Uludağ'da 1 Aralık'tan Beri Kayıp Olan 2 Dağcıyla İlgili Son Durum Nedir?
arama kurtarmada yer alan veya yer almış ekipler şu şekilde:
afad, akut, anda, ihh, jak, jöh, nak, bakut, todoks, uludak, yeşil bursa dağcılık, yıldırım dağcılık. bunların dışında bağımsız gönüllü dağcılar da bulunuyor.
tüm görevli ve gönüllü arama kurtarma ekiplerine göstermekte oldukları mücadele için kendi adıma minnettarım.
montun bulunduğu küreklidere mevkiinde yoğunlaştırılmış aramalar var. softaboğan mevkiinde ayrıca aşağıdan yukarı bir tarama yapan ekip bulunuyor.
en son olarak dün, su içerisinde saplanmış bir adet baton bulunması, birinin veya her ikisinin de suya düşme ihtimalini çoğaltıyor. batonun görülememesi için onlarca neden olabilir, nasıl görmezler diye öyle uzaktan sallamak kolay. hülasa, batonun sapanlandığı alan önceden karla kaplı olabilir, başka nedenler olabilir.
bölge çok engebeli, arazide uçurumlar var, doğal engeller var, hava şartları çetin, her yer kalın kar tabakası ile kaplı, eğimlerde bu kalınlık 1,5 metre ve üzerinde. bu konu üzerine yapılan ve yapılacak olan tüm varsayımların hiçbir anlamı yok.
çocuklar her ne kadar tecrübesiz olsalar da yanlarında hiçbir ekipman taşımadıklarını da biliyoruz. can bu, sonuna kadar mücadele edeceklerdir veya etmişlerdir. insan ve bu tür yerlere az çok aşina olmuş bireyler, tüm güçlerini gösterirler.
fakat emareler, birinin veya belki her ikisinin suya düşmüş olabileceği yönünde. belki sisli havada içlerinden biri bu akarcayı göremeyip düşmüş olabilir. fakat derinliği olmayan, yüksek akıntısı bulunmayan bu yerde batonu neden bıraktılar? biri montunu gayri ihtiyari çıkarıp, suya düşene yardıma inmiş olabilir. iyi de neden bu ekipmanlarını geri almadılar? basına inanmak mümkün değil ama bulunan batonu ailenin biri teyit etmiş. ama yine de bu bulunan batonun onlardan birine ait olduğunu göstermez.
iki ihtimal düşünüyorum. bu alanda yaşanılanlar yoğun sis halindeyken yaşanmış olabilir. bu sebeple eşyalarını tekrar bulamadan bölgeden kaçışlarına devam etmiş olabilirler, soğuk su ile yekvücut temas ve beraberinde oluşacak bilinen problemler ile panik hali bölgeyi terk etmiş ve sığınacak bir yer bulmaları için yollarına devam etmiş olabilirler.
bir diğer arkadaştan hiçbir iz yok, bulunan malzemeler hep bir kişiye (efe sarp) ait. bu tür durumlarda birbirlerini terk edeceklerini hiç zannetmiyorum ama doğa bu; şartlar istenmeyen her şeyi yaşatmış olabilir. ıslandılarsa ateş yakmadan durumlarını kurtarmaları mümkün değil. bu tür koşullarda ateş yakmak imkansız değildir ama düzeneğiniz yoksa tecrübeli olsanız bile korkunç zordur. çok keder verici ama böyle. soğukta vücudun direncini katbekat kıran, yıkan, tüketen şey ıslak kalmaktır.
eşyaların ilk günlerde bulunamaması arama alanını veya aranması gereken alanları maalesef genişletti.
keşif amaçlı çıktıklarını tahmin ettiğim, tamamen hazırlıksız çıkılan bu yolda, eminim ki bu arkadaşlar bu kadar aldıkları mesafeler ile çok ciddi mücadele göstermiş veya gösteriyorlardır. sağlarsa eğer allah yardımcıları olsun.
inanılmaz zayıf olsa da gönlüm iyi haberlerden yana.
Efe Sarp'ın arkadaşı Ömer Yavuz'un paylaştığı 12 Kasım tarihli Uludağ zirve videosu
Bu videodan hareketle yazılmış bir Ekşi Sözlük entry'si
efe'nin 12 kasım'daki videosunu izledikten sonra iki nokta dikkatimi çok çekti. iki saatte zirve yaptık di mi diyor, arkadaşı onu düzelterek hayır üç saat sürdü diyor. ben bu diyalogdan maalesef efe'nin bilinçaltının uludağ zirve yürüyüşünü çok hafife aldığını çıkardım. kaçırdığı ayrıntı ise yanındaki arkadaşının gerçek bir profesyonel olduğu. yanındaki arkadaşının instagram hesabına şöyle bir iki dakika bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten.
videonun bu kısmından sonra ise daha tehlikeli bir şey söylüyor efe. önce şakayla karışık arkadaşlarına takılıyor zirvenin rakım yüksekliğinden, hemen sonrasında ise şu cümleyi kuruyor: "rotayı ömer biliyor". evet bu cümle aslında şu an gelinen noktayı ortaya koyuyor. efe, o rotayı bilmiyordu. ömer'le beraber çıktıktan sonra ise büyük ihtimalle aldığı keyfi hemen tekrar yaşamak istedi ama bu sefer ömer yoktu yanında. rotayı bilen ömer.
daha önce uludağ'da zirve yapmadım. açıkçası hiç düşünmedim de araştırmadım da. bu olaydan hemen sonra epeyce araştırdım. youtube videolarını izledim, bunu çok defa yapmış insanların bloglarını okudum. hepsinin ortak fikri uludağ'da zirve yapmanın dağcılar için başlangıç sayılabilecek bir parkur olduğu idi. hastalığınız yoksa, rahat kıyafetler ve hafif atıştırmalıklarla rahatlıkla bu parkuru çıkabilirsiniz yorumlarına çok rastladım. hatta dağcılık geçmişiniz yoksa bile bir grupla beraber gayet rahat bir biçimde gerçekleştirebilirsiniz diye bahsediyorlardı, uygun havada. evet, en önemlisi uygun havada. kışın tehlikeli olduğundan, sis ve tipinin ani bastırdığından da bahsetmişler.
efe ve mert bu ayrıntıyı gözden kaçırmış. özellikle efe 12 kasım'da yapmış olduğu zirvenin etkisiyle belkide rotayı kafasına iyice kazıdığını düşündü. bir şeyi hesaba katmayı unuttu ya da önemsemedi. hava durumunu. o sis bastırdımı bir metre önünü göremezsin. yön mefhumu kaybolur. ulaşmak istediğin yere ulaşamadıkça panik başlar. işler iyice birbirine girer. sonrası ise tam bir trajedi.
soğuk hava, soğuktan titremeye başlayan beden, çekmeyen telefon, yanında erzak olmaması, o dağda bir gece bile bu şekilde geçiremeyeceğini bilmek, üşümek, hangi tarafın kurtuluş hangi tarafın ölüme yürüyüş olduğunu bilememek, kendini zorlamak, dayanmaya çalışmak, üşümek, sağa tarafa dönmek, sol tarafa dönmek, hangi tarafın doğru olduğuna emin olamamak, üşümek, ilk pes edeni yerden kaldırmaya çalışmak, böyle bitmemesi gerektiğini düşünmek, uyku hali, konuşmada ağırlaşma, derin soluk alma isteği, el ve ayaklarda ağırlık hissi, kontrolsüz el ve ayak hareketleri, davranış değişiklikleri ve vücut ısısının 35 derecenin altına inmesi.
Güncelleme (17 Aralık 2019)
Yapılan arama çalışmaları kapsamında Efe Sarp ve Mert Alpaslan'ın cansız bedenlerine ulaşıldı.