Türk Futbol Tarihinin En Sansasyonel Maçlarından: 19 Eylül 2000 Beşiktaş-Barcelona Maçı
19 eylül 2000 beşiktaş barcelona maçı... tam 20 yıl önce bugün takım olmak nedir'in nadide örneklerinden biri olarak türk futbol tarihine geçmiş maç.
beşiktaş o gün maça solda münch'le dengeli, sağda nihat'la enerjik şekilde oynamaya çalıştığı bir 3-5-2 başladı.
bu düzende amaç merkezde 3+3 bir savunma bloğu oluşturup barcelona'yı sıkıştırmak, kapılan toplarla hızlı hücuma çıkmaktı. bu planda en büyük görev merkezde dinamo görevi gören ibrahim üzülmez ve yanındaki tayfur - karhan ikilisinindi:
ibrahim üzülmez
karhan
nihat - tayfur - ibrahim'le biten kontratak
ibrahim eğer top kapıldığı anda merkez/sola yakınsa kendisi koşardı, ancak uzaksa bu sefer onun yerini dolduracak biri çıkar ve soldan fırlayan markus münch'ü beslerdi:
karhan kaçırıyor
ümit öne çıkıp verkaç yaptırıyor
ikinci büyük görev, alan daralttıktan sonra forvetleri döndürmemesi gereken kenar stoperler erman güraçar ve dimitri khlestov'a düştü. onlar da, sırtı dönük top alan, veya içeri girmeyi son anda başaran barçalılar'a ellerinden geldiğince göz açtırmadılar:
erman zaman zaman sendelese de, özellikle khlestov'un rivaldo'ya markajı, akabinde hemen ikinci bir arkadaşının baskıya gelmesiyle birlikte önemli bir etki yarattı:
khlestov + ibrahim + kazanılan top
khlestov + nouma + kontratak + karhan'ın şutu
savunmayı takım boyunu bu denli kısaltarak yapmak çok önemliydi zira barcelona maça kenar stoperlerin (özellikle sol stoper sergi'nin) kenarlara açılarak oynadığı, de la pena'nın merkezde beyin görevi gördüğü, kenarlarda overmars - simao sabrosa gibi iki driblingcinin, hücumda ise kluivert - rivaldo ikilisinin oynadığı bir 3-5-2 çıkmıştı:
bu düzende amaç ayağa oynayıp oyun kurmak, rakip sahaya geçince kluivert - rivaldo ikilisini bjk savunmasıyla baş başa bırakmaktı.
işte bu noktada beşiktaş'ın merkezdeki kalabalık savunma anlayışı, yani stoperleri yalnız bırakmamayı amaçlayan 3+3 yapısı iyi çalıştı:
kluivert'a baskı
savunmaya nouma da katılıyor
bu yapının korunması çok önemliydi zira barcelona, anlık konsantrasyon kaybında rakip defansın dengesini anında bozardı. nitekim birkaç deneme sonrası erman'ın bölgesinden madeni bulan barcelona, o bölgeden paslaşarak gelmeyi başardığı her an beşiktaş'ı ters ayakta yakaladı. bu anlarda sahneye ümit bozkurt önderliğindeki yardımlaşma girdi:
erman kluivert'ı döndürüyor, overmars'a giden topu ümit kesiyor
erman - ümit - erman kademe zinciri
erman overmars'ı kaçırıyor, ümit yetişiyor
tüm çarelerin tükendiği tek bir an vardı, onda da ike shorunmu vardı
(nitekim buna ikinci yarıda da devam edecekti).
tüm bu yardımlaşma ve takım olma bilinci, ibrahim üzülmez'in dinamoluğuyla lezzetli bir hal almış; sağa gelip overmars'a yaptırdığı faul sonrası kullanılan serbest vuruştan seken topu yine kendisinin koşup kazanması, tayfur'un önüne düşen topun tek pasla nihat'a gidişi, nihat'ın sağdan ortasına ahmet dursun'un ayak ucuyla dokunmasıyla golü bulan beşiktaş 1-0'ı yakalamıştı.
beşiktaş rakibini kitlemeyi başardığı ilk yarının ardından, ikinci devreye bir nebze cesur başlamıştı. ilk yarıdaki ibrahim-münch nöbetleşmesinin yerini, hücumda 4-4-2'ye dönüş almış ve ibrahim - münch önlü arkalı oynamaya başlamıştı. bu sayede hücum anlarında rakip sahada daha kalabalık olmaya çalışılıyordu, nitekim, gerek birbirine daha yakın oynamaya başlayan ahmet dursun - nouma ikilisinin yardımlaşmasıyla toplanan uzun toplar sayesinde, gerekse bireysel çıkışlarla ikinci yarının henüz başlarında ciddi pozisyonlar yakalandı:
ahmet dursun'un aşırtması
nihat'ın ortası
khlestov'un soldan çıkışı + verkaçla bindirme yapışı + ahmet dursun'a pası
ibrahim üzülmez'in fırlayışı
ancak bu açılım, stoper önündeki oyuncuların ileride yakalanmasına sebep oldu, barcelona maçın başından beri deneyip de bulamadığı, forvetlerini bjk savunmasıyla bire bir bırakma fırsatını bulmaya başladı, ama bunların çoğunda devreye erman güraçar girdi:
erman kesiyor
rivaldo neyse ki kötü vuruyor
son anda erman kesiyor
bu anlardan sonra ağzı yanan beşiktaş savunmada yavaş yavaş ilk yarıdaki haline bürünmeye başladı. yaklaşık 10-15 dk boyunca kitlemeyi başardığı barcelona'nın hocası lorenzo serra ferrer, sol stoper sergi'yi çıkarıp forvete alfonso'yu almış, petit'i sol stopere çekmiş ve barcelona 3-4-1-2'ye bürünmüştü.
ama ferrer'e kimse dememişti ki deli ibo vites arttırdı diye:
soldan akıyor
maçın başından beri çoğu hücumunu buradan geliştiren beşiktaş'ın madeni de burasıydı, savunma katkısı düşük simao sabrosa'nın bölgesi. ferrer kluivert'ın yerine dani'yi alıp forveti iyice tazelese de, bunun meyvesini toplayamadan beşiktaş maden bölgeden (barcelona'nın riski arttırıp açıklar vermesinin de katkısıyla) ikinci golü buldu:
deli ibo devam ediyor + nouma + ahmet dursun, 2-0
bu golden sonra simao çıkıp yerine zenden girmiş, overmars sağa geçmişti, ama iş işten de geçmişti.
75 dk boyunca iyice yorulmuş olan bjk savunması karşısında forvetlerini tazeleyen barcelona beşiktaş'ın yorgun stoperlerini zorlayacağının sinyallerini veriyordu. ahmet dursun'un yerine yasin sülün'ü sokup 3-6-1'e dönen beşiktaş'ta, tekrardan sahneye ike shorunmu çıktı:
önce ümit sonra erman'ın hataları
defans iki kere fake yiyor
takımı yeniden kendine getiren bu kurtarışlar sonrası savunmada biraz daha canlanan beşiktaş, üçüncü golün sinyalini nihat kahveci'yle vermişti. birkaç dakika arayla yaptığı iki önemli defansif müdahale sonrası iki ciddi pozisyon yakalanmış (açık vermeye devam eden barcelona orta sahası geçilerek), ikincisinde gol gelmişti:
yaptığı pres sonrası nouma'nın önüne düşen top
doğru yer tutup aldığı ve ileri taşıdığı topla açılan oyun...
nitekim bunun devamındaki pozisyonda soldan ibrahim - münch anlaşmasıyla nouma'nın golü geliyor, 3-0
sinerji öyle bir hal almıştı ki, üçüncü golden hemen sonra nouma'nın yerine giren fazlı ulusal kendi kaptırdığı top için yaptığı mücadele sonrası serbest vuruş kazandırmış, nihat'ın vuruşunda top barajdan sekip üst direkten dönmüş, 4 olma fırsatı kaçmıştı.
saha içi sebepleri
herkesin görevini kendi yeteneği nezdinde tam yaptığı, gücün yetmediği yerde diğer arkadaşın yardıma geldiği, takım olmanın hakkını vererek oynanıp tarihe geçen bu maçın saha içi sebepleri ağırlık sırasına göre:
1) ibrahim üzülmez önderliğindeki takım enerjisi
2) nouma'sından shorunmu'suna herkesin savunma konusunda üstüne düşeni yapması, yardımlaşma bilinci
3) iki takımın da karşısındaki madeni bulması, ancak bunu değerlendirebilen takımın kazanması
tabi bu skorun altında yatan bazı yan sebepler de vardı
1) nevio scala'nın beşiktaş'a zirve yaptırdığı döneme denk gelmesi: sezonu şl ön elemesi sebebiyle erken açan beşiktaş erken form tutmuştu, eylül-ekim aylarında zirve yapan takım sadece barcelona'ya değil, ligde de aynı dönemde oynanan derbilerde fenerbahçe ve galatasaray'a 3 atmıştı. sonraki aylarda gerek scala'nın sorunları gerekse takımdaki bazı problemler bu gidişatı durdurmuş, birkaç ay içinde scala'nın yerini daum almıştı.
2) lorenzo serra ferrer'in beşiktaş'ı hafife alması: maçtan önce yaptığı "beşiktaş'ın hiçbir oyuncusundan çekinmiyoruz" ve "inönü'nün büyütülecek bir atmosferi yok" tarzı açıklamalarıyla bunu belli etmişti. nitekim bu mağlubiyetin ardından ikinci maçta işi ciddiye almış; luis enrique, cocu, reiziger, puyol, genç xavi gibi elemanları da oynatınca beşiktaş'ı 5-0 yenmişti.
3) barcelona'nın ayağa oynayan bir takım olması: beşiktaş'ın o sezonki savunması hava toplarında ve yan toplarda çok iyi değildi, ama barcelona gibi sürekli yerden deneyen bir takım karşısında ful konsantre olunca kitlemeyi başardılar. nitekim gruptaki diğer takımlar ac milan ve leeds united gerek duran toplarla, gerekse hızlı kanat akınlarıyla beşiktaş'ı bozguna uğratmıştı. özellikle duran toplar yüzünden beşiktaş'ın şl deplasmanlarında başı epey ağrımıştı, hatta 5-0 mağlup olunan barcelona deplasmanı da buna dahil; ilk 2 gol kornerden, 4. gol ise yandan kullanılan serbest vuruşta yapılan penaltı sonrası yenmişti.
4) barcelona'nın o sezon bildiğimiz barcelona olmadığını da belirtelim. nitekim o sezon gruptan çıkamamış, uefa'dan devam ettiği yolu yarı finalde liverpool'a elenerek son bulmuştu. tabii şu da var; barcelona bu maçta bjk'ye 3-0 yenilmeyip en azından bir beraberlik bile koparsaydı grubu 2. bitirip çıkacaktı.
uzun lafın kısası türk futbol tarihinin en sansasyonel maçlarından biriydi, bunu da beşiktaş'ın o akşamki takım ruhu başarmıştı.