Yüzüklerin Efendisi Dizisinin Sezon Finalini Oluşturan 8. Bölüm İncelemesi
olayları hızlıca birbirine bağlayan ve ikinci sezonda güzel hikayeler izleyebilmemiz için temel oluşturan bir sezon finali izledik.
Uyarı: Spoiler içerir.
celebrimbor ve elrond'un, eregion'daki konuşması ile başlıyor bölüm
elflerin ışığının solmasına çözüm bulmaya çalışıyorlar. o an galadriel ve halbrand geliyor.
>>> ilk bölümden beri annatar/sauronile celebrimbor etkileşimini görmeyi bekliyordum ve umduğumdan kısa ve farklı olmasına rağmen aralarındaki sahneler hoşuma gitti. celebrimbor'un övülmeyi ne kadar çok sevdiğini de görüyoruz bu kısımlarda. hoşuma gitmeyen bir şey var o da; celebrimbor, gelmiş geçmiş en büyük ikinci demirci, gelmiş geçmiş en büyük demircinin torunu ve binlerce yıldır bu zanaatın en iyileri arasında usta bir zanaatkar. annatar/halbrand'ın ona yardım ettiği konu alaşım fikri olmamalıydı bence. ya biz kılıçlarımızı yaparken demire nikel karıştırıyoruz demesi ve celebrimbor'un da bunu bilmemesi pek olası gelmiyor bana.
ayrıca celebrimbor, hallbrand'ın ona verdiği fikirden bahsederken şöyle diyor
“fikri, barajın kilidini açan bir anahtardan başka bir şey değildi." (bu sahnenin türkçe altyazısı zayıf kalmış maalesef. altyazıda “tavsiyeleri, ilham selinin kapağını açtı” diyor. bu da yapılan göndermeyi yansıtmıyor) kurduğu cümle farkında olmasa da mordor'u yaratan anahtara gönderme yapıyor. zaten galadriel hemen kafasını çeviriyor ona doğru.
“beden gücü değil bedene hükmedecek bir güç”
burda da adar'dan alıntı yapıyor ama galadriel sorduğunda sözlerin kendisine ait olduğunu düşünüyor. bu sahnenin çekiminde çok hoş bir detay var. celebrimbor'un arkasında gördüğümüz zincir gölgesi onun fikirlerle tutsak edildiğini, bağlandığını gösteriyor bize.
charles edwards, celebrimbor rolünde iyiydi bence. karakterin hissettiklerini ben de ekran başında hissettim.
>>> kitapları okuyanlar bilir; gil-galad, annatar'a sıcak olan birisi değil bu bölümde de celebrimbor'un kendisi için önerdiği tacı tehlikeli bulması ve isteksiz olması kitaplara uyan bir nokta olmuş.
gelelim halbrand & celebrimbor ilişkisine
halbrand'ın, sauron olduğunu tahmin etmeyen çok az kişi vardır diye düşünüyorum belki de hiç. ben olmasını istemiyordum hatta ama atölyede kurduğu “benden size… bir armağan” repliğini duyunca ağzım kulaklarıma vardı. armağanların efendisi annatar sahnesi görmek acayip hoşuma gitti, çift olarak sahneleri harikaydı. hatta daha keşke daha önce getirselerdi, böylece onun elfleri kandırması için daha fazla vakit olurdu bu sahneler biraz alelacele oldu çünkü.
gelelim halbrand & galadriel ikilisine
öncelikle şunu söyleyeyim; kitaplarda galadriel; ikinci çağda kendi krallığını kuruyor ve elfleri etkilemeye çalışmak için farklı diyarları ziyaret edip annatar kılığına bürünen sauron'u, gil-galad ile birlikte şüphelenerek kovuyor. celebrimbor onun verdiği hediyeleri tek başına hediyelerini kabul ediyor ve zanaatında kendisine yardım etmesini izin veriyor. beraber insanlar ve cüceler için yapılan yüzükleri dövüyorlar. daha sonra celebrimbor, 3 elf yüzüğünü (dizide görülen) kendi başına yapıyor ve sauron, tek yüzüğü daha sonra kendisi yaratıyor.
şimdi bunu niye anlattım çünkü; kitaplarda, galadriel'in sauron'un ikinci çağdaki yükselişinde katkısı ve suçu yok. ancak dizide, gil-galad'ın dediği gibi yenmeye çalıştığı kötülüğü istemeden olsa da hayatta tutuyor.
halbrand'ın sauron olma ihtimalini sevmeyen biri olarak bu bölümdeki galadriel ile sahneleri, dramatik ve iyi işlenen sahnelerdi. tatmin ediciydi genel itibarıyla.
yalnız şöyle bir gariplik var; halbrand daha hiç kimse iken galadriel araştırmalara dalıyor ve diyor ki “halbrand, bu kağıdı buldum, sen güney toprakları'nın tek gerçek kralısın!” bu bölümde yine araştırmalara dalıyor ve diyor ki “halbrand, bu kağıdı buldum ve güney toprakları'nın kralları olmadığını söylüyor! sen sauronsun!!!” o kesenin kendisine ait olmadığını ve aradığı kral olmadığını en başta söylemişti zaten.
galadriel'in zihnindeki vizyonlar gerçekleşirken sauron onun ağlamaklı mavi gözlerine bakıp şöyle diyor:
"sen beni ışığa bağla.”
2.bölümde celebrimbor diyor ki:
"morgoth'un silmarilleri çok güzel bulduğunu ve onları çaldıktan sonra haftalarca derinliklerine bakmaktan başka bir şey yapamadığını söylüyorlar."
ve galadriel; iki ağacın ışığını en son görenlerden biri, bu yüzden gözleri normalden daha güzel. dikkat edin bu hem dizide hem de film serisinde böyle. bu yüzden sauron, onun ışığını görmek istiyor. belki de onun gözlerindeki ışık morgoth'a olduğu gibi gardını indirdi.
2. bölümde celebrimbor anlatmaya devam ediyor: "yalnızca bir gözyaşı mücevherlerin üzerine düştükten ve kendi yansımasının kötülüğüyle karşı karşıya kaldıktan sonra, hayal nihayet sona eriyor. gördüğü kişi büyük düşman'ın kendisi."
bu bölümdeki galadriel ve sauron'un tartışmaya başladıkları sahneye geri dönersek, sauron kendisiyle beraber olmasını her teklif ettiğinde galadriel'in yaşlı gözleri onu çıldırtıyor ve konuşmayı bitiriyor çünkü bir anlık bile olsa planındaki her şeyin dünyada iyilik yapmakla ilgili olmadığını fark ediyor.
aynı zamanda o sahnelerde “herkes senden şüphe ediyor, senin ne kadar yüce olduğunu bir tek ben görüyorum” demesi tamamen manipüle edici bir söylem. toksik bir kişi sizi her zaman diğerlerinden ayırmaya çalışır, böylece daha zayıf kalırsınız haliyle daha kolay avlanırsınız.
sauron'un yaptığı teklif de aklıma galadriel'in yüzüğü alması durumunda karanlık bir kraliçe olacağı konusundaki frodo ile yaptığı konuşmayı getirdi. bölümü izledikten sonra yüzük kardeşliğindeki o sahneyi de açıp izledim, daha bir anlamlı oldu:
sauron'un “bana ne kadar yardım ettiğini asla unutmayacağım… ve başka kimse de unutmayacak…” demesi neden etrafındakilerle bu bilgiyi paylaşmadığını bizlere anlatıyor. halbrand, sauron'u orta dünya'ya geri getirdiğini öğrendikten sonra elflerin onu iyi karşılamayacağını hatırlatıyor ona.
ve daha sonra kendi anılarını ve ailesini ona karşı kullanıyor. sauron'un manipülatif hareketlerini baya bir gördük kısaca.
geçen hafta da söylemiştim, galadriel'in istemeden de olsa sauron'a yardım ettiği gerçeğiyle mücadele etmesi; onun karakterine ve ileriye dönük motivasyonlarına derinlik katacaktır.
sezon içerisinde zaman zaman karakterin yazılışını eleştirsem de morfydd clark, galadriel rolünde iyi iş çıkardı ve özellikle bu bölümdeki sauron sahnelerinde şov yaptı. zaten tiyatro kökenli bir oyuncu. bir de sauron adını telaffuz ederken o r'yi bastırarak söylemesi de çok iyi. ayrıca bölümde giydiği yeşil elbisesi de müthiş.
lord sauron
halbrand = sauron'u tahmin ettiğimden daha iyi ortaya çıkarmışlar. yukarıda da söyledim ben ölülerin kralı olmasını daha çok istiyordum ve daha mantıklı geliyordu bana. zaten ilk repliği olan “görünüş aldatıcı olabilir” ile sauron olduğu anlaşıldı. bir umut olmasın diye bekliyordum ne yapayım...
diğer ipucu da halbrand'ın temasının sauron'unkinin tersi olmasıydı. bunu sauron ile zıt karakter olmalarına da yoruyordum bazen.
annatar adı telif açısından sorun olduğu için kullanılmadı herhalde. o isme sahip değiller diye okuduğumu hatırlıyorum çünkü. ancak armağanların efendisi kendisini gösterdi tabii.
galadriel ile yüzleştiği sahnede; “ilk sessizlik bozulana kadar uyanıktım. o zaman içinde... birçok ismim oldu." demesi çok güzel replik olmuş bence. bu tabi ki ainur'un şarkısıyla başlayan dünyanın yaratılışına bir gönderme ve yaratılan ilk yaratıklardan biri olduğunu ve dünyanın yaratılışını gördüğünü kastediyor.
saldaki sahnede de 3 halini birden görüyoruz
- ilk olarak güney topraklarının kralı halbrand
- daha sonra sudaki yansımada uzun saçlı haliyle annatar
- ve en son yine sudaki yansımada tacıyla birlikte karanlık lord sauron.
bu sahnenin her ne kadar kitapta bir karşılığı olmasa da hem anlatı hem de sinematografik olarak benim çok hoşuma gitti.
göz detayları da güzeldi:
charlie vickers bu bölüm halbrand'ın sauron olduğunun anlaşılmasıyla birlikte yüz hatlarındaki değişiklikleri vs güzel yansıtmış. oyuncu bir röportaj da vermiş sıcak sıcak ve ikinci sezon için yapımcıların kendisine “daha çok sauron odaklı olduğunu, onun çok hareketli ve manipüle edici olacağını söylediklerini” beyan etmiş. ayrıca silmarillion'da okumayı çok sevdiği hikayeleri göreceğimizi belirtmiş. eğer o kitabın hakları alındıysa herkes sıkı tutunsun çok acayip bir dizi izlemeye başlarız. her şey değişir.
ayrıca galadriel ile denizde denk gelmelerinin arka planının ikinci sezonda anlatılacağını söylemiş. sanırım yapımcılar katıldıkları bir podcast'te bunun tesadüf olduğunu, planlı bir şey olmadığını söylemişlerdi.
gelelim the stranger/yabancı/meteor adam
haftalardır tilion dedik mavi büyücü dedik ama bu adamı gandalf yapacaklarını hepimiz biliyorduk. niye çünkü tanıdık sima lazım.
dizide de adları geçen istar nedir onu anlatayım kısaca:
istari olarak da adlandırılan büyücüler aslında sauron'a karşı orta dünya halklarına yardım ve rehberlik etmek için gönderilen büyücüler. bilinen beş istari, aule'nin bir maia'sı olan curumo, manwe ve varda'nın bir maia'sı olan olórin, yavanna'nın bir maia'sı olan aiwendil, ve her ikisi de oromë'nin maiar'ı olan alatar ve pallando idi. aynı zamanda ithryn luin, mavi büyücüler olarak da bilinin alatar ve pallando, doğu'ya gittiler ve orta dünya'nın ana öykülerine girmediler. orta dünya'nın kuzeybatısında curumo, insanlar tarafından saruman ve elfler tarafından curunír, olórin ise insanlar tarafından gandalf ve elfler tarafından mithrandir, aiwendil ise radagast olarak biliniyordu.
yabancı neden mavi büyücü olmalı; çünkü tolkien, valar'dan gelen görevlerinin rhun ve doğudaki insanlara yardım etmek olduğunu özellikle yazmıştı. bu bölümde de rhun'a doğru gittiklerini gördük. aynı zamanda gandalf doğuya hiç gitmedi. fakat bu dediklerim mantıklı ve kitaba uygun şeyler. oynayan oyuncu her ne kadar karakterin isminin ne olduğunu bilmiyorum dese de gandalf kardeşim ismi ben sana diyorum. çünkü yapımcılar öyle istiyor.
hobbitlerin atası harfootlara olan bariz yakınlığı, gri giymesi, ateşi kontrol etmesi bir de “şüpheye düştüğünde elanor brandyfoot, her zaman burnunu takip et." demesi neye gönderme? tabi ki yüzük kardeşliğinde gandalf'ın söylediği; “şüpheye düştüğünde, her zaman burnunu takip et meriadoc." repliğine gönderme.
yani şöyle bir şey olabilir; rhun'a giderler ve iki mavi büyücü çoktan orada olmuş olur. ona görevinin ne olduğunu ve 2 büyücünün daha olduğunu söylerler, sonra o da batıya dönebilir.
nasıl ki yüzük kardeşliğinde glorfindel'in olduğu kısma arwen'i koydularsa burda da çok fazla bilinmedik karaktere boğmamak için tanıdık isim gandalf yaparlar diye düşünüyorum.
harfootlarla ilgili de şunu söyleyeceğim
yahu dizinin adı güç yüzükleri. bu bölümde de 3 tane yüzük yapılıyor ama harfootları daha çok gördük. tamam nori tatlı falan dedim ama yapmayın etmeyin harfoot spin-off'u mu bu? 15 dk vedalaşmalarını izledik. azaltın ekran sürelerini.
kısaca mistiklere de değineyim
kitapta bu karakterler yok, dizi için yazıldılar. yabancı'nın üzerlerine büyü yaptığında güveye dönüşmeleri de film serisinde gandalf'la özdeşleşen güvelere gönderme.
gelelim dizinin adına, güç yüzüklerine
1500 yılında ilk güç yüzüğü yapıldı ve bunu takip eden yüzyıllarda tam 16 tane güç yüzüğü dövüldü. her yüzüğün kendine ait değerli bir taşı var. daha sonra elfler sauron'dan bağımsız kendilerine üç güç yüzüğü dövdü; nenya, narya ve vilya.
nenya, mithril ve adamant; vilya ise altın ve safir; narya ise altın ve yakuttan meydana geliyor.
ama dizi kitaptan farklı bir yol izledi yine ve önce elfler için dövülen 3 yüzük yapıldı. insanlara ve cücelere verilecek 16 yüzük nasıl yapılacak bundan sonra merak ediyorum. çünkü sauron'un dövülmelerine dahil olması gerekiyor. diğer 16 yüzük, yaratılışlarına şahsen dahil olduğu için yozlaşıyordu. tahminimce celebrimbor, ilk üç'ün başarısını görerek daha fazlasını yapmaya karar verecek. galadriel ve elrond ona halbrand hakkında bir şey söylemediği için onu çağırıp beraber dövecekler.
benim dizi ve bölüm hakkında şikayetim, yüzüklerin yaratılmasının çok aceleye getirilmiş olması. bütün sezon bolca gereksiz harfoot ve bronwyn sahnesi görmektense eregion ve yüzüklerin dövülmesini görmek isterdim.
bu bölümün ve diğer bazı bölümlerin senaryosunu gennifer hutchison yazmış
kendisi önemli dizilerde yazmış biri. bazen bu senaristlerin işini bilmediği hakkında entryler görüyorum ve komik geliyor. hikayenin gidişatını yapımcı belirliyor senarist de ona göre yazıyor. mesela imdb 9.6 puan alan breaking bad 5x11 (confessions) bölümünü de aynı kişi yazdı.
gelelim müziklere
çok kısa tutacağım burayı, yazı zaten uzun oldu fazlasıyla, bear mccreary'nin kendi başlığına ayrı bir yazı yazacağım ekşi sözlük'te. her geçen bölüm müzik kalitesi arttı bence. ve genel olarak beğendim. özellikle sal sahnesinde çalan the broken line ile bölüm sonunda çalan ve iki kule filminin sonunda çalan şarkıya selam çakan where the shadows lie bölümde öne çıkan parçalardı.
ilk bölümde de dediğim gibi: ne gömüldüğü kadar kötü ne de yüzüklerin efendisi ismine yakışır bir güzellikte dizi
adında yüzükler efendisi olunca yüksek beklentiye girmemiz gayet doğal tabii ki. iyisiyle kötüsüyle her hafta beraberdik. eleştiriler başta olmak üzere fikirlerini benimle paylaşanlara teşekkür ediyorum. daha güzel sezonlarda görüşmek üzere!