Kıskançlık Duygusunu Yenmenin Yöntemleri Nelerdir?

aşırı kıskanç kişilerde az gelişmiş, terazisi bozuk bir muhakeme yapısı vardır. kendilerini tetikleyen herhangi bir konuda doğru değerlendirme ihtimalleri düşüktür. mesela; aşırı kıskanç insanlar diğer insanlara göre çok daha rahat manipüle edilebilir. kendileri ile alakası olmayan konuların içine çok rahat dahil edilip, onlardan fayda sağlanabilir. bunların hepsini tek tek anlatalım.
kıskançlık duygusunu yenmek istiyorsak bilmemiz gereken en önemli şey; insan sevmediği şeyleri de kıskanır! bir şeyi kıskanıyorsunuz diye ona bağlı ve aşık sayılmazsınız. o yüzden kıskandığınız şeyin hayatınızdaki yerini iyice bir görün. sizi tetikleyen her şey için mücadele vermek zorunda değilsiniz. bu hataya düşmeyin. kıskançlık saf sevgi ile alakalıdır gibi düşünmeyin.
kıskançlığın sevgi göstergesi olmadığını anlatan bir yazı
içinde sevgi olmayan birçok kıskançlık sebebimiz vardır
* bizden daha başarılı diye sevmediğimiz iş arkadaşımız,
* bizden daha yüksek not aldı diye sevmediğimiz sınıf arkadaşımız,
* bizden daha iyi kazanıyor diye başka birini!
* bizden daha zeki diye başka başka birini,
* bizimkinden daha iyi olan ilişkileri... gibi... bunlarda hissedilen şey sevgi mi? genellikle hissedilen şey yetersizliktir. peki bunlar neye sebep olur? bunlar; olmamamız gereken yerde olmadık şeyler ile uğraşmamıza, kendimizi kanıtlamaya çalışmamıza sebep olur. kendimizi, sevmediğimiz bir insan için mücadele ederken, istemediğimiz bir ilişkinin içine çekilmiş halde bulabiliriz. aşırı kıskançlık rekabet dürtümüzü aktif eder ve kendi kendimizi manipüle etmemize sebep olur...
kıskançlık, hırçınlık, agresiflik, öfke gibi birçok terim benzer ortamda yeşerdiği için, tanımları da ister istemez kafa da karıştırıyor. kıskançlık duygusunu benzer sözlerle anlatırsak akılda çok kalmayabiliyor. özellikle aile içinde olumsuz sonuçlar veren tablolarda aynı kelimeler, aynı figürler üzerinden kurulan tüm cümleler kafa karışıklığına ve sıradanlığa sebep oluyor.
bu sebeple kıskançlığın matematik formülünü yazalım
akılda kalıcı ve öğrenmesi ve uygulaması çok daha kolaydır. şimdi şöyle çok basit bir örnekle gidelim: diyelim iki kardeşsiniz, aranızda da bir iki yaş farkı var. normalde bu iki kardeşin günlük alması gereken ilgi, sevgi, güven ihtiyacı 100 birimdir. annenin de günlük 150 birim sevgi, ilgi ve güvene sahip olduğunu düşünelim. bu çocuklar ilgi ve sevgiye istedikleri kadar sahip olacaklarını bildikleri için endişe etmezler. anneye de istedikleri zaman ulaşabiliyorlarsa, onu kaybetme korkuları da olmaz. bu sebeple kıskançlık dediğimiz şey gelişmez. kıskançlık psikolojide dışarıda kalma hissidir. neyin dışında kalma? sahip olduklarımız veya olmak istediklerimizin dışında kalma. eğer bu kaynak kıt olsaydı, bu da bizi kaygılandırırdı. ilkel dürtü bu kaynağa önce sahip olma eğilimini ortaya çıkarır, yani rekabet başlar.
şimdi annenin günlük ilgi ve sevgi kapasitesini 60 birime düşürelim. çocukların ihtiyacı kaçtı? 100 birim... bu sefer şu oluyor; ilgi, sevgi ve güven kıtlığı olduğu için çocuklar kendi paylarına düşeni kapmaya çalışıyor ve rekabet başlıyor! ortada güven kaybolduğu için çocuklar birbirine güvenmemeye başlıyor. hatta anne diğerine daha yakın durursa anneye kızıp diğer çocuktan nefret etmeye de başlıyorlar. dolayısı ile annenin tüm davranışlarını da güvenilmez bulmaya başlıyorlar. çocukların muhakeme yeteneği gelişmediği için, empati kurup paylaşıma gitmezler kendilerine öncelik verirler. bunu şunun gibi düşünün; 5 kişi sofraya oturduğunda hepsine bir tabak yemek verirsek ne olur? herkes sakince kendi tabağından yer. ama tek tabak koyarsak? curcuna olur. kavga gürültü çekişme, agresif yeme şekilleri ortaya çıkar. yani sorun çoğunlukla kaynakla alakalıdır.
ek olarak; anne çocukların her istediğinde yanında değilse, kaybetme korkusu da başlıyor ve kıskançlığa eşlik ediyor. bu da çocuğun sahip olduğu ve ihtiyaç duyduğu her şeye olan erişimini riskli hale getiriyor. çocuk sinirli, öfkeli, güvensiz bir hale geliyor. kıskançlık kaynak erişimi ve o kaynağı kaybetmemek için de var olan ilkel bir dürtüdür. çünkü ''ben'' hayatta kalmak için ihtiyacı olan şeylere öncelik verir. bu sebeple dozajında olan kıskançlık güçlü bağlar için bir motivasyon da sağlar.
kıskanmak dışarıda kalma hissidir. sahip olduğu düşünülen veya sahip olmak istenen alanın dışında kalma hissi. o alanı tekrar kazanmak için verilecek çabaya da kıskanma motivasyonu denir. kimi öfkeyle, kimi strateji ile kimi farklı manipülasyonlarla o alanı geri almaya çalışır. buna da kıskançlık denir. temelleri aile içinde atılır, ebeveynlerin sahip olduğu toplam sevgi, ilgi ve güven kaynağının çocuklara eşit bölünmesi ve hepsine yeterli şekilde verilmesi durumunda daha az açığa çıkar. yani kıskançlık aile içindeki kaynakların yeterli olup olmaması ile ilgilidir. kıt kaynak varsa, çocuklar daha öfkeli, agresif, uyumsuz, hırçın, inatçı ve kardeşleri ile ilkel bir rekabete girerler...
buraya kadar anlattığımız şeyler kendiliğinden oluşan kıskançlık modeli. bir de ebeveynlerin tetiklediği kıskançlık şekilleri var. çocuğa kendisini yetersiz hissettirerek, onu rekabete sürükleyerek oluşturulan yapay ama aşırı tehlikeli kıskançlık modeli.
* kardeşin yaptı sen neden yapmıyorsun?
* ya da kardeşlerden birinin özelliklerini aşırı derecede övme!
* komşunun çocuğu çok başarılı? senin neyin eksik?
* herkes gidiyor, sen neden gitmiyorsun? gibi...
bu tip durumlarda çocuk kendisini kusurlu ve başarısız hisseder. haliyle kusurluluk şeması ve başarısızlık şeması ortaya çıkar. daha doğrusu olumsuz yönde gelişir. çocuk bunu telafi etmek için ya hırçın ve agresif olur, (savunmaya geçer) ya da boyun eğerek ihtiyaçlarını karşılamaya devam eder...
şimdi içinizden şunu söyleyenler olabilir; "ben bunları yaptım ve çocuğum bunu hırsa çevirerek çok daha başarılı oldu!" evet, disiplin ve rekabet duygusu ile çocuğu çok başarılı yapabilirsiniz. eğitimli ve mutsuz birçok insan da bu şekilde başarılı olmuştur. fakat burada dikkat edilmesi gereken şey şu; başarısızlık, sadece başarısız olma korkusudur. çocuk bunu, başarısız olduğunda da hisseder, başarılı olduğunda da hisseder. eğer doğal olmayan bir yoldan başarılı olduysa ( bu verdiğimiz örnekteki gibi) çocuğun şeması yine olumsuz yönde gelişir. bu sefer de ölçülebilir başarıların peşinden koşar. başarısız olursam korkusu ile halk arasındaki deyimi ile ''yarış atına döner''. ölçülemeyen hiç bir şey ile uğraşmaz ve tatminsiz olur. örneğin; çocuğun ''başarılı olursam sevilirim, ilgi görürüm'' şeklinde bir bilinci oluşur. bu sebeple ölçülebilir başarılara odaklanır. çünkü başarısını annesine göstermesi gerekir. sınavlarda sürekli yüksek not almak ister, iyi bir bölüm okur. fakat ölçülemeyen hiç bir şeyden de zevk almaz. manevi tarafı gelişmez. bir ilişkideki başarısını ölçemediği için bu onda tatmin de sağlamaz. ve daha da ilginci, bir şey başarmamış çocuklara göre kaygı seviyeleri daha yüksek olur, çünkü ya bir gün başaramazsam gibi düşünceleri zihninden atamaz. (bkz: imposter sendromu)
kıskanç çocuklar ilişkide diğer insanlara göre farklı davranır. öncelikle kıskançlık psikolojisine aşina olduğu için, onu tetikleyecek kişiler ile eşleşir! yani kıskanılma ihtimali çok olan kişilere karşı tetiklenir. çocukluktan aşina olduğu için rakip arar! kendisini bu şekilde ispatlarsa sevildiğini hissedeceğini düşünür! çünkü ihtiyaçlarını böyle bir ortamda gidermeyi öğrendi... tabii bunlar yanılgıdır.
- kardeşini kıskanan çocuk hemcinslerini kıskanır.
- anneye güvenmeyen çocuk partnerine de güvenmez. ama kalıp mücadele etmeye devam eder. çünkü çocukken de böyle öğrendi.
kaygılı, şüpheci, agresif, öfkeli ve yer yer paranoya davranır. eğer partneri de kişiyi tetikleyip onu daha da motive ederse, kişinin dengesi iyice bozulur. hepimiz biliyoruz ki ilişkilerin başında biraz kıskanılmak çok hoşumuza gider. paylaşılmayan kişi olmak (kıt kaynağız, paylaşılamayan emtia muamelesi görmek hoşuma gider, uğrumuza savaşlar verilebilir) karşımızdakinin bizi daha çok sevdiğine dair bir göstergedir! bu da karşımızdaki insanı kıskandırmak için daha da tetiklememize sebep olur. yukarıda saydığımız şekilde büyümüş kişiler ise ilişkilerdeki bu masum! tetiklenmeleri daha büyük sanrılara dönüştürür.
kıskançlık hissi bize ilişkide aşağıdaki hataları yaptırır
- agresif, öfkeli ve kaygılı olduğumuz için mutsuzluk garantili ilişki
- iki tarafı da aşırı yıpratıcı çekişmeler
- gereksiz rekabetler
- özellikle 3. kişilere yer vermemek için sevme-d-i-ğ-i-m-i-z halde, partnerimize sahip çıkmamıza!! ( bunu çok yapıyoruz)
- aşırı derece kurallı ve sınırlamaların olduğu ilişkiler.
- hiç alakamız olmayan olaylara müdahil olup taraf tutma refleksi de yine kıskançlıktan doğar.
bu sebeple aşırı kıskançlık için, sevgi kelimesine yerine aşırı güvensiz ortam kelimesini kullanmak daha anlaşılır. kıskançlık, güvenilmez ortamda daha fazla yeşerir. ihtiyaçlarımızı karşılamamız ne kadar zorlaşırsa, kıskançlık seviyemiz de o kadar artar...
kıskançlık duygusunu yenmenin yolları
1. rasyonel yaklaşın
birisini çok kıskanıyoruz diye, ona sahip olacağız ve o da bizi daha çok sevecek diye bir kural yok. aksinin gerçekleşme ihtimali daha yüksektir. aşırı kıskançlık durumunda ''bunun bana ne faydası var'' şeklinde düşünmek ve bu düşünceyi refleks haline getirmek gerekir. bu sorunun cevabı genellikle ''hiçbir şeydir'' bu sebeple kıskansak bile eylemsiz kalmak daha doğru sonuçlar verir. sonuçları deneyimledikçe, bu yöntemin daha doğru ve başarılı olduğuna inanmaya başlarız.
2. çevrenizdeki insanları özgür bırakın
kıskanarak sahip olduğumuz şey yapaydır. ilişkilerin başında yapılan sınırlamalar partnerleri çok zorlamaz ama zamanla batmaya ve rahatsız etmeye başlar. hatta bir yerden de patlak verir. bu sebeple partnerimizin etrafına sanal bir sınır çizmek, onu zorla yanımızda tutmaktan başka bir şey değildir. kendi rızası ile yanımızda olma zevkini, lüksünü kaçırdığımız gibi, kişinin iradesini zorlamak da bizim özgüvenimizi zedeler. faydadan çok zarar verir.
3. kim olduğunuzu hatırlayın
bir ilişkide manipüle edilerek kıskançlık yönünüz daha agresif hale getirilmiş, kontrolü kaybetmiş olabilirsiniz. ( her partner melek değil) kendimizi genellikle son yaşadığımız olayla değerlendirme eğilimimiz vardır. son olayda ortaya koyduğumuz karakteri beğenmediğimiz için kendimizi suçlar ve kendimizi değersiz hissederiz. bu da o partner ile daha çok uğraşmaya ve kaybettiklerimizi geri almaya çalışmamıza sebep olur. bu gibi durumlarda kim olduğumuzu hatırlamamız, geçmişte yaşadığımız güzel anıları hatırlamamız, bize o ilişkideki kişiden ziyade bir birey olduğumuzu hatırlamamıza katkı sağlar. biz sadece o ilişkide kişi değiliz. biz sadece o ilişkideki karakteri sevmediğimiz için hoşnut değiliz. kim olduğumuzu ve güzel anılarımızı, neleri başardığımızı hatırlayalım.
4. öz güvenli davranın
kendimize güvenmemiz gerekir. unutmamak gerekiyor ki; biz kendimize güvenmezsek kimse bize güvenmez... klasik ekonomi ve pazarlama tekniğinde şöyle bir şey vardır. elindeki ürün ne kadar iyi olursa olsun, onu şüphe ile tanıtırsan ve emin olmazsan alıcı da şüphe eder! elindeki ürün ne kadar kötü olursa olsun, onu çok emin ve özgüvenle tanıtırsan insanlar merak eder... kendimize yaklaşımımız da böyledir. kendimizi eksik, kusurlu, değersiz hissedersek insanlar da bize sadece bunu yansıtır. belki istediğiniz bir kişi sizi seçmemiş olabilir ama başkaları sizdeki bir özelliği sevecektir. kendinize güvenin ve sizi sevecek olan birilerinin çıkacağına olan inancınız hiç kırılmasın.
5. tepkilerinizi zamanında gösterin
aşırı kıskanç insanların en büyük özelliğinden birisi ise biriktirmektir. öfkesini, düşüncelerini, intikamını biriktirir. kıskanç gözükmemek için ufak tefek saydığı şeylere gerektiği yerde tepki vermez. bunlar biriktiği için çok daha küçük bir yerde bütün yükü boşaltır. bu durumda partneri bunu anlamlandırmadığı için yine aşırı kıskanç biri pozisyonuna düşer. bu sebeple rahatsız olduğumuz şeyleri kibarca ve usulüne uygun olarak mutlaka söylememiz gerekiyor ki birikmesin. ayrıca da rahatsız olduğunuz şeyi söylerseniz hemen düzeltilme ihtimali vardır. söylemezseniz, partneriniz bundan rahatsız olmadığınızı düşünüp onu yapmaya devam eder.
6. aşırı kıskandığımız kişiler doğru kişiler değildir
aşırı kıskançlık eğilimi gösteriyorsak eğer, yukarıda da bahsettik; bizim bu yönümüzü tetikleyen kişilere daha çok eğilim gösteririz. çünkü çocukluktan rekabet etmeye ve kaos ortamında istediğimizi almaya alışmış oluruz. bunu normal sayarız. bu sebeple bizi hep tedirgin eden, riskli, güvenilmez ve hoyrat kişiler ile eşleşme ihtimalimiz daha yüksektir. eğer bir ilişkide sevmediğiniz bir karakter haline geldiğinizi görüyorsanız, orada ısrarcı olmayın. bu saydığımız sebeplerden dolayı orada olduğunuzu unutmayın. muhtemelen o kişiyi sevdiğiniz için değil, rekabet ve ihtiyaçlarınızı karşılama refleksiniz devreye girmiştir.
7. kendinizi manipüle etmeye çalışmayın
son olarak ve en önemlisi, bu saydıklarımız farkındalık arttırıcı maddelerdir. tek başına yetmeyebilir. kıskançlık tek başına oluşan bir duygu durum bozukluğu değildir, altında bir çok travmatik sebepler de olabilir. bu sebeple profesyonel destek alarak durumunuzu tespit etmek ve tüm sorunları çözmek önemlidir. yoksa başkaları sizdeki kıskançlık refleksini tetikleyerek sizi çok rahat manipüle edebilir. kendi kendinizi de manipüle edebilirsiniz. manipüle edilip edilmediğinizi anlamak istiyorsanız:
- ilişkide 3. kişi varsa ve siz kalmaya devam ediyorsanız,
- çok talep gören bir kişiye karşı siz de sahip olma eğilimi gösteriyorsanız,
- sevilmediğinizi anlamanıza rağmen, partnerinizi başkalarına bırakmak istemiyorsanız,
- sürekli suçlanmanıza rağmen, siz de kendinizi suçlu hissediyorsanız,
- ortaya çıkan karakterden nefret etmenize rağmen, ( kendinizden) yine de o partnerin yanında durmaya devam ediyorsanız,
- bu tüm olumsuzluklara rağmen, içinde bulunduğunuz ilişkiye karşı duygusal yoksunluk geliştirdiyseniz, manipüle edilme ihtimaliniz çok yüksektir. bunu karşı taraf da yapabilir, kendiniz de yapabilirsiniz...