Tüm Dünyada Milyar Dolarlık Bir Suç Ağına Dönüşen Olay: Organ Ticareti
"böbreğim çalındı, buzlu küvette uyandım." şeklindeki klişelerin aksine, gerekli testler yapılmadan organın donörün uyutulduğu kısıtlı bir süre içinde donörden alıcıya transfer edilmesi mümkün değil. diyelim ki kriminal kişi çok titiz, partide içkisine ilaç katacağı kişiyi seçmeden evvel bir tür kan grubu database'ine erişip de seçimini yapmış. böyle yüzeysel bir bilgiyle kaçıracak adam seçmek yine irrasyonel zira bunun daha histokompatibilitesi, doku tiplemesi var.
eğer bu işin adam kaçırmakla mümkün olduğu bir evrende yaşasaydık o evren legal prosedürlerden geçenlerin immünosupresanlarla uğraşmalarını gerekli kılan bir evren olmazdı. buzlu küvet senaryosunda doku uyuşmazlığı sorunu sihirli bir değnek ile aşılsaydı dahi donörden alıcıya geçecek bir hastalığın olup olmadığı ayrı bir soru işareti olurdu.
peki dünyada organ ticareti diye bir fenomen yok mu?
elbette var ama filmlerdeki, haberlerdeki, dizilerdeki gibi değil. bu işin kara borsası genel olarak karşılıklı rıza dahilinde ilerliyor. bunu ayakta tutan şey de yasal organ nakli hizmetlerine erişimin sınırlı olması. türkiye'de son birkaç senedir nakil bekleyen insan sayısı 30.000'lere yakın bir trendde seyrediyor ve sınırların yolgeçen hanına dönüşümü ile istanbul'da organ ticareti şebekeleri de giderek artıyor, zira nakil için gelen müşterilerin yabancı uyruklu olduklarını haberlerde okuyabilirsiniz.
alıcılar ve satıcılar kaçırılarak, kafalarına silah dayandığı için değil, bizzat kendi istekleri ile şebekelerle koordine hareket ediyorlar.
"çözüm nedir?" derseniz de buna vereceğim cevap "türkiye'nin bağışta opt-in sistemi bırakması" şeklinde olacaktır
opt-in sistem organ bağışının isteğe bağlı bir sisteme dayanmasıdır. yani bu sistem insanların bağışçı olabilmek için özel olarak uğraşmasını gerektirir. abd'de de türkiye'de mevcut sistem budur.
belçika, ispanya gibi ülkelerde ise sistem opt-outtur. bu ülkeler sizi default olarak bağışçı kabul eder. ölen kişi yaşamı boyunca itirazını açıkça ifade etmedikçe organ bağışçısı olur.
bir de zorunlu seçim sistemleri vardır ki bu sistemlerde bireylerin organ bağışı yapmak isteyip istemediklerini aktif olarak seçmeleri kanunen zaruridir. herhangi bir seçim yapılmazsa da ölen kişi adına aile üyelerinden karar vermeleri istenir. buna örnek avusturya'dır.
şayet gelecek senelerde türkiye opt-out bir sisteme geçiş yapmazsa, türkiye'nin ekonomisi kötüye gittiği için yeraltı şebekelerine satış için başvuracakların sayısı da, sınırlar yalan olduğu için yabancı uyruklu alıcı sayısı da giderek artacaktır.
*2020 yılında yayınlanan makaleye göre; her yıl yaklaşık 12 bin organ yasa dışı yollarla naklediliyor ve bu ticaretten yılda yaklaşık 1,5 milyar dolar kazanılıyor.