Ay'a İniş Yapamadan Geri Dönülen Apollo 13 Görevinin Dramatik Hikayesi

Tarihte Ay'a gidip iniş yapamayan tek araç Apollo 13'ün hikayesi.
Ay'a İniş Yapamadan Geri Dönülen Apollo 13 Görevinin Dramatik Hikayesi

apollo 13; 11 nisan 1970 tarihinde ay'a insanlı iniş yapmak üzere başlatılan, ancak olmadık bir aksilik nedeniyle ay'a iniş yapamadan geri dönen astronotların yer aldığı bir nasa programı.

mürettebat

görevin ilk mürettebatı gordon cooper, donn eisele ve edgar mitchell olarak belirlenmişti. fakat bu durum uzun sürmedi. kiminin eğitim sırasındaki davranışları, kiminin özel hayatındaki sorunlar göreve de yansıdı. böylece mürettebat alan shepard, stuart roosa ve edgar mitchell olarak yeniden düzenlendi. bu kez de ortaya birtakım sağlık sorunları çıktı derken yeniden bir düzenleme yapıldı: jim lovell, fred haise ve ken mattingly. mattingly de bir hastalık geçirince mürettebat yine yenilendi ve jim lovell, fred haise ile jack swigert görevde yer almak üzere son seçilen kadro oldu.

lovell daha önce nasa'da çalışıyordu zaten. haise ve swigert ise daha önce askeri pilotluk yapmıştı. bu nedenle ekip uçuş konusunda oldukça tecrübeliydi. bu, ilerleyen günlerde gelecek olan felaketler için büyük bir avantajdı.


uçuş öncesi

mekik; servis modülü, kumanda modülü odyssey ve ay örümceği aquarius adlı kısımlardan oluşuyordu. ay üzerindeki fra maura adlı bölgeye iniş planlanmıştı.

uçuştan önceki haftalarda geri sayım aşaması için tatbikat yapıldı. bir test sırasında, oksijen tankındaki likit oksijen boşaltılarak yerine gaz halinde oksijen dolduruldu. test sonrasında tank boşaltılırken, aracın boru tesisatının kontrol edilmediği görüldü. bunun üzerine gerçekleştirilen kontrol sırasında, ısıtıcı sistemin kullanacağı elektriği sağlamak için yeni bir düzenleme yapıldı.

burada bir ihmal söz konusu oldu. roket üreticisi ile oksijen tankı üreticisi arasında bir görüşme yapıldı ve tank üreticisine, termostatların çalışması için gereken voltaj aralığının yükseltilmesi gerektiği söylendi. ancak ne yazık ki bu yapılmadı. üstelik buna rağmen tank 2. kez kontrol edildi ve yıpratıldı ki zaten tankın üretilmesinin üzerinden yıllar geçmişti. bu ihmalin neye yol açtığını az sonra yazacağım.

uçuş günü ve sonrası

roket ateşlendi, araç beklenen yörüngeye oturdu. 2 saat kadar sonra, pogo salınımı başlayınca motorda bir tuhaflık olduğu fark edildi. aslında benzer bir durum apollo 6'nın testlerinde de ortaya çıktığı için, bir çeşit önlem alınmıştı bu duruma karşı. bu önlem devreye alındı ve sonrasında ay'a doğru yolculuk başladı. her şey düzeldi zannedildi ancak ne yazık ki durum sandıklarından daha kötüydü.

uçuşun 56. saatinde, her şey yolundaymış gibi görünürken son derece yüksek sesli bir patlama gerçekleşti.

ilk başta lovell bunu, test zamanlarında haise tarafından yapılan şakalardan biri zannetmiş. zira haise vanalarla oynayarak patlamaya benzer sesler çıkarmalarına neden olarak eğlenirmiş. ancak patlamanın ardından lovell ile göz göze geldiklerinde, haise korku dolu bir suratla "ben yapmadım" deyince lovell da endişelenmeye başlamış.

patlayan şey, yukarıda bahsettiğim ihmal nedeniyle, oksijen tankının ta kendisiydi çünkü tanka kontrol aşamasında 65 voltluk gerilim sağlayan bir devre düzenlemesi getirilmişti. fakat tank üreticisi yapılması gerekeni yapıp sistemi buna uygun hale getirmediğinden, tankın sıcaklığı 80 dereceyi bulmuştu. bu da ortamdaki sıvı oksijeni harekete geçirmişti. düşmesi gereken sıcaklık da hatalı sistem nedeniyle düşürülemediğinden süreç patlamayla sonuçlanmıştı.

houston, bir sorunumuz var

filmlerden bildiğimiz bu cümle, swigert'ın dudaklarından dökülen cümle oldu. oksijen tankına ait göstergede koca bir "sıfır" görünüyordu. modülün camından dışarıya baktıklarında, uzayın derinliklerine doğru yol alan bir sızıntı gördüler. ardından diğer tank da sıfırlandı ve kumanda modülünde gerekli teknik desteği sağlayan oksijen bir anda tükendi. bunun anlamı, kumanda modülünün işe yaramaz hale gelmesiydi.

yapılacak tek şey kalmıştı: ay örümceği aquarius'a geçmek (çünkü onun oksijen tankı sağlamdı) ve görevi falan bir kenara bırakıp dünyaya dönmek.

ancak aquarius, ay'a iniş için tasarlanmıştı. aslında bu da geri dönüşü sağlayabilecek bir araçtı ama yer atmosferine girildiğinde gerekecek olan ısı kalkanı bu araçta yoktu. normal şartlarda kumanda modülünü taşıyan mekikle geri dönüş mümkündü ama bunu yapmak için aquarius'u mekikten ayırmaları gerekiyordu. oysa şimdi iş, aquarius aracılığıyla geri dönmeye kalmıştı ki bu da başlı başına bir sorundu.

aquarius'un içerisinde sıcaklık, dondurucu seviyelerdeydi. üstelik haise bir üriner enfeksiyon nedeniyle rahatsızlanmıştı ve halsiz bir şekilde bir kenara yığılmıştı. ihtiyaç olan elektrik seviyesi ellerinde bulunandan yüksekti. bu nedenle yer ekibiyle olan bağlantıları sık sık kesiliyordu.

neyse ki lovell oldukça tecrübeli biriydi. birkaç yörünge düzeltmesi ile ay'ın etrafından dolanıp dünyaya doğru yönelmeyi başardılar. dönüş için 2 kişiyi 2 gün süresince idare edecek bir oksijen filtresi vardı aquarius'un içerisinde. ancak dönüşün 4 gün süreceği ve içeride 3 kişi olduğu düşünülünce sıkıntının büyüklüğü anlaşılabilir sanıyorum. burada da yardıma yerdeki ekip koştu ve onların talimatı ile kumanda modülünün kare filtresini alarak binbir güçlükle aquarius'un yuvarlak bir kısmına takmayı başardılar. böylece araç içerisinde biriken karbondioksit sorunu çözülmüş oldu.

dünyaya yaklaşınca, ısı kalkanının devreye girmesi gerektiğinden, işe yaramaz haldeki odyssey yeniden çalıştırılmalıydı. üstelik aquarius'un da odyssey'den ayrılması gerekiyordu.

burada detaya fazlaca girmeme gerek yok. yer ekibinin yaptığı bir plan sayesinde işler yolunda gitti. odyssey pasifik okyanusu'na inmeyi (ya da düşmeyi diyelim) başardı. böylece filmlerdekilere benzeyen kabus gibi birkaç gün sona ermiş ve astronotlar bu görevden canlarını sağ salim kurtarmayı başarmıştı.


ay'a kadar gidip yüzeye epeyce yaklaşıp onu yakından görmek ama üzerine inemeden gerisin geri dönmek oldukça moral bozucu olmalı. ancak hayatınızın devamı ile görev aşkını kıyaslayınca, bunu sineye çekmek belki biraz daha kolay oluyordur, kim bilir.