Bir Kişinin Zekası ve Yeteneğine Duyulan Kıskançlık Sonucu Hissedilen Salieri Kompleksi
nedir?
sıradan zekalıların ve yeteneklilerin aşırı çalışmasına rağmen bir işten yeterince verim alamadıklarında, zekaları ve yetenekleri sayesinde kendilerinden çok daha kısa zamanda "orijinal" bir sonuca ulaşanlara karşı gösterdileri hazımsızlık olarak da özetlenebilir. maalesef salieri gibi o kişiye bir burun mesafesinde de bulunabilirler...
kaynağı
bu komplekse ismini ve içeriğini veren antonio salieri, mozart zamanında saray bestecisi olan kişidir.
kendisi de yetenekli bir besteci olmasına rağmen, büyük bir talihsizlik sonucu mozart gibi bir dehayla aynı çağda doğmuştur, ve onun yanında ilkokul çocuğu gibi kalmaktadır. üstelik, mozart'ın yeteneğinin ne kadar eşsiz olduğunu gayet iyi anlayabilecek kadar müzik bilgisi vardır, daha da üstelik bu durumu değiştirmek için yapabileceği hiçbir şey yoktur.
e böyle bir durumda olan birinden de ya kendi ismiyle anılacak bir kompleks, ya da yine kendi ismiyle anılacak bir cinnet çıkabilir zaten.
bu kompleks second-hander'lara aittir
prime-mover sınıfından olmamalarının acısını prime-mover'lar üzerinden var olarak ancak bunun da ne kadar küçültücü bi şey olduğunu içten içe bilecek kadar en azından akıllı olduklarından, "acı" çekerler. mutlu değildirler. kendilerini var etme konusunda, kendiliklerinin inşası konusunda korkak, dolaylı ve negatif-hırslıdırlar. pasif agresiftirler de. ortada dımdık, sımsıkı, cesur ve sağlam bir kimlikleri bulunmadığından, kendileri ile ilgilenmek yerine, prime-mover'larla uğraşmaya verirler enerjilerini. yaratıcı değildirler. doğal bir liderlikleri, öncülükleri, eyleme geçirme kabiliyetleri yoktur. kendilerine saygısı olan ve her şeyden önceye kendini koyabilen insanları anlayamazlar. yaratıcı ve deneysel bir üslupları da yoktur, çünkü fazla zeki olmadıkları gibi, risk de alamazlar korkuları yüzünden.
Prime mover: Fikir öncüsü. / Second hander: İkincil kalan, pasif kalan kişi.
prime-mover'lar kendinden doğup kendine akan bünyelerdir. second-hander'larla ihtilaf durumlarında, apaçık şekilde durumun anlamını analiz edip, bunu da kendi yaratıcı düşünce süreçlerine dahil ederler. prime-mover'lar illaki iyi insanlar değillerdir belki, zayıflıkları terörize etmeye meyilli olmak gibi çeşitli extentlerde patolojik eğilimleri olabilir; ama bunlardan da haz aldıkları için durum böyledir. bir second-hander'in reklam yapma ve destek toplama ihtiyacı genelde yoktur prime-mover'da. zira prime-mover'lar genelde yalnız bünyeler oldukları için, tek'liğe alışıktırlar. kendileri aramadıkları bir desteği bulduklarında ise bunu güzellikle karşılarla, ancak olmazsa olmazı değildir. bunun için, bir second-hander ile ihtilafını kimsenin görmesine gerek yoktur, kimseye herhangi bir şeyi göstermek önceliği değildir. insanların ne düşündüğü ile ilgilenemeyecek kadar alter egosu kırıktır çünkü. sunumda kendinden kopya çeken çocuğun kulağına, "benden kopya çekerek hazırladığını biliyorum, şimdi kürsüye çıkacak ve benim fikrimi satacaksın, ben olmaya çalışacaksın, üstelik aramızdaki ilişkiyi de çarpıtarak yansıtacaksın yeri geldiğinde, bunu biliyor ve öngörüyorum" diyecek, o çocuğu gerim gerim gerecek, sonra haz içinde çırpınmalarını veya sinmesini izleyecek; nihayet çocuğun kendinden yapmasını beklediği "o fikir de duruş da bana ait, üstelik yalan söylüyor benimle kurduğu ilişki hakkında" demeyecektir.
çünkü hiçbir prime-mover'in önceliği kendini insanlara kanıtlamak değildir. o çocuğun, kendisinin bunu bilip herhangi bir şey yapmamayı tercih ettiğini görmesi yeterince aşağılayıcıdır prime-mover'ın gözünde.
second-hander'lar ayrıca kendi başarıları ile değil, prime-mover'ların bulundukları yere attıkları taşlardan haz alan diğer second-hander'ların alkışlarıyla başarılılık hissini tecrübe ederler ancak. ortada kendilerine dert edecek bir "kendi" olmadığından, prime-mover'ların "varlığı" hayatlarının sorunu olur neredeyse.
ve istisnasız tüm prime mover'lar delidir.