Türkiye'de Station Wagon Otomobiller Neden Pek Tutmadı?

Avrupa ve Amerika'da yoğun olarak tercih edilen Station Wagon araçlara Türkiye'de pek rağbet yok.
Türkiye'de Station Wagon Otomobiller Neden Pek Tutmadı?

türkiye'de station wagon (sw) seviliyor sevilmesine de insanlar son yıllarda eskiden olduğundan daha fazla gösterişe düştü. şimdi nasıl ticarilere iyi gözle bakılmıyorsa eskiden de station'lar için tesisatçı/elektrikçi arabası yakıştırması yapılırdı.

hafif ticari araçların yaygınlaşması

ne var ki aslında vatandaşlarımıza çok uygun bir karoseri yapısı olan sw'lerin, fiyat avantajı ile hafif ticarilerin yaygınlaşması sonucu satış adetleri azaldı. türkiye'de araç alımında en önemli etmenlerden biri de aracın ikinci el satış değeri ve hızıdır. bunu da satış adetleri çok etkiler. aslında sw ülkemizdeki kullanıcıların alışkanlıklarına çok uygundur. çoluk çocuk pikniğe gider, memleketinden bir şeyler taşır, yeri gelir iş için kullanır yeri gelir eşya taşır sw. tam ihtiyacını görür fakat fiyat dezavantajı ile ticariler karşısında yenilmiştir. bunda da en büyük etmen vergi sisteminin saçmalığıdır.


görsellik

işin görsellik boyutu tamamen subjektif bir olgudur. aerodinamik olarak sw çoğu modelde sedandan iyidir. aslında sw'ler, sedanın uzatılıp kapanmışı değildir. a, b, c sınıfı araçlar hatchback (hb), sw olarak tasarlanır; sedan formu ise sonradan kesilip biçilir. sıfırdan sedan tasarım genelde full size araçlarda olur.

station wagon ihtiyacı

sw tercihini kökenden ziyade ihtiyaç belirler. yani birisi köylü olduğu için sw tercih etmez ama köyde büyük yükler yükleyeceği bir araca ihtiyacı olduğu için sw tercih eder. tıpkı bir kent soylu isviçreli varsılın kayağa gitmek için sw tercih etmesi gibi ihtiyaçtan doğar. türkiye'de de bu ihtiyaç kişi başına düşen gsyih düşük ve gelir adaletsizliğinin yüksek olması sebebiyle daha ucuz, erişilebilir, çok satmasından dolayı ikinci el değeri yüksek, yedek parça fiyatları ve işletme maliyetleri düşük olan ticari araçlara kaymıştır. emin olun, bu ekonomik parametreler insanımız lehine biraz gelişse kimse ne ticariye, ne sedana bakar. günümüzde dahi bu zor ekonomide insanlar prestij davasına aslında sw ve hb karoseriden doğan suv'lara yönelirken, ekonominin biraz daha iyi olduğu yerde ticari sadece ticaride kullanılır.


boyut

boyut olarak ise sw'lar genelde sedanlar ile aynıdır, yani park için bir dezavantaj oluşturmaz. bazı sportwagon olarak adlandırılan c sütunu ile d sütunu arasındaki eğimin fazla mesafenin kısa olduğu modellerde ise klasik sw'lere oranla bagaj hacmi dezavantajı oluşabilir. özellikle 2000 sonrası dönemde artan kasa çeşitlemeleri ile beraber pek çok melez karoseri görüyoruz. burada da yine dünyada artan bir eğilim olan bireyselciliğin, pazarlamacıların bir enstrüman olarak kullandığı popüler bir kavram olan kişiselleştirme sonucunda farklı beğenilere hitap etmek için kökeni sw ve coupe araçlar olan suv coupe gibi ara formlar ivme kazandı. tabii ülke olarak olmayan paramızla biz de bundan nemalandık. hatchback olamayacak araçları, sw formu olan suv niyetine almaya başladık. zaten bu suv meselesi başlı başına ayrı bir konu.

bagaj

bagaj konusunda ise sedanların bagajları hayli büyümesine rağmen yükleme eşiği sorunları nedeniyle kullanışlı değildir. suv'ların bagajları ise büyük lastik çapından kaynaklanan büyük davlumbaz ve süspansiyon sistemi sebebi ile aracın boyutuna göre küçük kalır. otomobile bakarsınız kocaman görünür ama bagajı açarsınız 350 litre gibi mütevazı bir hacimle karşılaşırsınız. yine bu lanet olası popülerlik kavramlarının sonucu olarak sosyal medyadan tutun araç seçimlerimize kadar. spor keskin hatlı araç talebi dolayısıyla bazı sw modelleri gerçekten bahsedildiği gibi sedanıyla neredeyse aynı bagaj hacmine sahip olabiliyor. bunda da sebep az önce belirttiğim c ve d sütunu arasını coupe formlu tasarım ile birleştirilmeye çalışıp beğeniye hitap etme. bu da bizim sw araçta beklediğimiz fonksiyonelliği öldürüyor ve insanlar yine başka kasa seçeneklerine yöneliyor.


volvo

sw'den bahsedip volvo'dan bahsetmemek olmaz. her ne kadar 2. nesli ile hatchback'e daha yakın olsa da düşük hacimli motorlar ile ülkemizde sunulan v40, dönemine göre gerçekten çok iyi satmıştı. ilk nesli de harika bir sw olan v40 pek çok piyasa handikapına sahip olsa da iyi bir satış grafiği sergilemiş, dünya piyasalarında yaşanan dolar bolluğundan nemalanan ülkemizde de halkımızın takdirine mazhar olmuştur.

suv çılgınlığını bir kenara koyarsak, gerekli koşullar oluşursa ve markalar bunu iyi süzerse; türkiye gibi zayıf ekonomideki bir ülkede bile station volvo en çok satan sw arabalar arasına girmesi işten bile değildir.