Ülkemizi Sarıp Sarmalayan Denizlerin İsimleri Nereden Geliyor?
öncelikle hikayesi en kısa olandan, en uzun olana doğru gideceğimi belirtmek isterim...
marmara denizi
şu anda balıkesir'e bağlı bulunan ve deniz içerisindeki en büyük ada olan marmara adası'na, burada çok fazla mermer bulunmasından dolayı, çokkk eski zamanlarda yunanca mermer anlamına gelen marmaros deniliyordu ve bu isim zaman içerisinde deniz için de kullanılmaya başlandı.
ne var! kısa dedik ya baştan...
akdeniz ve karadeniz
eski türkler ve dahi osmanlılar coğrafyayı anlamlandırırken renkler ve yönler arasında bir ilişki kurmuştu. yani yönleri renklendiriyorlardı.
- batı için ak (beyaz)
- doğu için mavi ve yeşil
- kuzey için kara (siyah)
- güney için kızıl (kırmızı)
- merkez için ise altın (sarı) renklerini kullanıyorlardı.
batı’yı ifade eden ak kelimesi osmanlı'da bahr-i sefid olarak anılan akdeniz isminin, kuzeyi ifade eden kara kelimesi ise osmanlı'da bahr-i siyah olarak anılan karadeniz isminin kaynağını teşkil etmektedir. o aralardan "ama akdeniz batıda değil kii, güneydeee!" diye bıdırlananlar! bi saçmalamayın allah aşkına
yeşilırmak (doğu ırmak), akhunlar (batı hunları), kızıl deniz (güney denizi) kelimelerini ise size bonus olarak sunuyorum.
ege denizi
efendim bu şahane deniz için tam manasıyla ağzı olan konuşmuştur.
yunan görüşüne göre ege denizinin ismi aegeus efsanesine dayandırılmaktadır.
bu efsaneye göre atina'da düzenlenen bir bayram olan panathenaia'da girit kralı minos'un oğlu androgues, ki kendisi aynı zamanda diri vücutlu bir atletmiş, öldürülür. bu olay üzerine girit kralı " siz misiniz lan benim andro mu öldüren!" diyerekten, diyet olarak atina'dan, her yıl kurban edilmek üzere, yedi kız ve yedi erkeğin gönderilmesini ister. bu isteğe karşılık "olduuuu, gözlerim doldu!" diyen atina kralı aegeus, oğlu theseus'a "tizzz gidip şu mel'unu öldüresin... sana emanet ettiğim bu davada eğer muvaffak olursan dönerken gemine beyaz yelken, yok olmaz da işi eline yüzüne bulaştırırsan siyah yelken bağla da öyle gel..." der ve onu bir gemi ile girit'e gönderir. theseus, girit'e gider ve giriştiği savaşta galip gelerek kralı öldürür. atina'ya dönmek üzere denize açılır.
fakat o da ne! kendisi dersin başını cankulağıyla dinleyen fakat sonuna doğru gündüz düşüne dalan öğrenciler gibidir. "hangisi muvakaffaktı lan!" der ve ölümü temsil ettiğini düşündüğü siyah yelkeni çeker. kıyıda oğlunu bekleyen aegeus, (ki bunu da hiç aklım almaz, lan oğlum kralsın sen, git tahtında falan otur, ne dikiliyon ayakta de mi!) siyah yelkeni görünce oğlunun mağlup olduğunu zanneder ve üzüntüsünden denize atlayarak intihar eder. aegeus'un intihar ettiği yer atina körfezi'dir. bu nedenle bu körfez ve çevresi aegeus pontos, yani ege denizi olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
fakat anadolu insanı "bi de bize dersiniz türk filmleri şöyle saçma, denize atlanıp intihar mı edilirmiş lan!" diyerekten bu efsanenin sırf "ege denizi adı bizden çıktı" diyebilmek için uydurulduğunu ileri sürmüştür.
(bkz: bilge umar)
kendileri, bu ismin eski anadolu dillerinden olan luvi dilinden gelen bir miras olduğu savunmaktadır. yunanca "aigaion pelagos" kelimesinin, luvice toprak anlamına gelen "aia/ia" kelimesinden türediğini iddia eder ve adı ana tanrıça kültü ile ilişkilendirir. sakın bana " ana tanrıçayı anladık da kült ne arkadaş?" demeyin, valla bozuşuruz. bu kadar ufuk açıklığı neyinize yetmiyor!
ege denizi'nin diğer adı olarak bilinen adalar denizi ifadesinin ise takdir edersiniz ki bir hikayesi, efsanesi falan yok. adı üstünde, adalar denizi...