dengeyi mizah lehine bozarak ilk filmin üzerine kalite anlamında çıkamamıştı. taika waititi'nin thor: love and thunder'ı ise formülden tamamen çıkıp mizahı amaç haline getiriyor.

Waititi'nin MCU'dan elini ayağını çekmesi en büyük temennimiz.

thor: ragnarok'u hatırlayalım. mizah oranı en yüksek mcu filmi olduğu için o dönemde daha azınlıkta kalan bir kesim tarafından eleştirilmişti. ama filmi incelediğimiz zaman ciddi anlarının da çok fazla olduğunu, bu kısımların duygusal anlamda vurucu olduğunu, mizahın ciddi anları (yönetmenin hikaye anlatım biçimi bu olduğu için) beslediğini rahatlıkla görebiliyorduk. buna kaliteli sanat yönetmenliği, mcu'nun en iyilerinden olan görüntü yönetmenliklerinden birini de eklediğimiz zaman kaliteli bir iş ortaya çıkıyordu. thor: love and thunder'da ise her şey 180 derece tersine dönüyor.

taika waititi'nin hikaye olarak bize anlatmak istediği neredeyse hiçbir şey yok

filmin sözde ilham aldığı jason aaron'ın yazdığı çizgi romanlar olan thor: god of thunder ve the mighty thor hikayeleri o kadar basite indirgenmiş vaziyette ki... evet mcu'da zorunluluk olarak çizgi romandaki hikayelerin çapı küçültülüyor ama bu kadar tahrip etmeyi ben ilk defa görüyorum. thor ve gorr karakterleri üzerinden 'insanların tanrılara ihtiyacı var mı? yok mu?' gibi bir çatışmayı derinlemesine incelemek varken parodi filmi çekmek benim aklımın aldığı bir şey değil. parodi demişken, evet bu filmin genel tonu thor parodisi gibi. mcu'nun başından beri savaşta ölünce asgard'lıların valhalla'ya gitmesinden bahsediliyor. thor, sif'i yaralı halde bulduğu zaman sen valhalla'ya gidemezsin kopan kolun valhalla'ya gitmiştir diyor. bu mizah, parodi mizahı. thor ile gorr ilk kez karşılaştığı zaman ara flashback sahnesi giriyor ve biz thor'u sosis kıyafetinde görüyoruz. bunları gördükten sonra bu filmi nasıl ciddiye almamız bekleniyor? ki zaten beklenmediği için de film frenleri boşalmış bir kamyon gibi komik olmakla alakası bile olmayan esprileri ile kendi kendini yıka yıka gidiyor...

gorr halen filmin en iyi karakteri

ama elinde her zaman her şeyini ortaya koyan christian bale gibi bir oyuncu varken, motivasyonu derin ve istediğin her noktaya koyabileceğin böyle bir karakter varken, gorr'u bu kadar vasat kullanmak ancak waititi'nin kasıtlı olarak yaptığı bir şey olabilir. yine dönüp dolaşıp geliyoruz aslında waititi'nin bu filmi hikaye anlatmak için çekmemesine. son derece vurucu başlangıcının ardından gorr'u film boyunca kaçırdığı çocuklara korku hikayeleri anlatan birine çevirmek olacak iş değil. adı "god butcher" olan bir karakterin var ve açılış sekansı dışında bir kez bile bir tanrı ile karşılaştığını görmüyoruz. şaka gibi. film zaten koca bir şaka.


aslına bakılırsa film çok güzel şeyleri yakalıyor

thor, tanrıların hala gerekliliğine inanan bir tanrı. gorr ise tanrıların neslinin bitmesi gerektiğini düşünen bir kul. bunu da en acı şekilde tecrübe etmiş. benzer kayıpları thor da yaşadı bu filme kadar ama o umudunu kaybetmemiş. gorr ise kaybetmiş. işte çatışma noktası! ama işlenmiyor! en güvenilen tanrılardan birinin yanına gidiliyor. zeus ve omnipotence city'deki tanrıların keyfi yerinde. hatta tanrılar "herkes kendi kullarından sorumlu, diğerlerine bakmayız" diyor. işte tam üzerine gidilecek konu! ama yok! tanrılar böyle davranırken bir insanın tanrısal bir güçle kendisini feda ederek yine de yardım etmesi! ama o da yok! yani film işleyebileceği ve derinleştirebileceği konuları yakalıyor ama hiçbir şekilde işlemiyor...

shadow realm dövüşü dışında teknik anlamda da inanılmaz bir düşüş var

film her anlamda çok kötü görünüyor. cgi belli olmasın diye flu tutulan arka planlar, mcu tarihinin en kötü görünen karesi olan axl ile thor konuşması vb...


önceki filmle hikaye akışı anlamında da gereksiz bir benzerlik var

zaten hela'nın kullandığı kılıcın ismi necrosword olmasa da işlevi necrosword idi. bunda ismi necrosword ama işlevi necrosword değil. hela'da gorr'da filmin bir döneminde bifrost'a ulaşmaya çalışıyor. iki filmde de villain'ın ulaşmaya çalıştığı ya da esir tuttuğu asgard halkı var. iki filmde de heimdall ya da heimdall bağlantılı bir karakter ile bağlantı kurularak o kalabalık ile thor iletişime geçiyor. iki filminde tam ortasında ana sürecin tamamen dışında bir mekana gidiliyor bir nesne ya da kişi alınıyor. waititi neden üst üste çektiği iki thor filminde birbirlerine bu kadar benzeyen temaları tercih etmiş anlamak mümkün değil.


yazıyı ağır ağır sonlandırmadan bu filmle birlikte evrene yunan mitolojisine ait karakterlerin de katılmasından bahsetmek lazım

zeus ve hercules gördüklerimizin içerisinde en önemlileri. zeus'un film içerisinde nasıl işlendiğinden bahsetmek dahi istemiyorum. ama nasıl bir film çektilerse artık kendi içlerinde bile after credits'te karakterlerin getirildikleri hale karşılık bir gönderme yapılmış. zeus'un ağzından biz şakaya döndük artık daha ciddi olmalıyız diye bir söz duyuyoruz. ben de umarım daha ciddi tasvir edilirler diyerek zeus'a katılmak istiyorum. hercules'in de önümüzdeki dönemde mcu'da önemli bir rolü olacağını tahmin etmek güç değil. şu an için hangi projede görüneceği ise belli değil.

thor: love and thunder benim için izlemesi çok zor bir film oldu

mcu'yu rewatch yaptığım dönemlerde bile izler miyim bilmiyorum. mcu'nun en kötü filminin bu olduğunu düşünüyorum. eğer beşinci film gelirse umarım taika waititi filmi yönetmez. bu filmden sonra acilen marvel studios ve waititi'nin yollarının ayrılması gerektiğine inanıyorum.