Katolik ve Ortodoks Mezhepleri Arasındaki Farklar Nelerdir?

ortodokslukta odak daha çok tanrıyken, katoliklikte daha çok isa'dır
ortodoksluk bu açıdan bakılırsa üçlemeye katoliklikten daha uzaktır. ortodoksluk katoliklikten daha fazla soyut kavram taşır tanrıya ulaşma açısından.
ayrıca en önemli farkta rahiplerin işlevleridir. katoliklikte rahip daha çok yer tutarken, ortodokslukta daha az yer tutar. patrikin afaroz etme yetkisi yokken papanın vardır ve patrikten daha çok yetkilidir.

katolik mezhebi ortodoks mezhebine göre daha merkezi bir yapılanmaya sahiptir
vatikan'da ikamet eden papa'nın kutsallığına ve yanılmazlığına inanılmaktadır. katolikler, hangi milletlerden olursa olsunlar papa'ya inanır ve yanılmazlığına güvenirler. ortodoks inancında ise, bu denli yanılmaz ve mübarek bir otorite bulunmamaktadır. bu sebeple ortodoks kiliseleri milletlere göre bölünmüşlerdir ve milliyet esasına göre farklı patrikhaneler vardır.
katolik kiliseleri daha gösterişli inşa edilmektedir
katolik kilisesine girdiğinizde ortada mutlaka bir çarmıha gerilmiş bir isa heykeli görürsünüz. katolikler heykellere önem verirler. meryem ana ve isa'nın heykellerini sıklıkla kullanırlar. mum yakıp dilek dilediğinizde mumunuzu bir su haznesinin içine yerleştirirsiniz. ortodoks kiliselerinde ise heykeller yoktur, resimler kullanılır. ve bu resimleri çizen özel ressamlar barındırırlar bünyelerinde. ve mumunuzu kum haznenin içerisine koyarsınız. ve son olarak gözlemleyebildiğim kadarıyla ortodoks kiliseleri daha az ışık kullanımını tercih ederler.

Derinlere inelim
ortodokslara göre katoliklerin temel farklılığı “tanrı tarafından ilk günahın her türlü zararından muaf tutulan lekesiz bakire'nin, yeryüzündeki yaşamını tamamladıktan sonra, oğluna daha uygun olabilmek için ruhu ve bedeniyle göğe çıkarılarak, rab tarafından evrenin kraliçesi olarak yüceltildiğine inanmalarıdır. bunun yanısıra aşağıdaki sebepler de gösterilir:
2) katolik inancında “tanrı’nın dostluğu ve nuru içinde ölenler, ama henüz tam olarak arınmamış olanlar, ebedi esenliklerini garanti altına almış olmalarına karşın, cennet mutluluğuna girmek için gerekli kutsallığı elde etmek amacıyla öldükten sonra bir arınmadan geçerler.” “cehennemliklerin azaplarından tamamen farklı olan seçilmişlerin bu son arınmasına kilise araf demektedir” “bazı küçük günahlar için yargılamadan önce arındırıcı bir ateşten geçileceğine inanmak gerekir. matta. 12,31: "kutsal ruh’a küfür eden ne bu dünyada ne de öbür dünyada bağışlanmayacaktır" demektedir. buradan bazı günahların bu dünyada, bazılarının da öbür dünyada bağışlandığı inancı çıkartılır.
3) katolikler, kiliselerde ve evlerinde bulunan dinsel resimlerin mesih’in gizine olan inancı uyandırmak ve beslemek için olduğuna inanırlar. isa’yı gösteren ikona (heykel) ve esenlik eserleri aracılığıyla isa’ya tapınmayı kabul ederler. oysa ortodokslar tanrı’nın annesi’ni, azizleri ve melekleri gösteren ikonalar(heykeller) aracılığıyla da onlarda gösterilen kişilere saygı gösterilmesi gereğini kabul etmekle beraber bunlara tapınmayı reddederler.
4) katolik görüşüne göre "papaza günahları itiraf etmek tövbe sırrının temel bir bölümünü oluşturur.” “tanrı’yla ve kilise’yle barışmak isteyen kişi, daha önce itiraf etmediği ve iyi bir vicdan muhasebesinden sonra anımsadığı bütün ağır günahlarını papaza itiraf etmelidir.”
5) paulus'a göre “kurtarıcı tanrı, iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek insanlığı kurtarmıştır.bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve kurtarıcımız isa mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü kutsal ruh'un yenilemesiyle yapmış ve insanları isa mesih'e olan imanlarıyla aklamıştır. bunu, iman eden herkes için yapar. hiç ayrım yoktur. çünkü herkes günah işledi ve tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı. insanlar isa mesih'te olan kurtuluşla, tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.” (romalılar 3:22-24) buna rağmen roma katolik kilisesi’ne göre, tanrı’nın karşılıksız lütfunun aşılanması vaftiz aracılığıyla olur ve kişiyi orijinal günahından arındırarak tanrı’nın önünde aklamış olur. buna rağmen, vatikan kurtulmuş olanların kötü bir günah işlediklerinde aklanmalarını kaybedebileceklerini öğretmektedir.
6) katoliklikte, papa, dinin temsilcisidir ve havari petrus’un yerini almıştır. kilise evrenseldir, uzayda ve zamanda tektir. papa asla yanılmaz. “nitekim, papa’nın kilise üzerinde mesih’in vekili ve bütün kilise’nin çobanı olarak her zaman serbestçe uygulayabileceği yüce ve evrensel tam yetkisi vardır.” “episkoposlar kurulunun lideri papa, bütün inanlıların doktoru ve çobanı olarak kendi görevi gereği bu yanılmazlık yetkisini –kardeşlerini imanda pekiştirmek amacıyla- iman ve ahlakla ilgili doktrinin bir noktasını, kesin bir kararla resmen beyan ederek kullanır. (…). kilise’ye vadedilmiş yanılmazlık yetkisi petrus’un halefi ile birlik içinde iken özellikle de bir ökümenik konsil’de yüce yetkisini kullanan episkoposlar birliğinde de vardır. kilise, yetkili kurulu’yla birlikte “bir şeyin tanrı tarafından açınlanmış” ve mesih’in bir öğretisi olduğunu ileri sürüyorsa, böylesi tanımlamaları “imana olan itaat içinde benimsemek gerekir”. bu yanılmazlık tanrısal vahyin emanetinin kendisine kadar uzanır.” 14. yüzyılda yaşamış olan papa boniface bir papalık fetvası’nda (unam sanctum) şöyle diyor:
“bundan dolayı şunu kesinikle ilan ediyoruz, tanımlıyoruz ve ifade ediyoruz ki; insanların kurtuluşu için roma’nın ruhani önderine (papa’ya) tabi olmaları şarttır. papa’ya itaat etmeyen kurtulamaz.”
7) katolik inancında “insan düşmüş ve asli günah lekesiyle kirlenmiş bir insan doğasıyla doğar, çocukların da karanlıkların gücünden kurtulmak ve her insanın çağrıldığı tanrı çocuklarının alanına götürülebilmeleri için vaftizle yeniden doğmaya hakları vardır. esenlik lütfunun minnettarlığı özellikle bebek vaftizinde kendini gösterir. aileler çocuklarını doğumlarından az sonra vaftiz ettirmezlerse onları tanrı’nın çocukları olma gibi paha biçilmez lütuftan mahrum bırakmış olacaklardır.” "küçük çocukları vaftiz etmek kilise’nin çok eski geleneklerinden biridir. gerçekliği 11. yüzyıldan beri açıkça kabul edilmiştir.”
8) “latin kilisesi tarafından ruhbanlık sırrı verilen herkes normal olarak, sürekli diyakoslar hariç, “göklerin egemenliği uğruna” (matta. 19, 12) bekar kalmak eğiliminde olan ve bekar yaşayan inanlı erkekler arasından seçilirler. kayıtsız şartsız rabbe ve “onun işlerine” kendilerini adamaya çağrılanlar, bütün benlikleriyle tanrı’ya ve insanlara kendilerini verirler. bekarlık hizmetlinin kendini kilise hizmetine verdiği bu yeni yaşam tarzının bir işaretidir; sevinçli bir yürekle kabul ederek tanrı’nın egemenliği’ni parlak bir biçimde bildirir.”
http://www.incilturk.com/…ikler_ve_protestanlar.htm
http://www.angelfire.com/dc/arastirma/tw022-05.htm